Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bundan 29 yıl önce, 25 Şubat’ı 26’sına bağlayan gece Azerbaycan’ın Hocalı ilçesinde tarihin en büyük trajedilerinden biri yaşandı. O gece ortaya çıkan bilanço ve ardındaki hedefler, bir soykırımın da ifadesiydi.

        63’ü çocuk, 106’sı kadın, 613 insan katledildi.

        8 aile tamamıyla yok oldu.

        155 çocuk anne ve/veya babasını kaybetti.

        487 kişi yaralanırken, 1200’den fazla insan esir olarak götürüldü.

        150 insandan da bir daha haber alınamadı.

        Hocalı’da olanlar savaşın doğal mecrasında gelişen bir saldırı, bir kuşatma değildi. Neredeyse tüm savaş kuralları ihlal edilmişti.

        Ermenistan’ın 3. Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan (Savunma Ordusu Komutanıydı) bizzat bu soykırımın sorumlularındandı. İngiliz araştırmacı Thomas de Wall'un yaptığı bir röportajda şöyle söylüyordu: “Hocalı'dan önce, Azerbaycanlılar bizim şaka yaptığımızı sanıyordu, Ermenilerin sivil nüfusa karşı el kaldırmayacaklarını sanıyorlardı. Biz bunu kırmayı başardık.”

        Sarkisyan gibi bu vahşetin sorumluları tüm belge ve şahitlere rağmen bir müeyyide ile karşılaşmadılar. Ancak 44 günlük savaşın son haftasında Azerbaycan ordusu Hocalı’ya yakın bazı köyleri kuşatmış ve burayı da almasına çok az kalmıştı. İşte o ilerleyişin yaşandığı günlerde ateşkes anlaşması imzalandı.

        REKLAM

        Keşke Hocalı alınabilseydi… Burası Azerbaycan halkı için bambaşka bir anlam taşıyordu.

        Bugün Karabağ’daki işgalin önemli bir kısmı son bulurken, Dağlık Karabağ içerisinde yer alan Hocalı, bir yönüyle Rus askeri gücünün gözetiminde kaldı. Sahadan aldığımız bilgilere göre Ruslar havaalanı yanına sahra hastanesi kurmuşlar…

        Peki Hocalı’yı bu denli önemli kılan neydi?

        Hocalı, Dağlık Karabağ’ın merkezi sayılan Hankendi'nin 10 kilometre kuzeydoğusunda, Ağdam-Şuşa ve Askeran-Hankendi yolları üzerinde yer almaktadır. Hocalı şehrinde o dönem demiryolunun yanı sıra bugün Rus barış güçlerinin konuşlandığı Dağlık Karabağ bölgesinin tek havalimanı yer alıyordu. Yani bir lojistik ve stratejik hareket merkezi konumundaydı.

        O gün şehrin savunmasına rehberlik eden Hocalı Valisi Elman Memedov konuşmamızda şehrin stratejik önemini şöyle anlatmıştı: “Hocalı’nın öyle stratejik bir ehemmiyeti vardı ki Hocalı ortada, bütün etrafı Ermeni köyleri, kentleri. Biz yolları bağlasak 5 km’lik yolu 40 km’lik dağ yolu ile aşmak zorundalardı.”

        Amaçları önce halkı korkutmak, yıldırmak ve mücadele azmini yok etmek; nihayetinde de Azerbaycan topraklarını işgal etmek amacıyla kurgulanmış bilinçli bir yok etme girişimiydi. 940 km2 yüzölçümüne sahip Hocalı ilçesinde işgal öncesi yaklaşık 7000 insan yaşıyordu. Stalin sürgününden mağdur olmuş 54 aile de Özbekistan’dan (Ahıska Türkleri) buraya yerleşmişlerdi.

        Hocalı halkı derme çatma bir silahlı güce sahipti. Zira günler önce şehrin dışarıyla irtibatı kesilmiş ve adeta saldırı için uygun koşullar hazırlanmıştı. 25 Şubat gece saat 11 civarında Ermeni silahlı kuvvetleri, eski SSCB'nin 366. Motorize Alayı'nın yardımını alarak ağır toplarla şehri vurmaya ve kuşatmaya başladılar.

        REKLAM

        Kan donduran detaylardan biri, saldırı başladıktan birkaç saat sonra Azerbaycan’ın kontrolündeki en yakın şehre gitmeye çalışan yaklaşık 2500 insanın Nahçıvanlı ve Pirjamal köyleri yakınlarında pusuya düşürülmüş olmasıdır. Ermeniler daha sonra kendilerini savunmak için “bir koridor açtıkları” yalanını ortaya atmışlarsa da bu pusu neticesinde canını kurtarmaya çalışan insanların bir kısmı öldürülmüş, esir alınmış bir kısmı da dağlık arazide hareket halindeyken donarak hayatını kaybetmiştir. Bunların içinde çocuklar da vardır. Az sayıda insan Azerbaycan kontrolündeki Ağdam şehrine ulaşmayı başarabilmiştir.

        Yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başlarının kesildiği, hamile kadınların karınlarının bıçakla açılarak bebeklerin çıkarıldığı tespit edilmiştir.

        BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararları, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Avrupa Konseyi’nin almış olduğu kararlarda bu katliam teyit edilmiştir. Şimdiye kadar Bosna Hersek, Kolombiya, Çek Cumhuriyeti, Honduras, Ürdün, Meksika, Pakistan, Panama, Peru, Sudan, Cibuti, Guatemala, Paraguay, Slovenya ve İskoçya parlamentoları ve yanı sıra 20'den fazla ABD eyaleti Hocalı’da yaşananları “soykırım” olarak kabul etmiştir. Ayrıca 20 Kasım 2012 tarihinde, İslam İşbirliği Teşkilatı Cibuti'deki 39. oturumunda Hocalı'da işlenen suçları soykırım olarak nitelendirmiştir. Türkiye “tarihçilerin çözeceği meseleye parlamentolar karışmasın” yaklaşımıyla 2012 yılında TBMM’de açıklanan metinle “katliam” olarak tanımaktadır.

        Şunu belirtmek gerekir ki; Hocalı’daki olaylar Türkiye’ye karşı her yıl sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla propaganda yürüten özellikle Ermeni diasporası için üstü örtülmesi gereken olaylar arasında görülmektedir. Ve Nisan ayı yaklaşırken Biden Yönetimi soykırım iddialarını ciddi şekilde gündemine alma hazırlıkları yapmaktadır. Bu sebeple yıllardır söylediğim gibi “Hocalı Soykırımının” tanınması için ortak diaspora çalışmaları üst düzeye çıkarılmalıdır. En başta da Türk Dünyasında…

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar