Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Birkaç gün gecikmeyle paylaşıyorum ama inanın içimdeki duygular hâlâ o salonda olduğu kadar coşkulu.

Geçen hafta Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde gerçekleşen Zülfü Livaneli konserinden bahsediyorum.

Müziği ile ulusal ve uluslararası birçok ödül alan, eserleri onlarca yerli ve yabancı sanatçı tarafından yorumlanan Zülfü Livaneli’nin, sanat hayatındaki 50’nci yılı onuruna düzenlendi konser.

“Bir kuşaktan bir kuşağa” adı taşıyan konserin hikâyesi ise oldukça ilginç.

Seyhan Müzik’in sahibi Bülent Seyhan, bir gün Livaneli’ye “Abi sizin 50’nci yılınızda, 50 sanatçı 50 eserinizi seslendirse, sonra da bunu bir albümde toplasak?” diye teklifte bulunmuş.

Livaneli de, “Bu hiç kolay iş değil, hatta olacak iş değil!” diye cevaplamış kendisini.

Seyhan ise, “Ben sizin şarkılarınızla büyüdüm ve bu işi yapmak istiyorum” diye ısrar etmiş.

Livaneli de “Tamam” deyivermiş.

Hızla hazırlıklara girişmişler. Aynı hızla Sezen Aksu, Sıla, Kenan Doğulu, Funda Arar, Yaşar, Feridun Düzağaç, Göksel, Kardeş Türküler, Kubat, Linet, Yeni Türkü ve Yonca Lodi gibi müzik dünyasının önde gelen isimleriyle stüdyoya girmişler.

İşte bugüne dek Türkiye’de bir eşine rastlanmayan albüm böyle çıkmış ortaya.

GECENİN ARKASINDA ‘ÇABA’ VAR

Albüm kadar konserin de ilginç bir hikâyesi var.

Livaneli’nin aklında 50’nci yılını böylesine büyük bir organizasyonla kutlamak yokmuş.

Kısa adı ÇABA olan Çağdaş ve Bağımsız Yardımlaşma Derneği kapısını çalmış sanatçının. Çok ses getirecek bir yardım gecesiyle 50’nci yıl konseri düzenlemeyi önermişler. O da yine onca sanatçıyı aynı sahnede buluş- turmanın neredeyse imkânsız olduğunu söylemiş.

ÇABA’cılar da tıpkı Bülent Seyhan gibi “Biz bu işi çok istiyoruz, bizim için olmaz diye bir şey yok, yapacağız!” diyerek kolları sıvamışlar.

Yapmışlar da! Hem de kusursuz bir şekilde… Bırakın onca sanatçıyı aynı sahnede buluşturmayı, üstüne bir de yaptırdıkları “Çok Amaçlı Erken Eğitim Merkezi” için 200 bin TL yardım bile topladılar.

Kıssadan hisseler

Zülfü Livaneli’den dinleyicilere: “ABD’de köleliğin hüküm sürdüğü yıllarda kölelerden çok köle sahipleri intihar ederdi. Çünkü kölelerin sığınabilecekleri blues çalan barakaları vardı.”

Sezen Aksu’dan Zülfü Livaneli’ye: “Bütün acılarımızı beste yapıp söylemişsin, daha ne diyeyim?”

Zorlu Center’da konser halleri

İstanbul'un her ne kadar Lütfi Kırdar, Cemal Reşit Rey ya da İş Kuleleri gibi salonları olsa da hiçbiri Zorlu Performans Sanatları Merkezi gibi bir kompleksin parçası değil.

PSM’nin ulaşım kolaylığı, otopark imkânları ve yeme-içme mekânları, organizasyonlar öncesinde Zorlu Center’ı resmen bir çekim merkezine dönüştürüyor.

Tıpkı o akşam Zülfü Livaneli konseri öncesinde olduğu gibi… Ünlülerin salındığı avluları ve kapılarında kuyrukların uzadığı mekânlarıyla yine tıklım tıklımdı Zorlu.

Bunu bildiğimizden çok önceden yaptırmıştık yemek rezervasyonumuzu Cantinery’ye.

Gelelim bu sezon mönüsünü yenileyen Cantinery’de olan bitene.

İlki, insanın kendini koridora değil de gerçekten bir restoranın avlusuna ait hissettiği çok sıcak bir bahçe yapmışlar dükkânın önüne.

Mekânda ilk kez hissettiğim bu aidiyet duygusuna bayıldım.

İkincisi ise mönüye yeni katılan kıymalı çiğ börek oldu. Gelenekselle gastronomik olanı ustaca harmanlayan mutfaklarında cidden hakkını vermişler böreğin. Tam da babaannemin elinden çıkmış gibiydi.

Et tartarla balık şinitzeli de yabana atmamak lazım.

Zorlu Center’a yolunuz düşerse Cantinery’ye uğrayın ve kıymalı çiğ böreğini mutlaka yiyin derim.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar