Türk Dünyası Afganistan için bir araya geliyor…
Afganistan’daki gelişmeler bağlamında bir süredir Türk Dünyası ve daha özelde Orta Asya ülkelerinin Türkiye ile bir zirvede buluşması ve gerek dünyaya verilecek mesaj gerekse yeni Taliban yönetimine ilişkin olası süreçlerin planlanmasında ortak tavır ve söylem geliştirilmesi gerektiğini ifade ediyorum.
Zira hem sorundan doğrudan etkilenecek olmaları hem de soruna çözüm üretebilecek kapasiteleri ile Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan’ın ve Tacikistan’ın özel bir yeri bulunuyor. Bilhassa Afganistan’ın kuzeyinde yoğunlaşan Özbek, Türkmen, Kırgız nüfusunun geleceği ülkenin demografisi kadar aynı zamanda bölgeden yansıyacak göç dalgası için de önem arz ediyor. Bu kitleyi muhafaza edebilmek göç hareketliliğini de daha güneyde karşılayabilmek anlamına geliyor.
Bugün artık o askeri üsler olmasa da ABD’nin Afganistan’dan çekilme sonrası Merkezi Asya’da yeni bir açılım yapmayı arzuladığını ifade etmek gerekir. Rusya ve Çin’in Afganistan üzerinden bölgeye etki etme isteği biraz da Türkistan hattına yansıyacak gelişmelerle ilgilidir.
Aylardır yaptığım çağrı nihayet üst düzey bir başlangıç yapıyor. Bu ayın 27’sinde Türk Keneşi (Konseyi) üyesi ülkelerin dışişleri bakanları İstanbul’da Afganistan başlığı ile bir araya geliyorlar.
Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan ile birlikte bir AB üyesi olarak konseyde yer alan Macaristan’ın bu sahadaki işbirliğinin güçlendirilmesi Türkiye’nin bölgesindeki etki kapasitesini ve küresel güç dengelerindeki konumunu etkileyebilecek bir potansiyel taşımaktadır. Türkmenistan şu anda Konsey içerisinde resmi olarak bulunmasa da Kasım ayında İstanbul’da gerçekleşecek zirvede gözlemci üye olarak katılması planlanmaktadır.
Türk Keneşi son dönemde ciddi bir atılım içerisinde… Siyasal konular başta olmak üzere eğitim, turizm, ulaştırma, gümrük, turizm gibi 11 alt başlıkta işbirliğini planlamakta ve koordine etmekte. Bu sayede diğer ilişkili kuruluşlar da faaliyetlerini artırmakta…
Bu çerçeve içerisinde Türk Dünyası 300 milyon nüfusu, 4.5 milyon kilometrekarelik yüzölçümü, yaklaşık 2 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğü ile uluslararası sistem içerisinde daha görünür hale gelmiştir. Ve üstelik Türk Dili konuşanlar temelinde irdelediğimizde Moğolistan ve Çin içlerinden, batıda Viyana’ya kadar; kuzeyde Sibirya’dan, güneyde Bağdat, Akdeniz hattına kadar uzanan büyük coğrafyada Türk dili konuşan insanların varlığı aşikardır.
Öte yandan bu imkan ve kabiliyetine rağmen Türk Dünyası nüfusu açısından siyasi sınırlarının çok ötesinde bir anlam ifade ederken nüfuzu bakımından bu sınırların dışında hak ettiği birliktelik ruhunu uzun süre ortaya çıkaramamıştır. Askeri ve güvenlik sahasında da işbirliği adım adım inşa edilmelidir.
Buradan hareketle Türk Dünyasının askeri güç kapasitesine ilişkin bazı verileri bir araya getirdiğimizde Türk dünyasının savunma harcamalarına ayırdığı bütçesinin 45 milyar dolara yaklaştığı ve toplam asker sayısının 17.7 milyon seviyesinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu askeri bütçenin %42’si, toplam asker sayısının da %53’ü Türkiye’dedir. Son yıllarda Azerbaycan, Özbekistan ve Kazakistan’daki hareketlilik dikkat çekmektedir.
İşte önemli olan bölgede ve dünyadaki yeni gelişmeler karşısında en doğru konumu alabilmektir. Emin olun Türk Cumhuriyetleri arasındaki işbirliğinin meşruiyeti ve dayanakları AB’nin kuruluş sürecinde ortaya çıkan koşullardan geride değildir.