Ermenistan'ın "Dağlık Karabağ" iddiası sürdükçe Türkiye ile normalleşme hayaldir!
Karabağ Savaşı’nda elde ettiği zaferle sert güç kapasitesini dünyaya gösteren Azerbaycan, yeni dönemde yumuşak güç unsurlarıyla da süreci sonuca ulaştıracak adımlar atıyor.
Şüphesiz 44 günlük savaş sonunda asker anlamda önemli bir başarı ve kazanım elde edildi. Yıllar boyu süregelen işgal büyük ölçüde son buldu.
Şimdi de nihai bir anlaşma ile eksik kalan/pürüzlü detayları ortadan kaldırabilmek ve işgalden kurtarılmış toprakları hak ettiği konuma taşıyabilmek gerekiyor.
Bu sebeple Bakü’de hız kazanan uluslararası toplantılar, zirveler, etkinlikler, sivil toplum faaliyetleri son dönemde giderek artıyor.
Kürşad Zorlu, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile…Ve belirtmek gerekir ki Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev bu meselede edindiği önemli tecrübelerle etkin bir diplomasi atağı başlatmış durumda. Avrupa'nın Azerbaycan'ın enerji kaynaklarına duyduğu ihtiyaç ortadayken Aliyev şimdi de Karabağ'daki nihai bir barışla elektrik başta olmak üzere yeni kaynakların da batıya kazandırabileceğinin altını çiziyor.
Ermenistan’ın bu süreci sabote etmemesi için hem Erivan yönetimine hem de konuyla ilgili ülke ve kuruluşlara dönük çok yönlü faaliyetler yürütülüyor.
Bir yandan diyalog zemini bir yandan kırmızı çizgiler hatırlatılıyor.
Çünkü Karabağ’daki nihai tablonun ortaya çıkması, barış anlaşmasının imzalanması, koridorların açılması ve evinden edilmiş insanların dönmeye başlaması sadece Azerbaycan için değil Güney Kafkasya’nın refahının yükselmesi ve hatta Türk Dünyasının ivme kazanması anlamına geliyor.
- Yeni Ulaştırma ve lojistik ağları ile Azerbaycan-Nahcivan-Türkiye hattının birleşmesi.
- Zengezur’dan Hazar’ın Orta Asya kıyısına uzanan bir lojistik ağın oluşması.
- Orta Koridor’un Kafkasya merkezinde kendisine alan bulması ki bu çok büyük bir ekonomik potansiyelin bu bölgeye kayması demektir.
- Ticaretten, turizme kadar geniş bir sektörde mal ve insan hareketliliğinin meydana gelmesi.
- Batının ihtiyaç duyduğu yeni enerji kaynaklarına ulaşılması.
Bu temel başlıkları artırmak mümkün.
Bu çerçevede dün Bakü’de gerçekleşen Global Bakü Forumu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Aliyev net mesajlar verdi.
En önemlisi “Dağlık Karabağ diye bir statü yoktur." sözüydü. Buna sanırım ilk kez ben dikkat çekmiştim.
Artık Dağlık Karabağ kavramını görmek istemiyor Azerbaycan... Nitekim 1991 yılında Azerbaycan Parlamentosu tarafından kaldırılmıştı. Ermenistan işgal siyasetinin bir parçası olarak burada özerk bir sistem kurmaya çalıştı ve hala buradaki iddialarını sürdürüyor.
Aliyev "Bunun ciddi sonuçları olacaktır. Ermenistan, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tekrar ihlal etmeye kalkarsa. Azerbaycan'ın başka çıkış yolu kalmayacaktır." dedi.
Ve yeniden Zengezur'u hatırlattı. "Eğer sözüm ona Ermenistan tarihi bu şekilde okumak isterse biz de buradaki haklarımızla ilgili tarihi taleplerle geliriz." ifadesini kullandı. Bildiğiniz gibi Zengezur adlı bölge Sovyetler döneminde adım adım Azerbaycan'dan tamamen koparılıp Ermenistan'a verilmişti.
Bir diğer detay AGİT Minsk Grubunun tarihe karışmış olması. Aliyev 28 yılda çözüm adına hiç bir sonuç alamayan Minsk Grubuna bir daha gelmemek üzere teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Aliyev "Biz artık normalleşmeyi konuşmalıyız, barış anlaşmasını imzalamalıyız." çağrısını yaptı Ermenistan'a...
Ancak Ermenistan adeta bir ileri iki geri şeklinde bir yöntemle süreci uzatma görüntüsünde.
Doğrusu Ermenistan yönetimi Dağlık Karabağ'da ayrılıkçı bir hedef sürdürdükçe tek Azerbaycan değil Türkiye ile de nihai bir normalleşme olamayacağını bilmelidir!
Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin geldiği nokta budur...
Aliyev bu duruma ilişkin olarak "Neyi istiyor Ermeniler…Yeniden savaş mı istiyorlar. Bu Ermenistan devletçiliğinin sonu olur. Oysa şimdi biz diyalog ve temas istiyoruz." açıklamasında bulundu.
Azerbaycan'ın bu iradesi ve yürüttüğü proaktif çalışmalar hız kesmeden devam etmeli. İki ülke arasında nihai bir barışın, bu bölgenin ivme kazanmasını istemeyen kimi ülkeler için tehlike görülmesi unutulmamalı.
Bu arada Bakü'deki toplantı sırasında sayın Aliyev ile kısa bir sohbet imkanımız oldu. Samimi ve içten yaklaşımı elbette ki Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin her anlamda yakınlığının bir yansımasıydı...