Amerika ile Rusya arasındaki keskin hat!
Uzman yorumlarına bakılırsa; 15 Temmuz darbe girişiminin, iç siyaset alanlarından kaynaklanmadığı konusunda hemfikiriz.
Başımıza gelen her musibette sıkça tekrarlanan ve çoğu zaman da komplocu tezleri çağrıştıran “dış güçler” ifadesinin, belki de hiç olmadığı kadar önemli anlamlar içerdiği bir döneme girdik!
Çıkarları birbiriyle çatışan Rusya ile “yakınlaştığımız”, Amerika ile “uzaklaştığımız” izlenimi veren günlerden geçiyoruz. Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimi üzerinden, Rusya ve Amerika denklemine bakarsak, çok keskin bir hatla karşılaşırız.
Fethullah Gülen üzerine yapıştırdığı “ılımlı İslam” yaldızları döküldüğünde, 1999 yılında nereye kaçtı? Okyanus ötesine, ABD’ye!
Amerika’da okullar, kültür merkezleri, iş dünyası dernekleri açıp sivil toplum kuruluşları üzerinden lobi faaliyetlerini sürdürüyor. Rusya’nın KGB kökenli Devlet Başkanı Vladimir Putin ise yönetiminin çeşitli kademelerinde yer aldığı “ikinci başkent” St. Petersburg’da (1990-1996) Gülencilerin okul açmasına izin vermedi. Putin, Rusya Başbakanı ve Devlet Başkanı olduğu yıllarda da aynı tutumunu sürdürdü. 2001 yılında uygulamaya koyduğu “yeni güvenlik konsepti” bağlamında, CIA bağlantılı olduğu gerekçesiyle Gülen’in Rusya’daki okullarını kapatıp öğretmenlerini sınır dışı etti.
DARBE GİRİŞİMİNDEN 11 GÜN SONRA
Rus savaş uçağının 24 Kasım 2015’te düşürülmesinden sonra Türkiye’den Rusya’ya bakanlar düzeyinde ilk resmi ziyaret, 26 Temmuz 2016 günü gerçekleşti.
Darbe girişimden yalnızca 11 gün sonra... Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Rusya Federasyonu’nun başkenti Moskova’ya gitti.
Bu ziyaret, 9 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Putin’in St. Petersburg’da bir araya gelmesinden önce yol temizliği anlamı taşıyordu.
Şimşek başkanlığındaki Türk heyeti, Rusya Başbakan Yardımcısı Arkady Dvorkoviç ile Zeybekci de Rus mevkidaşı Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanı Aleksey Ulyukayev ile görüştü.
Şimşek ve Zeybekci’nin Moskova ziyareti yeni yol haritasını ortaya çıkardı: Liderlerin bir araya gelmesinden önce, 2’nci gözden geçirme 6 Ağustos’ta Türkiye’de yapılacak. Ekimde Rus Enerji Bakanı Aleksandr Novak’ın Türkiye’ye yapacağı ziyaretle, ekonomi gündeminin çerçevesi çizilecek. 3 ayda bir yapılan Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi toplantıları devam edecek.
Türkiye, “diyalog ortağı ülkeler” statüsünde olduğu, Şanghay İşbirliği Örgütü’nde pozisyonunu güçlendirecek.
TÜRK AKIMI, AKDENİZ’İ DALGALANDIRDI
Rusya ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin temelinde enerji işbirliği yatıyor.
Karadeniz geçişli olarak inşa edilen Mavi Akım Doğal Gaz Boru Hattı’nın, Samsun’dan Akdeniz’e inmesi konuşulurken, Avrupa ile ipleri koparan Putin, Türkiye’ye daha güçlü bir kart açmıştı.
Türkiye’ye doğrudan yılda 16 milyar metreküp doğalgaz ithal edebileceği ve adına “Türk Akımı” denilen yeni doğalgaz boru hattı inşasını gündeme getirdi. Moskova’ya ilk itiraz Amerika ile köprüler kuran Ukrayna’dan geliyor.
9 Ağustos’taki buluşmada çerçevesinin netleşmesi beklenen Türk Akımı projesini engellemek için, Avrupa Birliği’ne “Enerji güvenliği tehdit altında” çağrıları yapıyor. Rusya ile yakınlaşmaya ikinci “kırmızı kart” Doğu Akdeniz’de gösterildi.
Güney Kıbrıs Rum hükümetinin açtığı 3’üncü tur petrol ve doğalgaz arama ihalesine Amerikan şirketi Exxon Mobil/ Katar Petroleum (QP) ortaklığının teklif vermesi sürpriz oldu. 6., 8. ve 10. parsellerde petrol ve doğalgaz aramaları için açılan ihaleye teklif verenler arasında İtalyan ENI, İsrailli Delek, Fransız Total ve Norveçli Satoil de bulunuyor.
Sahaların 2017 yılının başlarında ruhsatlandırılacağı açıklandı. Doğu Akdeniz’de ortaya çıkacak kapasite, Türk Akım’ın önünü keser mi? Doğu Akdeniz’de (Leviathan ve Tamar) petrol sahaları bulunan İsrail, Türkiye’nin de denklemde kalmasını arzu ediyor. Enerji projelerinin gerçekleşmesi “alıcıların” kesinlik kazanması şartına bağlıdır. Bütün mesele bu işte... Proje satın alınıyor mu?