Anneye pazarlama yöntemi
Geçen hafta başladığımız pazarlama, reklam ve iletişim konusuna anneler açısından bakmaya devam ediyoruz
BAKINIZ anneler reklamcıların ve kendilerine ulaşmak isteyen anne, bebek ürünlerinin nasıl ulaşmasını istiyorlar?
Eylül ayında Bilişim Zirvesi bünyesinde düzenlenen, HABERTÜRK ve HTHAYAT’ın da sponsoru olduğu MOM-Z Zirvesi’nde, annelerin alışveriş tercihlerini yapmalarına neden olan değerleri anlattım...
Bu yanıtları web sitemiz hthayat.com’un okurlarından seçtiğimiz özel bir anne grubundan derledik. İnternet veya telefon ile standart sorularla yapmadık bu araştırmayı. Tüm anneler ile bir araya geldik. Tek tek gözlerinin içine bakarak konuştuk. Bazı zamanlar öyle dertleştik ki ellerimiz ellerinde konuşur
bulduk kendimizi. Tüm kayıtları defalarca dinledik. Ana konuları derledik.
Bakınız anneler markalardan nasıl bir iletişim bekliyor, ne istiyor, annelerin ağzından çıkan gerçek kelimeler ile sektör profesyonellerine mesajlar işte şu şekilde:
■ Beni kandırma, dürüst ve gerçek ol!
Markaların ürün ve hizmetleri ile ilgili verdiği gerçeği yansıtmayan bilgiler anneleri son derece rahatsız ediyor. Ve bir kez bile olsun yaşanan kötü bir deneyim annenin o ürüne bir daha güven duymasını inanılmaz şekilde zorlaştırıyor.
■ Aptal değilim, mesajını anlıyorum!
Hedef kitlenin anlamaz diye düşünüldüğü, kısaca müşterinin aptal yerine konduğu iletişimleri anneler çok iyi anlıyor ve buna çok bozuluyor. “Bu markalar kendini ne sanıyor benim kafam çalışmıyor mu, bunu düşünemez miyim?” sorusunu, sorduğumuz soruya verilen yanıt olarak çok duyduk. Markaların bu konuda hassas olması, bilgi vereyim derken karşısındakini küçümser tavırda olan davranışlara dikkat etmesi gerekiyor.
■ Güncel ol, eski olma, geride kalma!
Eski tip söylemler, bir başkasının daha önce kullandığı ifadeler ve belki de ilk çocuklarını doğurdukları yıllarda duydukları tarz iletişimi yeniden doğum yapıp tekrar bebek büyüttükleri yıllarda duyarlarsa anneler şunu hissediyorlar: “Hiçbir şey değişmemiş bu markada. ” Bu nedenle ürün, hizmet ve iletişim modellerinin de daima gelişmesi, yenilenmesi gerekiyor.
■ Yenilikçi ol, kendini yenile!
Bu çok çok önemli çünkü zaman değişim ve inovasyon zamanı. Yıllarca aynı şeyi aynı şekilde söylemenin devri çoktan kapandı. Ve eskiden bu tespiti sadece sektör profesyonelleri yaparken şimdi tüketici yapıyor. Bu nedenle karşınızdaki kadın aslında her şeyi çok iyi anlıyor. Bunu bilip kabul ederek
düşünmek ve plan yapmak gerekiyor.
■ Ufkumu aç, beni geliştir, farklılaştır! Şaşırt beni, aklıma gelmeyeni sen düşün!
Artık kişisel gelişim son derece önemli bir konu. Her profil ve gelir grubundan insan tüm hayat koşturmasının arasında kendini geliştirmek, değer katmak istiyor. İşte bu nedenle tüm markalara tüketicisine değer veren bir tavır almak düşüyor. Tamam kabul, ürün satmak, satabilmek ve satış yolları geliştirmek en önemli görevimiz. Ancak bunu yaparken diğer tarafa ürünün yanında başka bir şeyler daha vermek gerekiyor artık. Eğlenceli de olsa öğretici de olsa hatta bilgi verici de olsa anneler farklı şeyler duymak istiyor artık. Farklı bilgileri farklı söylemlerle, dikkat çekici şekilde duymak ve anlamak istiyorlar.
■ Heyecanlandır, coşkuya kaptır!
Tüketici olarak bakıldığında anneler kendilerini heyecanlandıran ve sevinç veren yeni ürünleri denemeye hazır olduklarını belirtiyorlar. “Reklamlar zaten dolu şey söylüyor, hepsi başka bir tarz ile konuşuyor, benim dikkatimi çeken şey içinde sevinç olan şeyler” ve “Hüzün zaten her yerde var, hayat stres dolu. Bir de para harcamamı ve mallarını satın almamı isteyen markaların bana üzüntü bulaştırmasını istemiyorum” diyorlar.
■ Ait hissettir, parçası olayım, fikrimi sor, konuştur, tartıştır!
Anneler için markalarla iletişim, onların bir parçası olmak çok önemli. Özellikle sadakatle satın aldıkları markalarla iletişime önem veriyorlar. Bu nedenle markaların anneleri işin içine alma konusuna dikkat etmeleri gerekiyor. Bahsedilen şey fokus grup araştırmalarında anneler ile görüşmek değil; belki sosyal medya iletişimi, belki internet tabanlı bir kurgu. Burada önemli olan anneye dokunmak, çünkü annelerin istediği bu.
■ Öncü ol, ilkleri yap, özgün ol, kopyala yapıştır yapma!
Özellikle internet biliyorsunuz çalıntıya çok müsait bir ortam. Klavye ve fare kadar kolay internet ortamında hırsızlık yapmak. Bu sadece yayıncılık yapanların değil markaların da sorunu. Anneler o kadar farkındalar ki durumun. Bu konuya dikkat etmek ve önemsemek kısaca artık sadece yayıncıların değil reklam ajanslarının ve markaların da sorunu. Kadınlar artık sadece çakma çantayı
değil çakma reklamı ve iletişim oyunlarını ve başkalarının yaptığı şeylerin kopyasını yapanları da hemen anlıyorlar. Tüm bu oyunlar ise bırakın satış getirmeyi, tüketici gözünde aksine markalara zarar veriyor.
■ Basit ol, anlaşılır ve net konuş! Hızlı ol, beni oyalama!
Kolaylık, pratiklik ve müşterinin zamanını boşuna harcamamak, oyalamamak ayrıca kritik bir konu. Özellikle internet alışveriş siteleri konusunda bu yanıt çok geldi. Kendi iç sistemlerini pratikleştirmek için müşterinin kullanımını zorlaştıran, sınırlayan ve kendi kurallarını kullanıcıyı değil kendini düşünerek koyan e-ticaret sitelerinin ise bir bir farkında kadınlar. Elimdeki detaylı sonuç listesine ve tüm araştırmanın analizine bakıp bir de siteleri incelediğim de, “Ne kadar haklılar” dedim kendi kendime.
■ Saygı duy, kişisel bilgilerimi paylaşma!
Data paylaşımı çağımızın en çok konuşulan konularından biri. Bu konuda anneler çok rahatsız. Sadece banka işlemleri için kullandıkları e-posta adreslerine pizza promosyonu bilgisi geldiği için deliriyorlar. Haklılar da... Bu konuya önem vermeyen, ticari bazı işbirlikleri için data satışı yapan yerlerin sonuç olarak müşteri kaybettiklerini bilmeleri gerekiyor. Çünkü bazı banka, perakendeci ve e-posta gönderim servisi yapan şirket isimleri var ki annelerin kara listesine girmiş durumdalar. Bir daha nasıl güven kazanırlar, sanırım oturup bunu düşünmeliler.
‘Empati kur, kendini benim yerime koy!’
TÜKETİCİ için hislerinin diğer taraf tarafından anlaşılması da önem taşıyor. "Benim ne hissettiğimi bilmiyor belli. Çünkü böyle saçma bir şeyi söylemez ben anlasaydı" diyen yanıtlar aldık bazı reklamları gösterdiğimizde. Çünkü anneler bir TV reklamı izlerken, bu reklam kendileri için yapılmışsa eğer, içinde kendilerini bulmak istiyorlar. Bu nedenle de geçen hafta yazdığım bazı notları belki bir kez daha okumak lazım. Annenin annenin dilinden anlaması işte bu empati noktasında acayip önem taşıyor.
■ Sadık ol, sadakati sadece benden bekleme!
Bu madde ise sadakat ile ilgili çalışan marka ve ürünlerin üzerinde çalışması gereken bir konu. Çünkü hanımlar ve beyler, değişen zaman şartları bu konuyu da değiştirdi. Artık sadakati sadece tüketiciden bekleme devri bitti. Önemsenen müşterinin ona verdiğiniz önemi de duyduğunuz hassasiyeti de hissetmesi gerekiyor. Sadakat programlarını tüketici için düşünen her pazarlamacının aynayı bir de kendi yüzüne tutup "Peki ben? Ben müşterime acaba sadık mıyım? Hep yeni müşteri peşinde koşarken acaba yıllardır beni satın alan, bana para harcayan ve benim büyümemi sağlayan sadık müşterim için ben ne yapıyorum?" sorusunu sormasının zamanı geldi...