Münafıklarla can dostu olmayın
Kindar insanlar, simalarından tanındığı gibi sözlerinden ve ses tonlarından da tanınabilir
GÜNÜMÜZDE dostluk ölmüştür. .Dost bildiklerimiz bir zaman sonra bizleri arkadan hançerlemektedir. Onun için Allah'ın nuruyla bakan ferasetli Müslümanlara ihtiyaç vardır. Dost görünüp beraberce yola çıktığımız insanlar ikili oynayarak sosyal hayatın dengelerini bozmaktadır. Yüce Allah bunu şu ayette gündeme getirmektedir.
"Ey iman edenler! Sizden olmayan kişileri can yoldaşı edinmeyin. Onlar sizi yoldan çıkarmak için ellerinden gelen hiçbir çabayı esirgemezler. Ve sizi sıkıntıda görmekten hoşlanırlar. Şiddetli öfke ağızlarından taşmaktadır; kalplerinde sakladıkları ise daha da kötüdür. Aklınızı kullanırsanız, size ayetleri açıkladık." (Âl-i İmran, 118)
Bu ayetten, "Sizden olmayan kişileri..." ifadesinden kastın, düşmanlık besleyenler ve ikili oynayanlar olduğu net olarak anlaşılmaktadır. Zira, her kâfir Allah'a düşman olmayabilir, küfrünü düşmanlığa, düşmanlığını da eyleme dönüştürmeyenler bulunabilir. Onun için yüce Allah, düşmanlık yapmayı ve ikili oynamayı ölçüt olarak kullanmaktadır.
Bize göre ayette, sadece tarihin bir döneminde Mekke ve Medine ile sınırlı olan bir ilke değil, kıyamete kadar tüm nesilleri kapsayan evrensel bir ilke konulmaktadır.
"Ey iman edenler! Sizden başkasını can dostu edinmeyin" ifadesinde geçen ve "can dostu" diye tercüme ettiğimiz "bitâne" kelimesi, "birini sırdaş edinmek" demektir. "El-Bâtın" da Allah'ın isimlerinden biri olup "gizli olan bütün sırları bilen" anlamına gelir.
Bu manadan hareketle diyebiliriz ki: Ayette, Müslümanlara kendilerinin dışındaki insanlarla komşuluk yapmalarına, ekonomik ilişkiler kurmalarına izin verilmekte, ama onları sırdaş ve can dostu edinmeleri yasaklanmaktadır. Ayrıca ayetten, Müslüman'ın Müslüman'a can dostu, sırdaş olduğu ve olması gerektiği sonucu da otomatik olarak anlaşılmaktadır. Bir Müslüman, bir Müslüman'ın can dostu olup işlerinin iç yüzüne vâkıf olabilir, ama başkasına bu sırları açmamalıdır.
Mümtehine Suresi 8. ayette buyuruluyor ki: "İnancınızdan dolayı size karşı savaşmayanlara ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara gelince, Allah, onlara nezaketle ve adaletle davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adil davrananı sever."
Bu ayette şu ölçüt verilmektedir: "Farklı inanç mensupları Müslümanlara inançlarından dolayı savaş açmıyor ve Müslümanları yurtlarından çıkarmıyorlarsa, Müslümanlar onlara nezaketle ve adaletle muamele etmelidir."
"Allah, yalnızca inancınızdan dolayı size karşı savaşanlara ve sizi ana yurdunuzdan çıkaranlara veya sizin çıkarılmanıza yardım edenlere arkadaşça yaklaşmanızı yasaklar." (Mümtehine, 9)
"Zarar vermek" ifadesinin, "yoldan çıkarmak" manasına alınması uygun olur. Ayetin bu kısmında geçen "el-ilvü" kelimesinden türeyen "ye'lû" kalıbı, "bir işi tam yapmamak ve kusur etmek"; "habâl" kelimesi de "hayvanın doğal dengesini (sağlığını) bozan hastalık" anlamına gelir. Burada ise "habâl" kelimesi sosyolojik manada, toplumun dengesini bozan sosyal hastalık olarak kullanılmaktadır.
