Afganistan meselesinde makul çözüm yolu...
Afganistan’daki kaos ve belirsizlik sürerken Taliban, ülkenin başkenti Kabil’i kuzeyden çevreleyen koridoru kontrolüne geçirmek üzere. Önce doğu ve batı hattından kuzeye ilerleme gerçekleşirken artık doğu-batı ekseninde yer alan ilçeleri de kuşatıyorlar. Bu durum ülkenin kuzey bölgelerinde yoğunlaşan Türk dili konuşan toplulukları bir varlık yokluk mücadelesiyle karşı karşıya bırakıyor. Zaten zor koşullarda yaşayan bu insanlar kazanımlarını tamamen yitirme ve hatta göç tehlikesiyle yüzleşiyorlar.
Bu sürecin en kırılgan noktası söz konusu toplulukların geldiği ana ülkeler olan ve Afganistan’ın kuzeyine sınırındaki Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan’ın atabilecekleri adımlardır. Afganistan’ın resmi güçleri, Taliban ve yerel dinamikler arasında sıkışıp kalan bu insanların acil ve etkili bir diplomatik girişime ihtiyaçları var.
Bu konudaki önerilerimi hafta sonu sıralamıştım.
Bu yazının ardından özellikle Tacikistan ve Özbekistan sınırında olayların artacağını bir kez daha gördük. 27 Haziran sabahı, Taliban saldırısıyla Afganistan'ın Kaldar ilçesinde 17 Afgan askeri kaçarak Şartuz sınır karakolundan Tacikistan'a girdi. Burası, ülkenin güneybatısında Özbekistan ve Afganistan ile kesiştiği yerdedir. 22 Haziran’da da buna benzer şekilde 134 asker sınır kapısını geçmişti. Bu iki ilçe arasındaki mesafe yaklaşık 75 km. Muhtemelen bu saldırılar devam edecektir.
Çünkü Taliban sadece illeri çevreleyerek kontrol etmek istemiyor aynı zamanda sınır hattını ve bu kuşaktaki demografiyi sindirmeyi amaçlıyor. Korkarım bunu görmemek ya da görmek istememek ciddi bir insanlık dramına yol açacaktır.
Tacikistan bu iki geçişte de askerleri uygun şekilde kabul etti.
Özbekistan ise meselenin en zor kısmında yer alan ülke. Hem etnik açıdan nüfusun en yüksek olduğu kaynak ülke hem de Fergana Vadisi’nin acı tecrübeleriyle güçlü bir tepkisellik içerisinde.
Özbekistan tarafının bildirdiğine göre 23 Haziran’dan bu yana birkaç kez sınır ihlali gerçekleşti. İlk olarak 23 Haziran’da 53 Afgan askerinin geçişinden hemen sonra askerler geri gönderilmişti. Özbekistan Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada “ülkenin sınır dokunulmazlığı hiçbir şekilde ihlal edilemez.” denildi.
Özbekistan ve Tacikistan arasında belirli bir koordinasyonun olduğu söylenebilir. İki ülkenin devlet başkanları da bir görüşme gerçekleştirdiler. Dün Özbekistan Devlet Başkanı Mirziyoyev ile Türkmenistan Devlet Başkanı Bardimuhammedov da Afganistan’ı görüştüler. Orta Asya Ülkeleri İstişare Toplantısını Aşkabat’ta yapa kararı aldılar.
Bu arada ABD’nin Özbekistan’da daha önce olduğu gibi bir askeri üs açma niyetinin olduğu biliniyor. En son 2005 tarihinde ABD üssü kapatılmıştı. Özbekistan tarafı o tarihten bu yana her defasında ülke topraklarında böyle bir şeye izin vermeyeceklerini açıklamışlardı. Yine de ABD’nin bu seçeneği hep sıcak tutmak istediği rahatlıkla söylenebilir.
İşte bu doğrultuda dikkat çekici bir trafik yaşanmakta. Özbekistan Dışişleri Bakanı Abdulaziz Kamilov başkanlığındaki bir heyet şuan ABD’de bir dizi görüşme gerçekleştiriyor ve 4 Temmuz’a kadar orada bulunacaklar. 17 Haziran'da Özbekistan Dışişleri Bakanı Kamilov, ABD Büyükelçisi Daniel Rosenblum'u kabul etmişti. Dün de Washington’da Uluslararası Kalkınma Ajansı temsilcisi Samantha Power ile görüştü. Görüşmede Afganistan’daki durum da konu edildi. 15-16 Temmuz’da Taşkent’te uluslararası bir konferans gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı.
Şimdi burada bizi ilgilendiren en önemli husus daha önce ortaya koyduğumuz gibi Türkiye-Özbekistan ortak diplomasi hamlesinin Afganistan’ın kuzeyindeki durum için bir acil tampon vazifesi görebilme ihtimalidir. Nitekim Özbek Bakan Kamilov bir ABD kanalına verdiği röportajda, “Afganistan konusunda askeri bir çözüm olmadığını bilmeliyiz. Sorun mevcut hükümet ile Taliban ve diğerleri arasındaki karşılıklı uzlaşma temelinde çözülmelidir.” dedi.
İşte bu yönelim Özbekistan-Türkiye ve diğer komşu ülkeleri katarak hızla sahaya yansıtılabilirse Kabil havalimanı meselesi de daha kolay bir iklimde irdelenme imkanı bulacaktır.