Huzur nerede?
Her kuşağın kendine özgü hastalıkları var, hatta zaman zaman bu hastalıklar moda oluyor. Dikkat dağınıklığı, depresyon, çölyak gibi hastalıklar yaygınlaştıkça bu dertlerden mustarip olmayanlar bile kendilerine ilginçlik katmak adına semptom üretebiliyor. Silikon Vadisi’nde sosyal ilişkileri sınırlı dâhilerin milyonlarca dolar kazanmasının ardından pek çok kişi otizm spektrumunda yer almaya başladığını iddia etmişti. Daha önceki popüler hastalık ise bipolar olmaktı ve her modanın üzerine atlayan Elif Şafak da çoklu kişilik bozukluğundan çektiğini “itiraf” etmişti. Biseksüellikten önce.
Çok yakında Elif Şafak’ın esrarın terapiye faydaları üzerine bir çıkış bekliyorum; zira pazar günkü New York Times’ın da dikkat çektiği gibi bütün dünyayı kasıp kavuran bir CBD furyası var. Paris’teki CDG havalimanı ya da Commes des Garçons markasıyla karıştırılmaya müsait CBD marjiuana yapraklarından üretilen iki maddeden biri. Kafa yapan kuzeni THC’nin aksine reçetesiz ve açıktan satılıyor, keyfi veya tıbbi satışa izin vermeyen New York, Illinois gibi eyaletlerde bile.
HER ÜRÜNDE VAR
İçinde CBD olan çikolatalar, limonatalar, hatta sağlık iksirleri, çaylar, sodalar var. New York’ta adım başı kahve dükkanlarında üzerinde küçük esrar yaprağı olan köpüklü içecekler ısmarlamak mümkün. Baristalar köpüklü kahvelerin üzerine çiçek şekli vermeyi severdi, şimdi içine CBD damlattıkları içeceklerin üzerine çizecekleri başka bir desen var. Tıpkı CBD gibi bir başka furya olan matcha çayı satan dükkanlar bu konuda öncü, ne de olsa yeşil uygun desene.
Bir zamanlar pek çoğumuzun yaptığı gibi echinacea hapları yutmak, çimen suyu içmek, Hindistan cevizi yağı kullanmak gibi CBD furyasının altında da sağlığa katkıları yatıyor.
Hayvanlar için özel CBD içeren ürünler bile var, Brooklyn’de oturduğum mahalledeki evcil hayvan dükkanında gördüm dün sabah ekmek almaya yürürken.
Uykusuzluktan iktidarsızlığa çözüm diye sunulup kanıtlanmamış neler atfedilmiyor ki CBD’ye… Bilim kararını tam olarak vermiş değil. Birçok furya gibi sağlığa faydalarının placebo etkisi olduğunu düşünenler var; bir şekilde faydalı olduğunu ama her derde deva olmadığı tespitini yapanlar da. Her halükârda daha fazla araştırma gerekiyor. Bir de kahvelerin, kokteyllerin içine damlatılan eser miktarda CBD’nin hiçbir işe yaramadığı gerçeği de var.
CBD furyasının ortaya çıkması zamanın ruhunun etkisi. Bir süredir olur olmaz her yerde “mindfulness” tabelaları beliriyor Amerikan şehirlerde. 90’larda başlayan yoga furyası Uzakdoğu felsefesini bilmeden yorumlayan genç yoga meraklılarının dillendiren düşürmedikleri bir tabir oldu “huzurlu farkındalık” diye tercüme edilebilecek “mindfulness.”
Gwyneth PaltrowKENTLİ İNSANIN ENDİŞESİ
Büyük şehirlerde hemen herkes meditasyon yapmaktan, meditasyon kamplarına katılmaktan, ayahuascha seyahatlerine çıkmaktan bahsediyor. Nefes egzersizleri 5K koşularının yerini aldı.
Büyük bir şehirde oturup da bu furyalara kapılmayan hiç kimseyi tanımıyorum. İstanbul’da ta 10 sene öncesinde başlamıştı zaten; yakın arkadaşlarım nefes eğitmeni oldu çoktandır. ABD’de uzun yıllar siyasi stratejist olarak çalışan Zeyno Baran bile her şeyi bırakıp Bebek’te “mindfulness” merkezi açtı.
Önceki gün pek dindar olmayan Katolik bir arkadaşım her pazar kiliseye gitmeye başladığını anlatıyordu. Los Angeles’ta katıldığı kilise de döneme göre kendini güncellemiş çünkü, sadece din değil “farkındalık” sunuyor ve geleneksel Katolik katılığının ötesinde herkesi davet ediyor.
Kimi fütüristler yakın gelecekte dindar sayısının artacağını öngörüyor; özellikle teknoloji karşısında işsiz kalan vasıfsız sınıfların tıpkı ekonomik faaliyetlerden muaf Hasidik Yahudi erkekler gibi dinle oyalanacaklarını tahmin ediyorlar. Meditasyona yeni başlamış biri olarak geçenlerde bu huzur arayışımda Cat Stevens gibi ne zaman beş vakit namaza varacağım esprisini yapıyordum.
Her sabah işimizi kaybetme korkusuyla uyanmak, ekonomik krizlerin dayatması karşısında çaresiz kalmak, her an dünya ve ülke adına endişeli olmak, söz gelimi savaş çıkabilme ihtimalinin uzak olmadığını görmek hepimizi endişeye sürüklüyor.
Öte yandan, yoga, meditasyon, CBD, ya da ne olursa olsun huzur arayışı kendi sektörünü de yarattı. Düzenli olarak yogaya gitmek epey masraflı, CBD’li limonata içmek gibi. O kapsayıcı kiliseler bile bağışlarla ayakta duruyor ve para istemekten hiç çekinmiyorlar.
Gwyneth Paltrow bu “wellness” furyasından milyon dolarlık bir marka yarattı ve arı sokmasının tedaviye olumlu etkileri (yok böyle bir şey) gibi saçmalıklar pazarlayıp duruyor mesela. Mükemmel ve ulaşılamaz bir mertebe gibi duruyor Paltrow’un hayatı.
İşin özü para varsa huzur da var, düzenin dayattığı bu. Ama paranın rahatlatıcı etkisi şık gözükmediği için kendimizi CBD’yle, “mindfulness”la, Goop’tan alışverişle oyalıyoruz. Neil Postman bir zamanlar televizyon izleyerek kendimizi eğlene eğlene ölüme doğru avuttuğumuzu söylemişti. Şimdi devir değişti.
***
Biri bu oyunu geçmeme yardımcı olabilir mi?
Sanki çok vaktim varmış gibi daha önce de bahsettiğim “Spider-Man” oyununa daldım PS4’te. Hiçbir zaman oyun bağımlısı olmadım, çoğu zaman da oyun oynamaktan sıkıldım. Ama bu oyun için koştura koştura eve dönmeyi, uyanır uyanmaz televizyonunun başına geçmeyi özledim.
Sınırlı yeteneğime rağmen de oyunun sonuna kadar geldim.
Ve tam buradaki en büyük kavgada takıldım kaldım. Dün yarım saat oynayıp aşarım diye düşünürken altı saat geçti, beceremedim. Bir önceki gece aynı.
Sonunda pes ettim, İnternet forumlarında yazılanları okumaya başladım. Meğerse oyunun zorluğundan şikayet eden pek çok kişi varmış benim gibi. Pek çokları en basit “Friendly” seçeneğinde bile oyunun çok zor olduğundan şikayetçi. Tabii her İnternet forumunda olduğu gibi benim gibi takılanları aptallıkla, beceriksizlikle itham edenler de var.
Oyunun üreticileri daha kolay bir seçeneği değerlendirmeye almışlar yükselen itirazlar konusunda. En azından yalnız olmadığımı anladım.
Tabii keyif almak ve vakit öldürmek için başına oturduğum bir oyunda takılıp kalmak da genel olarak oyun dünyasına neden dalmadığımı hatırlattı bana. Keşke hiç bulaşmasaydım dedim. Üstelik dört beş saat oynadıktan sonra rüyama giriyor Spider-Man.
New York’ta her iş için birini tutulabileceğinden son çare Craigslist’e ilan verip oyunun bu aşamasını geçecek eleman aradığımı yazacağım son çare.
Ve, evet, bu oyun biter bitmez “Red Dead Redemption 2”ye başlamak için gün sayıyorum. Madem ki intihar etmeyeceğiz, öyleyse…
Not: Yazıyı yazdıktan sonra oyunun başına oturdum, iki-üç denemenin ardından sonunda “Spider Man”i bitirdim. Üzerimden yük kalkmış gibi oldu. Tabii oyunu bitirince de kendi kendime havaya girdim, yukarıda yazdıklarımı yutmak pahasına “Bu oyunu zor bulanlar salak mı” diye böbürlenmeye başladım.