Yargı tarafsızlığını korumalı
Yargıç, objektif hukuka göre hareket eder; kendi nefsinin veya başkalarının arzusuna göre değil
TARİHİN eski dönemlerinden beri insanlık, yargının bağımsız ve tarafsız olması için uğraşmış, bu uğurda çok zahmetler çekmiştir. Kuran-ı Kerim'e baktığımız zaman, yüce Allah hukukun bağımsızlığı ve tarafsızlığı üzerinde durmuş, peygamberlerine gönderdiği vahiylerde bu konuya yer vermiş ve öneminin üzerinde ısrar etmiştir. Hatta yargının tarafsızlığını çiğneyenin ahirette azapla karşılaşacağına da işaret etmiştir. Şimdi Kuran-ı Kerim'e göre yargıcın tarafsızlığını alıp götüren önemli unsurlar üzerinde durabiliriz.
1.NEFSİN ARZUSU
Sad Suresi'nin 26. ayetinde yüce Allah, Hz. Davud Peygamber'e yargının tarafsızlığının "insan nefsi" tarafından engelleneceğini şu ayetle açıklamıştır: "Ey Davud! Seni yeryüzünde halife tayin ettik. Bundan dolayı insanlar arasında adaletle hüküm ver. Nefsin arzusuna uyma ki, seni Allah'ın yolundan saptırmasın. Şüphesiz, Allah'ın yolundan sapanlar için hesap gününü unutmalarından dolayı şiddetli bir azap vardır." Ayette nefsin arzuları, yani heva denirken yargıcı tarafsızlığından alıkoyacak olan başkasının arzuları veya kendi nefsinin arzuları olacağına dikkat çekilmektedir. Yani nefis, insanı tarafsızlığından çıkarır. Yargıç, objektif hukuka göre hareket eder. Kendi nefsinin veya başkalarının arzusuna göre değil. İşte bu bağımsız hukukun tarafsızlığını ifade etmektedir.
2. KİN
Yüce Allah, Maide Suresi'nin 8. ayetinde şöyle buyurmaktadır:
"Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olunuz. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya itmesin. Adaletli olunuz; bu takvaya daha uygundur. Allah'a isyandan sakınınız. Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır."
Allah için hakkı ayakta tutmak, adaletle şahitlik etmeye bağlıdır. Ayetin bu kısmında ince bir boyut vardır: İnsanın insana adaletle şahitlik etmesi, hukuku yanıltmaması Allah'a bir ibadet olmaktadır. Hakkın bayrağını Allah adına ayakta tutmak, şehadetinde doğruyu söylemekle gerçekleşecektir. Şahitlik ederken, sevdiklerinin, akrabalarının ve menfaat temin ettiğin kimselerin tarafını tutmamak, düşmanı bile olsa doğruyu söylemek erdemliliğin zirvesini teşkil etmektedir. Bu hareket hem kulun Allah ile ilişkisini iyileştirmekte hem de hukukun canlı kalmasını sağlamaktadır. Düşmanı olduğu halde hakkını teslim eden insan hukuka can vermekte ve onu ayağa kaldırmaktadır. Mülkün temeli adalet olduğuna göre adaletin temeli de haklıya hakkını teslim etmektir.
Kötülük gördüğü bir topluma karşı insanda kin meydana gelebilir. Bu kin insanı o topluma karşı adil davranmaktan alıkoymuyorsa, o insan Allah için adaletin bayrağını ayakta tutuyor demektir. İçindeki kine engel olan ve toplumlararası ilişkilerde kine yer vermeyen insan, takvanın zirvesine ulaşmış demektir.
Nefisle verilen cihadın zaferi, kinine rağmen adil davranmakla noktalanmaktadır. Faziletlerin başında gelen adaleti kinine rağmen hayata geçirmek, nefsin kara bulutlarını dağıtacaktır.
Toplumlararası ilişkilerde kinin yer almaması ilkesi Maide Suresi'nin hem 2 hem de 8. ayetlerinde gündeme getirilmiştir. Toplumlararası ilişkilerde duygusallığın yeri yoktur ve olmamalıdır. Çünkü bu ilişkiler objektif ve evrensel değerlere göre yürütülmelidir. Toplumlararası ilişkilerin, yani siyasetin ölümcül mikrobu kindir. Kin, toplumların erdemini içten kemiren, çürüten ve ölüme götüren bir güce sahiptir. Kin önce adaleti, sonra takva ve ihsan denen erdemleri ve nihayet sosyal ve siyasi ilişkileri ölümcül hastalığa yakalatan mikroptur.
Allahu Teala, siyasi ve sosyal ilişkilerin duygusallıktan arındırılmasını, söz konusu ilişkilerin akıl ve bilgi değerleri üzerinde yapılandırılmasını öngörürken bu ilişkilerin altın kuralını koyup insanın manevi gelişiminin önemli bir boyutunu öğretmiştir.
3. YAKINLIK
Yüce Allah Kuran'da, hukuku tarafsızlığından alıkoyacak olan 3. nedenin, aşağıdaki ayette görüleceği gibi "yakınlık" veya "grupçuluk" olduğunu söylemektedir. Ayet şöyledir:
"Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, anne babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olunuz. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayınız. Eğer (şahitlik ederken) dilinizi eğip bükerseniz ya da doğruyu söylemezseniz, muhakkak ki Allah yaptıklarınızı bilir." (Maide, 135)
Ayette görüldüğü gibi yargıcı; kendisi, anne-babası, yakınları (bu yakınlar kendi ideolojisi ya da grubu olabilir) zenginlik, fakirlik asla etkilememeli, yargıç tarafsızlığını asla bozmamalıdır.
Netice olarak diyebiliriz ki, hukukun tarafsızlığını ve bağımsızlığını hukukun içerisindeki insanlar yani yargıçlar bozarlar. Unutulmamalıdır ki, hukukun bağımsız ve tarafsız olduğu yerde erdemli siyaset olur, zulüm olmaz, insanlar haklarını alabilir, bulabilir, tadabilir. Neredesin ey bağımsız ve tarafsız hukuk, yüzünü bize dönmeyecek misin!
BAYRAKTAR HOCA yanıtlıyor
Ahirette insanlar birbirini tanıyacak mı?
■ Hocam, bu dünyada bir uzvumuz eksikse cennette de eksik mi olacak? Orada herkes aynı yaşta mı olacak ve birbirlerini tanıyacak mı? S.L.
Ahirete uzuvlarımız sağlam olarak gideceğiz. Bu dünyada uzvumuzu kaybetmiş olabiliriz ya da doğarken herhangi bir uzvumuz eksik doğabiliriz. Orada Allah insanları yeniden, belli bir gençlik çağında sağlam olarak yaratacak. Evet insanlar birbirlerini tanıyacaklar; cennetlikse cennette, cehennemlikse cehennemde beraber olacaklar.
Kaş almak ve saç ektirmek günah mı?
■ Erkeklerin saç ektirmesinde, kaş aldırmasında, burun estetiği yaptırmasında bir sakınca var mı? V.L.
Saç ektirmenin ve kaş aldırmanın herhangi bir sakıncası yok. Burun estetiği için de, eğer burunda büyük bir çirkinlik varsa düzeltilmesinde bir mahzur yoktur.
Helallik alamazsak oruç tutsak olur mu?
■ Bir kişiye haksızlık yaptığımız zaman, helallik almak için onu bulamamışsak yerine oruç tutsak ya da namaz kılsak olur mu? Ö.A.
Hayır olmaz. Bir kişiye yaptığın haksızlığı başka bir ibadetle gideremezsin. O kişiden helallik alman lazım. Yoksa günahı neyse mahşerde çekeceksin.
Geçmişteki zekâtlar şimdi verilebilir mi?
■ Daha önceki yıllarda veremediğim zekâtı bu yıl verebilir miyim? Ayrıca zekâtı 2 veya 3'e bölebilir
miyim? Ö.A.
Geçmiş dönemlerde veremediğin zekâtları şimdi verebilirsin. Zekâtı bir defada veremiyorsan aylara bölerek de verebilirsin. Birden fazla kişiye de zekât verilebilir.