Bu manalardan hareketle denebilir ki, Müslümanların sosyal dengelerini bozmak hususunda hiçbir fırsatı kaçırmayan, ellerinden geleni ardına bırakmayan münafıklarla can dostu olmaları yasaklanmıştır.
İman edenlerin sıkıntıya düşmelerinden zevk alan, onların sıkıntı içinde olmalarını arzulayan münafıklar, sırdaş/dost edinilmeye layık değildirler.
"Dileseydik onları sana gösterirdik, sen de onları simalarından tanırdın; ama sen onları seslerinin tonundan mutlaka tanırsın." (Muhammed, 30)
Bu ayetten anlaşılıyor ki, kindar insan simasından tanınabilir; siması görülmediğinde ise sesinin tonundan, konuşmasından, yazılarından veya kitaplarından tanınabilir. Yeter ki, insanı ses tonundan ve kelimelerin renginden tanıyacak kültüre sahip olunsun. Düşmanını tanımayanlar da kendilerini koruyamazlar, tehlikeye açık hale gelirler.
Kin dolu kelime, mikroba benzer. Tanınıp bilinmeyen mikrobun sebep olduğu hastalığa teşhis konulamaz, teşhis konulamayınca da tedavi edilemez. Onun için Muhammed 30'da, ses tonunun, konuşma üslubunun tanınması halinde, kusulan kinden korunma imkânı olacağına dikkat çekilmektedir.
Muhammed 29'da kinin bir kalp hastalığı olduğu ifade edilmektedir: "Yoksa kalplerinde hastalık olanlar, Allah'ın içlerindeki kinlerini asla dışarı çıkarmayacağını mı sandılar?" Kalpteki bu hastalığın belirtisi, ağızdan dökülen kelimelerdir. Bu kelimelerin tonu, kalpteki kini ele verir.
Kâfir veya münafıkların kalplerindeki kin o kadar büyüktür ki, bunu gösterecek kelime bulamamaktadırlar. Ağızlarından dökülen kin dolu kelimeler, kalplerindeki kinin büyüklüğünü göstermekten acizdir. Kalplerindeki kin, ağızlarından dökülenden çok daha büyüktür.
BAYRAKTAR HOCA yanıtlıyor
Eski eşimle tekrar evlenebilir miyim?
■ Hocam, anne-babalarımızdan dolayı eşimle kavga ettim. Gurur yapıp barışmadık ve iş boşanmayla sonuçlandı. İkimiz de yanlışımızın farkına vardık ve tekrar evlenmek istiyoruz. Ama duydum ki dinen
eski karım, başka biriyle evlenip boşanmadan ben onunla tekrar evlenemezmiş. Bu doğru mu, ne tavsiye edersiniz? S.B.
"Eski karınla, o başka biriyle evlenip boşanmadan bir daha evlenemeyeceğin" sözü Kuran'da ayettir. Bakara Suresi'nin 230. ayeti buna işaret etmektedir. Yalnız bu konu biraz ayrıntılı bir konu. Telefonla
konuşup bazı ayrıntıları senden almam ve ona göre bir cevap vermem lazım. Şu numaraya telefon edersen sana yardımcı olabilirim. 0532 224 18 23
Dinde uğursuzluk diye bir şey var mı?
■ Baykuş ötmesi, merdiven altından geçmek, kara kedi görmek, gece tırnak kesmek gibi birçok şeyde uğursuzluk olduğu söyleniyor. Uğur veya uğursuzluk var mıdır? N.R.
Bunlar hurafedir. İnsanlar kendi uğur veya uğursuzluklarını kendileri oluşturur. Yasin Suresi'nin 19. ayetine göre herkesin uğursuzluğu kendisindendir.
Adetliyken ilişki günah mıdır?
■ Âdet sona ermeden eşle ilişkiye girmek haram mı? Böyle bir durumda ne yapmalıyız? E.C.
Ayeti kerimeye göre, kadın âdet bitip temizlendikten sonra cinsel ilişkiye girmek lazım. Eğer adetliyken ilişki olursa Allah'tan af dilenmesi gerekir.