Zeytincilerin arasına İspanyol fidanı girdi!
Çanakkale’den Balıkesir’e uzanan Kazdağları’nın antik köylerinden Adatepe’de (Gargarus) kritik bir zeytinyağı tartışmasına tanık oluyorum. Türkiye’nin alanında ilk örneği Adatepe Zeytinyağı Müzesi’ni 2001 yılında kuran Mustafa Çakılcıoğlu ve Mahmut Boynudelik’ten yeni dalga zeytinciliğin ayak seslerini duyuyorum. Yıllık 1 milyon 700 bin tona kadar çıkan üretimiyle dünya zeytinyağı pazarının lideri İspanya’nın zeytin ağacı varlığının yüzde 70’ini oluşturan bodur ve sık dikim zeytin ağacı cinsi arbekina, zeytincileri ikiye bölüyor. İspanya bu cins fidanı daha çok yeni zeytincilik alanları oluşturan Amerika, Avustralya, Portekiz, Şili ve Arjantin gibi ülkelere satıyor. 1994’ten beri Adatepe’de zeytin kültürüne yatırım yapan Boynudelik, “Çok kıymetli zeytin ağaçlarımız var. Gelenekselden uzaklaşarak ‘sanayi tipi’ üretime geçmek zeytinyağı markalaşma sürecimize zarar veriyor” dedikten sonra ekliyor: “Zeytinyağı bir kültürdür, yok edilemez.”
‘İTALYA’YI ÖRNEK ALMALIYIZ’
Konuyu, 5 kuşaktır zeytinci bir aileden gelen, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Ümmühan Tibet’e sordum. Tibet, son 10 yıldır İspanya’nın Türkiye’ye arbekina fidanı satmaya çalıştığını, ancak benimsenmediğini söylüyor. Nedenlerini de şöyle anlatıyor: “Zeytinin anavatanıyız. 9 bin yıllık geçmişimiz var. Her damak zevkine uygun 91 çeşit zeytin üretiyoruz. Dönüm başına 350 adet arbekina, geleneksel tarımımızda dönüm başına en fazla 55-100 adet fidan dikilir. İspanya ovalık ve geniş arazilerinde makineyle hasat yapıyor; ortaya sanayi tipi bir zeytinyağı çıkıyor. İtalya da bizim gibi geleneksel üretime devam etti. Her yıl stok devreden İspanya zeytinyağının kilosunu 3-4 Euro’ya, talebe yetişmek için yurtdışından zeytinyağı ithalatı yapan İtalya 8-9 Euro’ya satıyor. Biz İtalya’yı örnek almalıyız.” Tibet devam ediyor: “Arbekina ekilen toprak, uzun süre ürün vermeye devam edemiyor. Geçen yıl zeytinyağı üretimimiz 287 bin tona çıktı. Yılda kişi başına üretimimizi 1.5-2 litreden 3 litreye çıkarsak, bu üretimi içeride tüketebiliriz.”
Dünyada yıllık bitkisel yağ tüketimi 185 milyon ton olurken, zeytinyağı 3 milyon tonda kalıyor. Tibet, bu nedenle zeytinyağını bitkisel yağla rekabet edecek bir ürün olarak görmüyor. Doğal ve kültürel kökleriyle güçleneceğini savunuyor.
‘MALİYET DÜŞÜYOR, VERİM ARTIYOR’
Adatepe’de ilk arbekina cinsi zeytin ağacı dikimini Şükrü Dökücü yapacak.
Dökücü, 51 yaşına geldiğinde 25 yıl aralıksız sürdüğü Sabancı Holding ve Ailesi’nin tüm inşaatlarını yönetme görevine nokta koyup 2014’te köye yerleşmiş; organik zeytinyağı üretiyor. O da arbekinanın “avatajlarını” sıralıyor: “Rekabetçi bir tür. 2’nci yaşından itibaren meyve vermeye başlıyor. Eksi 5-10 derecede zor iklim koşullarında erken meyveye yatıyor. Hastalıklara dayanıklı. Boyu 1.75-2 metre olduğundan hasadı, budaması kolay. Geleneksel zeytincilikte işletme giderlerinin yüzde 80’e çıkan işçilik maliyeti, arbekinada yüzde 20’ye düşüyor. 10 dönümlük alan, 1.5 saatte toplanabiliyor.” Markalı zeytinyağı ihracatını artırmak gerektiğini belirten Dökücü, “Özel karışım zeytinyağıyla, fiyat rekabetine dayanıklı hale gelebiliriz” diyor.
Arbekina zeytincilik bölgelerini çeşitlendiriyor; daha çok Güneydoğu Anadolu’da ve sert iklimi olan yerlerde ekiliyor. Zeytincilik sanayi yatırımı olma yolunda ilerliyor. Zeytin çiftçisi de yerli zeytinyağı üreticisi de ayakta kalmakta zorlanıyor. Türkiye’nin en büyük sıvı yağ üreticisi Suudi Arabistan merkezli Savola Gıda, geçen yıl zeytinyağı pazarına öyle bir girdi ki ikinciliği kaptı. Komili ve Kırlangıç markalarını üreten dünyanın en büyük bitkisel yağ üreticilerinden ABD merkezli Bunge, birinciliği sürdürüyor.
Geleneksel zeytinlikleri korumak bundan böyle çok daha güçlü bir savunu gerektiriyor.