Anadolu yaşam kültürü
Değerli okurlarım toplumların ahlak yapılarını belirlemede geçmiş çok önemli rol oynuyor. Anadolu’da binlerce yıldan beri yaşayan toplumların yerleşik aile yapısı ahlak anlayışı, adetlerinin tarihin labirentlerinden süzülüp geldiğini anlatmak istiyorum.
Hititlerde (M.Ö. 1720-1190) aile içi yaşama baktığımızda evlenmelerde başlık parası olduğu; ancak, kızın da çeyiz getirdiğini görüyoruz. Kız tarafı sözünde durmaz ise erkek tarafına iki katı para iade etme şartı vardı. Erkek tarafı vazgeçerse başlık parası kıza kalıyordu. Bu uygulama Tevrat’ta da var. Bu kararların gerekçesinde, kadının korunması kadar aile malının dışarıya gitmemesi için kadının aile dışından evlenmesinin engellenmesi anlayışı yatmaktaydı.
Kız kaçırmanın cezası vardı. Cezalar yüzünden kız kaçırma pek olmazdı. Zina büyük suçtu. Ayrıca Hititlerde kardeş ve yakın akraba evliliği uygulaması, çağdaşları diğer toplumların aksine yasaklanmıştı. Komşu ülkelerdeki kardeş evliliklerinin, Hititlerde ölümle cezalandırıldığını metinlerden anlıyoruz. Hitit kralı I.Şuppiluliuma’nın komşu bir krala olan sözleri, bu kuralın çok önemli göstergesidir;
KRALA MEKTUP YAZDI
Şuppililuliuma’dan Kız kardeşini verdiği krala mektup: “Ben, güneşim, sana eş olarak verdiğim kız kardeşimin çeşitli derecelerde kız kardeşleri vardır. Artık onlar senin de kardeşin oldular, çünkü sen onların kardeşleri ile evlendin. Hattuşa’da önemli bir ilke vardır. Erkek kardeş, kız kardeşi ya da onların kız çocukları ile cinsel ilişkide bulunamaz. Bulunursa öldürülür. Ancak senin ülkende erkeklerin, kız kardeşleri ve kuzenleri ile sevişmek gibi kötü adetleri vardır. Bu Hattuşa’da yasaktır. Şimdi eğer günün birinde sana eşinin kız kardeşi, yarı kardeşi ya da onlardan birinin kız çocuğu gelirse ona yiyecek ve içecek ver. Yiyin, için ve kıvançlı olun. Ancak onunla sevişmek isteğinden uzak dur. Buna izin yoktur ve ölümle cezalandırılır. Bunu sen kendi isteğinle deneme. Eğer böyle bir eylem için başka birisi seni baştan çıkarırsa, sen onu dinleme ve onu yapma. Bu senin için yemin altına konsun”
Anadoluda’ yerleşik düzen kuran bütün uygarlıklarda da bu törelerin çok az değişikliklerle uygulandığını görüyoruz. Hititlerde olduğu gibi, Selçuklularda da, Osmanlı’da da aynı geleneklere rastlamak mümkün. Anadolu’nun bazı kesimlerinde hala bu evlenme adetleri devam ediyor.