Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Suçunu anlayıp özür dilemek, insanın özelliğidir. Şeytan, Allah'ın bir emrini yerine getirmeyerek günah işledi; buna karşılık Hz. Âdem bir yasağı çiğneyerek günaha girdi. Şeytan, hatasından dolayı sorgulandı ama suçunu itiraf edip özür dilemedi. Âdem ise suçunu itiraf edip özür diledi. İşte, şeytanla insanı ayıran en büyük fark budur.

        ÖZÜR dilemenin Kuran'daki manaları af dilemek, tövbe etmektir. Şu ayeti kerimeden hareket ederek tövbe ve af dilemeyi açıklayabiliriz. Ayet şöyledir:

        "Bu ara Âdem, Rabbinden bazı kelimeler alıp öğrendi. Allah da tövbesini kabul etti. Çünkü Allah, tövbeyi çok kabul eden ve çok merhamet edendir." (Bakara, 37).

        Ayette geçen kavramları açıklamadan önce, bir gerçeğe işaret etmemiz uygun olacaktır. İnsanı melekten ve şeytandan ayıran özellikler vardır. İnsanoğlu, günah işleme meyliyle melekten, işlediği günahtan dolayı tövbe edip af dileme özelliğiyle de şeytandan ayrılmaktadır.

        ŞEYTAN KARŞI GELDİ

        Allah'ın secde emrini yerine getirmeyen şeytan, işlediği günahtan dolayı tövbe edip Allah'tan af dilemedi. Şeytan, Allah'ın bir emrini yerine getirmeyerek günah işledi; buna karşılık Hz. Âdem bir yasağı çiğneyerek günaha girdi. Şeytana olumlu, Âdem'e olumsuz emir verildi; ikisi de hata yaptı. Şeytan, hatasından dolayı sorgulandı ama suçunu itiraf edip özür dilemedi. Âdem ise suçunu itiraf edip özür diledi. İşte, şeytanla insanı ayıran en büyük fark budur.

        Suçunu anlayıp özür dilemek, insanın özelliğidir. Âdem olgusunda Allah bu özelliğe işaret etmekte, bu bağlamda tövbe etmenin temel bir terbiye kuralı olduğuna dikkat çekmektedir.

        Hz. Âdem, Allah'a tövbe edip nasıl af diledi, bunu şu ayetten anlıyoruz: "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, kesinlikle kaybedenlerden olacağız." (Arâf, 23).

        Âdem ve eşi bu şekilde Allah'tan af dilemiştir. İnsan neslinin ilk özür dilemesi olduğu için Kuran'da anılmaya ve nakledilmeye değer bulunmuştur. Hz. Âdem nasıl af dileyeceğini bilemediği için, bizzat Allah ona nasıl af dileyeceğini öğretmiştir.

        Âdem ve eşi kendi şahsiyetlerine yakışmayan bir davranışta bulunduklarını ve suç işlediklerini itiraf ederek af dilemişlerdir. Bu itiraf, onların o suçu işleme konusunda hür olduklarını göstermektedir. "Kendimize zulmettik" ifadesinde, eylemi yapanların Âdem ve zevcesi olduğu net bir şekilde yer almaktadır.

        Demek ki af dilemeden önce suçun itiraf edilmesi gerekiyor. Af ve merhamete nail olma isteği, büyük bir erdemin ikinci merhalesini teşkil etmektedir. Affedilmedikleri takdirde nelerin olacağı ise ayetin sonunda görülmektedir. Bu merhalede her ikisinin de manevi iflasla karşı karşıya kalacaklarını itiraf ettikleri görülmektedir.

        Allah'ın Hz. Âdem'e öğrettiği/vahyettiği kelimeler ile Arâf 23'te ifadesini bulan "Allah'a yönelip af dileme" kastedilmiştir. Bu ayeti Hz. Âdem iyice anladı ve onun gereğini yerine getirdi. Arâf Suresi 23. ayeti, hem Hz. Âdem'in dininde yer almış hem de ondan sonraki peygamberlere indirilen kutsal kitaplarda yer alarak Kuran'a kadar gelmiştir.

        Kuran da aynı duaya yer vererek, onun evrensel boyutta bir af dileme formülü olduğuna dikkat çekmektedir. Böylece, suçunu itiraf edip özür dilemenin, erdemliliğin temeli ve medeni olmanın ana kanunu olduğu anlaşılmaktadır.

        İNKÂR KALBİ KATILAŞTIRIR

        Tövbeyle ilgili bazı soruları cevaplandırmakta yarar vardır. Tövbe ne zaman yapılmalıdır? Kuran'a göre tövbe, günahtan hemen sonra yapılmalıdır (Nisa, 1718). Tövbe onarmaktır; tövbe geriye dönmemektir; tövbe arınmaktır; tövbe kurtuluştur; tövbe günahının veya suçunun farkında olmaktır.

        Özür dilemek bir erdem olduğuna göre özür dilemesini bilmeyenler bu erdemi katletmektedirler. Dokuz suçsuz ve silahsız insanı öldürüp özür dilemesini bilmeyenler karanlık ruhlu insanlardır. Onlar insana değil şeytana daha yakın düşmektedirler. Özür dileyen insanlar, şeytanın kendilerine egemen olmasını önlemektedirler. Şeytanın egemen olduğu insanlar suçlarının farkına varamaz ve özür dilemesini bilemezler. Özür dilemek onursuzluk değildir, tam tersine bir onurdur ve bir erdemdir. Onun için insan, insanlığını suçunun farkına varıp af dilemesiyle anlayacak ve tadacaktır.

        Özür dilemeyen insanlar karanlık insanlardır. Özür dilemek bir gönül almadır. Onun için Yüce Allah tövbe ve istiğfar kelimelerine Kuran'da yer vermiş, affetmeyi ve tövbeyi kabul etmeyi kendi sıfatları arasına koymuştur. Bana kalırsa onur, özür dilemede aranmalıdır. Ne yaptığını bilemeyenler, benim insanıma olsaydı ne yapardım deyip empati yapamayanlar, kendilerinin eksiğinin farkında olmalıdırlar.

        İşte inkâr eden insanlar, kalbi katılaşmış olanlar bu empatiyi yapıp gerçeği göremezler. Kendilerine "özür dile" demeden kendileri özür dilemelidirler. Onlar Allah'a karşı tövbe edip af dilemezlerse insanlardan nasıl dileyeceklerdir? Allah'tan özür dilemesini bilmeyenler insanlardan özür dilemezler. Çağımızda insanların yaptıkları davranışları anlayamamaları ve özür dilemesini bilememeleri çok karanlık bir iştir.

        ***

        Bayraktar Hoca Yanıtlıyor

        ■ Allah'ın 99 ismi içerisinde Tanrı yok. Tanrı ifadesi doğru mudur? M.T.

        Tanrı ifadesi Türkçe'dir, Rab ve İlah kelimesinin karşılığıdır. Rab ve İlah kelimesinin yerine kullanmakta sakınca yoktur.

        ■ Komşumuzun bahçesinde meyve ağaçları var. Çocuklar izin almadan yemiş. Bunun bir vebali var mı? N.C.

        Çocuk olduğu için vebali yoktur. Ama izin alınmasında yarar vardır.

        ■ Allah'ın varlığı hakkında neler söyleyebilirsiniz hocam? Allah nasıl var olmuştur? Ü.B.

        Allah kendi kendine vardır. Herhangi bir varlıktan olmamıştır. Eğer bir noktadan meydana gelmiş olsaydı Allah olamazdı. Onun başlangıcı ve sonu yoktur. (Hadid Suresi, 3. ayet.)

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar