Bu seçimin kilidini onlar açacak…
Eğer bir değişiklik olmazsa en geç 10 ay sonra sandık seçmenin önüne gelecek. Seçim sistemindeki son düzenlemeyle birlikte bu kez seçmenle birebir etkileşim daha fazla öne çıkacak. Partiler ve liderler de şimdiden sahaya inmeye başladılar. Bu konuda özellikle İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in aylardır yürüttüğü il-ilçe gezileri dikkate değerdir.
Bununla birlikte 2023 seçimlerinin kritik seçmen grubunun gençler olacağını öngörebilmek zor değil. Bu hususta yapılan az sayıda anket çalışması olsa da ben bugün daha çok kendi gözlem ve değerlendirmelerimi paylaşmaktan yanayım.
2018 milletvekili seçimlerinde 56 milyon 322 bin seçmenin 13 milyon 970 bini 18-29 yaş aralığındaki seçmenlerden oluşuyordu. Yani seçmenin %24,8’i…
Yaklaşan 2023 seçimlerinde ise ek 7 milyon yeni seçmenin oy kullanacağı hesaba katıldığında 30 yaş altındaki seçmen kitlesinin seçimin yol haritasını belirleyecek ana güzergah olacağı anlaşılıyor. Bu tespitin genel kabul gören bir kanaat olarak yükselmesi seçmen yöneliminde önemli hale gelen “etkinlik duygusunu” güçlendirerek katılım oranını da yukarılara taşıyabilir. Zira araştırmalara göre seçmenler seçimde belirleyici rol üstleneceklerini hissettiklerinde daha fazla ilgi gösteriyorlar.
Öte yandan sayıları her yıl artan bu seçmen grubunun (yaklaşık %75’lik kısımda) bizzat yaşayarak karşılaştırma yapabilecekleri siyasal dönemler ise 2002 ve sonrasına tekabül ediyor.
Ancak seçmen davranışları bakımından “ilgi duyma” ve “bilgi edinme” aşaması dikkate alındığında 2015 ve sonrasında yaşananlar (sorunlar, kararlar, neticeler) yeni seçmenlerin mevcut iktidar ile alternatifler arasındaki karşılaştırma için en geniş kesit olarak görülebilir. Dolayısıyla mevcut siyasi iktidarın geçmişe yaptığı mukayeseli atıfların önceki seçimlere göre etkisini azaltacağı ve buna karşın sorunlarla daha fazla iç içe irdeleneceği ileri sürülebilir.
Şunu da göz önünde bulundurmak gerekir ki bu kez gençler, evlerinde, günlük yaşamlarında ülke sorunlarını daha fazla hissetmekte ve bu yönde etkileşimleri artmaktadır.
Ve bana kalırsa daha gerçekçiler daha çözüm odaklılar ve açık iletişimde siyaseti tahmin edilenden daha fazla zorlayacaklar.
Buradan hareketle yaklaşan seçimde 3 önemli konunun genç seçmenlerin tercihlerinde etkili olacağı düşünülebilir.
Birincisi hayat pahalılığı ve işsizlik ekseninde gelişen ve giderek derinleşen gelecek kaygısıdır. Bu başlıkta Millet İttifakı’nın adayının kim olacağı ve onun ortaya koyacağı çözüm iradesi en belirgin eşiktir. Çünkü gençlerin beklediği Cumhurbaşkanı profilini irdelerken rasyonalite kadar heyecan yaratabilme kapasitesinin önemi unutulmamalıdır. Bu bakımdan adayı henüz belli olmayan Millet İttifakı'ndaki siyasi partilerin genç seçmenin istediği Cumhurbaşkanı adayı konusunda daha derinlikli araştırma yapmaları yerinde bir tercihtir! Ayrıca bu araştırmaların anket yöntemi dışında derinlemesine görüşme yoluyla desteklenmesi şarttır.
İkincisi, sığınmacılar meselesidir. Hangi gençle konuşursam birinci maddeden sonra vurguladığı sorun her geçen gün daha fazla görünür hale gelen sığınmacılar sorunudur. Bunu bir sorun olarak görmeyen ya da sorunun çözümüne yönelik gerçekçi bir program ortaya koyamayan siyasi partilerin beklemedikleri bir mesaj almaları mümkündür!
Üçüncüsü de siyasal partilerin vizyonu, vitrini ve bütünsel imajıyla ilgili ilke ve söylemlerine yönelim değerlendirmeleridir. “Ülkeyi yönetebilmek”, "gerekli kadrolara sahiplik” ve liyakat, adalet, özgürlük, demokrasi konusunda gençlerde meydana getirdikleri algı, siyasi partilerin genç seçmendeki test alanlarından biri olacaktır.
Bakalım seçimin kilidini açacak bu anahtara kim ne kadar yaklaşmayı başaracak?
