Gelenek bozulmadı
Maç öncesi kadrolar geldiğinde çıkan 11’ler ne düşündürdü?
İki takımın da ideal 11’lerine birer ofansif takviye yaparak maça başladığını gördük. Fenerbahçe’de İsmail Kartal’ın Diego tercihi, Hamza hocanın da Umut Bulut tercihi, iki takımın da çok daha ofansif bir düşünceyle maça başlayacağını işaret etti. Özellikle Hamza hocanın bu tercihinin maç başında çok işe yaradığını gördük. İlk iki gol fırsatını Galatasaray üretti. Bunu da ofansif karakterli oyuncularının önde yaptıkları baskı ve arkadaki orta saha oyuncularını bir fazla seçenek sunarak yaptıklarını gördük. Fenerbahçe’de ise Diego’nun varlığı top rakipteyken yapılan baskının kalitesini bir tık düşürmüştü. Ancak Diego’nun da gediğinden beri en hareketli en arzulu ve en kuvvetli maçını oynadığını söylemeliyiz.
Peki, ilk yarı genel anlamda nasıl geçti?
Konuk takım, ilk 10 dakikada ofansif 11’inin hakkını verdi. Ancak kalan 80 dakikada hücumcuların savunma yaptıklarına şahit olmadık. Fenerbahçe, her geçen saniye hem temposunu hem de topla yaptığı baskıyı artırdı. Devre sonuna kadar Fenerbahçe’nin giderek rakibini sahasına ittiğini ve kapattığını söylemeliyiz. Bu yarıda Fenerbahçe’nin 11 gol teşebbüsü oldu. İyi bir rakamdır. Ancak kale önünde gol fırsatı ürettiğini söyleyemeyiz. İlk yarıyı özetlersek; 10 dakika Galatasaray, 10 dakika denge, 25 dakikada Fenerbahçe’nin üstünlüğü gözlendi.
Ya ikinci devre?
Devrenin başından Kuyt’ın golüne kadar Fenerbahçe’nin tamamen yüklendiği oldukça uzun bir bölüm izledik. Bu yarıda ev sahibi takım, ciddi bir atak devamlılığı yakaladı. Burada İsmail Kartal’a bir parantez açmak gerekiyor. Her şeyini eleştirebilirsiniz ama hiçbir zaman paniklemedi ve soğukkanlılığını koruduğunu da görmeliyiz. Önce oyun üstünlüğünü aldı sonra atak devamlılığı yakaladı sonra topu kalenin önüne getirmeyi başardı. Ve bunları muntazam bir sıra ile yaptı. Rakibini kalesine doğru ittikten sonra beklerini biraz daha fazla öne çıkardı, G.Saray’ı sahasına kapattıktan sonra ise Alper’i oyuna aldı. Artık kale önünde de net fırsatlar üretiliyordu geriye tek bir eksik kalmıştı o da; topu içeriye atmaktı. Bunun için Diego-Webo değişikliğini yaptı. Belki Webo gol atmadı ama kale önü pozisyonu için en uygun tercihti. Kuyt’ın golü ise tam sürpriz yumurta gibiydi. İkinci devre hiç çıkamayan Galatasaray, bir kez atak tamamlayabilmiş ve bu atağa da ailece gitmişti. Bu atağın dönüşünde konuk takım savunması gecikince Mehmet Topal, Kuyt’ı topla çabuk buluşturdu. Kuyt da orta mesafeli bir şutla ağları gördü. Atılan bu gol maçın karakterine uygun değildi, değilse de maçı karakterine uygun skora getiren gol oldu. Özellikle ikinci devredeki F.Bahçe, galibiyeti fazlasıyla hak etmişti. G.Saray’ın orta sahada oyundan düştüğü bölümlerde maçı bitiremeyeceği ve bir hamleye ihtiyacı olduğu açıktı. Ancak bu orta saha hamlesi gelmedi.
KUYT
Böyle maçlarda golü atan kahramandır. Şutör bir oyuncu olmamasına rağmen Kuyt’ın inanarak yaptığı vuruş derbi zaferini getirdi.
İSMAİL KARTAL
F.Bahçe kulübesinden iyi sıralanmış ve makul hamleler geldi. Derbiyi kazanan İsmail Kartal’ı kutlamalıyız.