Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’de bugün yaşanan en belirgin sorun şüphesiz ekonomi… Artık her geçen gün bir öncekine göre daha fazla hissediliyor. En önemlisi de toplumda biriken umut ve güven çıkmazı. İnsanlar sorunlarının görüldüğünü, çözüm için uğraşıldığını ve yarasına çare olunmasını istiyor.

        Hele ki dar ve sabit gelirli vatandaşların enflasyon ve hayat pahalılığı karşısındaki durumları hemen her yerde hissediliyor.

        Böyle bir iklimde en azından insanların asgari geçim koşullarını sağlayabilmesi adına farklı borç ve ödemelerde devletin rahatlatıcı önlemler alması gerekiyor. Bunlardan biri de Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndan öğrenim kredisi alan milyonların geri ödeme sorunlarıdır. Üniversitede okuyan herkes bilir ki asıl hedef karşılıksız olan burslardan alabilmektir. Ancak bu gerçekleşmediğinde krediye başvuran öğrencilerin sayısında da bir gerileme olmuyor. 2021-2022 eğitim öğretim döneminde 838 bin 272 öğrenci burs ve kredi başvurusu yapmış ve bunun 180 binine burs verilmişti. Bir önceki yıl başvuru sayısı 750 bine yakındı.

        Bugün bu sorun 5 milyondan fazla insanı etkiliyor ve özellikle son dönemde artan ödeme güçlükleri ile birikerek sayı artıyor. Bu şekilde icra işlemi gören dosya sayısı 400 binin üzerinde. Her ne kadar burada bir esneklik gösterilse de mezun olan insanların düne göre artık iş bulması hiç kolay değil!

        Eğer vadesini geçirmemişse ve toplu ödeme yapılmak istenirse bir indirim söz konusu oluyor. Ayrıca işe giremediğinde bu mazereti ile borcun 1’er yıl ertelenmesini sağlayabiliyor.

        Ancak asıl sorun da ödenemeyişi ya da ötelenmesi durumunda işletilen Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksindeki (Yİ-ÜFE) orana göre borcun katlanması. Enflasyondaki büyük artış düşünüldüğünde her bir öğrenci için ciddi bir borçla başlanıyor olacak hayata!

        Burada hakkaniyetli bir çözüme ihtiyaç var. Ne bugünkü aşırı enflasyona ezdirilsin gençlerimiz ne de ihtiyacı olduğu halde “ödeyemem” diyerek başvurup/alamayan öğrencilerin hakkı göz ardı edilsin.

        KYK Genel Müdürlüğü sayfasında bu konuda şöyle yazıyor: “Kurumdan öğrenim ve/veya katkı kredisi alan öğrencilerin borcu; kredilerinin verildiği tarihten normal öğrenim sürelerinin bitimine kadar geçen veya herhangi bir sebeple kredisinin kesildiği tarihe kadar kredi olarak verilen miktarlara, Türkiye İstatistik Kurumu'nun Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksindeki artışlar uygulanarak hesaplanacak miktarın ilave edilmesi suretiyle tespit edilmektedir. Öğrencilerin ödeyecekleri kredi (Yİ-ÜFE) borcu, öğrencilerin öğretimi süresince Kurumdan aldığı toplam kredi miktarının 3 katını geçmemektedir.”

        Bu artış yöntemi elbette yeni değil uzun zamandır uygulanıyor.

        Peki bu oran kaç Türkiye’de? Mayıs itibariyle bu oran yıllık %132,16, aylık %8,76…

        Böyle zor bir dönemde bırakın iş bulamayanları, bir işe yerleşenler açısından da ciddi bir yük haline gelmiş durumda enflasyon farkıyla üstüne eklenen tutar... Kiralarda azami artış oranı getirilirken bunca genç insanın bu sorunu görmezden gelinemez. Açıklanan öğrenci affıyla birlikte bu konuda da rahatlatıcı bir düzenleme yapılması gereklidir.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar