Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        23 Nisan elbette bir bayram günü ve arzu ettiğimiz şekilde kutlanamaması gerçekten üzücü. Adı üzerinde “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”…

        Salgın tedbirleri çerçevesinde sadece çelenk sunma törenlerine izin veriliyor. Haliyle vatandaş, kongre ve cenazelerdenyansıyan fofoğrafları gösteriyor. Bu noktada Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaklaşımını çok eksik buluyorum. Hadi diyelim yüz yüze etkinlikler için korona gerekçesi var. Peki dijital ortamda en azından çocukların farkındalığı için bir buluşma, ortaklaşma planlanamaz mıydı? Sonuçta çocuk bunlar…

        Günün anlamına gelince aslında iki önemli günün bir arada olduğunu görüyoruz.

        Birincisi 23 Nisan 1920 tarihi, Kurtuluş Mücadelesinin ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk milletinin egemenliğini ilan ettiği gündür. Atatürk “Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir.” diyerek ülkeyi yönetenlerin artık yetkisini ve gücünü milletten, onun iradesinden alacağını ortaya koymuştur.

        Eğer bugün demokrasiden, bağımsızlıktan, milli iradeden söz edebiliyorsak bunun dayanağı 23 Nisan ve onun ardındaki büyük mücadeledir.

        İkincisi böyle bir günün, dünyada eşi görülmemiş şekilde önce bayram ilan edilmesi (1921) sonrasında da çocuklara armağan (1929) edilmesidir. Yeni nesiller sorumluluklarını bu temel üzerinde kavramalıdır.

        REKLAM

        Hal böyle olunca son günlerde gündeme gelen NUTUK ve 23 Nisan ile ilişkisinin altını çizmek isterim.

        Nutuk, gerek hazırlanışı gerek okunuşu itibarıyla eşsiz bir yapıttır. Kronolojik olarak 1919’dan 1927’ye dek yaşananların genel bir değerlendirmesidir. Tarihi gerçekler ve yapılması gerekenler özeleştiri ile iç içe konulmuştur bu metne... Alıntı cümleler ve aktarılan metinler hariç olmak üzere 10531 cümle 3025 değişik cümle kalıbı ile kullanılmıştır. 200’den fazla yerde Türk kelimesi geçmektedir.

        Ve Mustafa Kemal Atatürk, büyük söylevini Gençliğe Hitabeyle tamamlamıştır. Nutuk ile Türk gençliğine olan bu çağrının nasıl bir bütün olduğunu şu geçiş ifadeleri ile hatırlayalım:

        “…Muhterem efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun bıraktığım emanet ve teferruatlı beyanatım, en nihayet, mazi olmuş bir devrin hikayesidir. Bunda, milletim için ve müstakbel evlatlarımız için dikkat ve teyakkuzu davet edebilecek bazı noktalar belirtebilmiş isem, kendimi bahtiyar sayacağım.

        Efendiler, bu beyanatımla, milli hayatı bitmiş farz edilen büyük bir milletin, bağımsızlığını nasıl kazandığını ve ilim ve fennin en son esaslarına dayalı milli ve asri bir devleti nasıl kurduğunu ifadeye çalıştım. Bugün ulaştığımız netice, asırlardan beri çekilen milli musibetlerden doğan uyanışın ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu neticeyi, Türk gençliğine emanet ediyorum…”

        Evet…

        Atatürk, büyük bedeller ödenerek meydana gelen Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk gençliğine emanet etmiştir. Bugünün çocukları, yarının gençleri, bunun bir tesadüf olmadığını iyi anlamalıdırlar.

        Zira bir devlet ancak ona inanmış, onu daha ileriye götürmek isteyen bir milletle ayakta kalabilir. O milletin ise can damarı inanmış, yetişmiş ve çağdaş bir neslin devamını sağlayabilmektir.

        İşte Nutuk, bu yüzden kimileri için bir tehdit olarak görülmektedir. Ve her dönem var olan bu düşünceye karşı, yukarıda bahsedilen değerlere ve birikime sahip çıkmak en etkili cevap olacaktır.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar