Karabağ, Şuşa ve ülkü yolu…
Milletleri geleceğe taşıyan iki önemli gerçeklik vardır. İlki elbette millet olma bilincinin ve birlikte yaşam iradesinin ayakta kalabilmesidir. Diğer ise heyecanı ve umutları ayakta tutan ülkülerdir.
Uzun zaman eksik bırakılsa da Türk milletinin geleceğinde Türk Dünyasının vazgeçilmez bir yere sahip olduğu son yıllarda yeniden anlaşılmaya başlanmıştır. Bu anlayışın somutlaşmasında hiç şüphesiz Karabağ zaferi önemli bir yer tutmaktadır.
Yıllar boyu Karabağ’ın sadece Azerbaycan değil Türk Dünyası açısından bir kırılma meydana getireceğini seslendirenler arasındayım. Ne mutlu ki bugün ekonomik, siyasal ve kültürel ilişkiler bağlamında ciddi bir imkan yakalanmıştır. İyi yönetilebildiği taktirde 90’lı yılların sıçrama potansiyeline yeniden erişmek mümkündür.
Fakat bu mücadelenin nihai neticesine ulaşabilmesi için bilhassa eğitim ve kültür alanındaki faaliyetlere hız kesmeden devam edilmelidir. Hatta daha fazlasına!
Bu kapsamda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Şuşa şehrine büyük bir okul inşa etme fikri anlamlıdır, böyle bir hedefe matuftur. Zira bu ülkünün görmezden gelindiği, horlandığı günlerde ülkücü-milliyetçi hareket “Karabağ” demiştir, “Şuşa” demiştir.
Merhum Alparslan Türkeş de bir mitingi sırasında “Bu Ermeni çeteleri Azerbaycan’ı sahipsiz zannediyorlar. Hiçbir şey olmasa, buradan Kafkasları aşar tepelerine yine ineriz biz!” dediğinde meydandan yükselen “Emret akşam namazını orada kılalım!” diyen vatandaşı hatırlamak katkı sağlayıcı olacaktır.
Gerçekten de Şuşa, bu coğrafya açısından bir başka öneme sahiptir. Şuşa merkezli Karabağ'ın yakın gelecekteki bütünleştirici etkisi Azerbaycan-Türkiye ilişkileri dışında Kafkasya’da, Hazar’ın kıyısında etkiler meydana getirecektir.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Şuşa’ya verdiği önem de buradan kaynaklanmaktadır.
Geçtiğimiz ay Türk Konseyi ile heyetler arası görüşmelerde Şuşa şehrini ülkenin “kültür başkenti” ilan ettiğini ifade eden Aliyev, kentin sadece Azerbaycan’ın değil tüm bölgenin kültür başkenti olabileceğini açıklamıştı. Bu kapsamda Türk Konseyi tarafından Şuşa’nın 2022’de Türk Dünyasının kültür başkenti ilan edilmesi önerisi gelmişti. Bunun gerçekleşmesi, burada onlarca uluslararası etkinliğin ve on binlerce insanın ziyareti anlamına gelmektedir.
Bunun üzerine Ermenistan Bilimler Akademisi bir açıklama yaparak ABD, Rusya ve Fransa’nın UNESCO’ya çağrıda bulunmasını ve Şuşa’daki Azerbaycan faaliyetlerine karşı önlem almasını talep etti. Oysa Karabağ’da ve Şuşa’daki Ermeni tahribatının incelemesi için UNESCO’ya ilk başvuran Azerbaycan oldu.
Bu vesileyle yakında görülecek yıllar boyu o topraklarda süregelen istismar…
