Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

PERŞEMBE gecesi Fuat Avni olarak bilinen Twitter hesabı, 150’si gazeteci olmak 400 kişinin gözaltına alınacağını duyurdu. Bilgi hükümete yakın kaynaklardan doğrulatılamıyordu ve ciddiye alınır yanı yoktu. Çünkü 150 gazetecinin aynı anda gözaltına alınması, mutat ve meşru kabul edilebilecek bir hal değil. Buna rağmen, bir feveran, bir vaveyla aldı başını gitti.

“Basın özgürlüğüne darbe vuruluyor” diye heyecan yapanların; ben, Hilal Kaplan, Halime Kökçe, Elif Çakır ve Abdülkadir Selvi için “hukuka darbe örgütü” kurduğumuz iddiası ve TCK’nın mahkûmiyetimizi gerektirecek maddeleriyle Yakup Saygılı’nın yaptığı suç duyurusuna da iki çift laf etmesini beklersiniz. Oysa beyhude mesaidir. Komik iddia, şimdi basın özgürlüğü diye çırpınan gazetenin sayfalarında çarşaf çarşaf yayınlanmıştır. Bahsi diğer. Her halükârda bir okur grubunun gazetesini savunmaya gelmesi anlaşılır bir durum.

Fakat Çağlayan Adliyesi önündeki toplanma kuşkusuz başka bir şey.

Yeni de değil.

Camianın önde gelenleri, hatırı sayılanları hemen her fırsatta “Devlette suç işleyen varsa, doğal amirinden başka bir odaktan emir alan varsa, bir paralel yapı varsa, tabii ki soruştulsun, tabii ki yargılansınlar” diyor. Ama ne zaman bir soruşturma, gözaltı vs. olacak olsa alakalı kişilerin “masum” olduğundan “çok emin” bir grup beliriyor, etten duvar olmak için destek vermeye koşuyor. Yayınlarda ateşli savunmalar yapılıyor. Bırakın mesafe almayı, “Tanırım iyi çocuktur”dan öte bir yekvücut hâl tüm haşmetiyle tezahür ediyor. Sonra da “Paralel yapı tamamen uydurmadır” savunmasının ikna edici olması bekleniyor.

Dershaneyle ilgili planlamaların, “Kimse Yok mu?” gibi bir yardım kuruluşuna yapılan müdahalenin itiraza konu olması, bu kurumların savunulması ne kadar doğal ve anlaşılabilir ise devletin suç işlediğini ileri sürdüğü kendi memuruna, müfettişine, polisine, bürokratına yönelteceği soruşturmada cansiperane savunmaya girişmek o kadar tuhaf ve sorunlu. Reddedilen suçlamaları haklı çıkaran bir tavır.

Gelelim, ilgili hesabın -Fuat Avni namıyla müsemma hesabın- önce “Yarın olacak” dediği, daha sonra da “öne çekildiğini” duyurduğu operasyona. Ne gece geç saatlerde ne de ertesi gün gerçekleşti. Tabii ilgili hesabın buna getirdiği açıklama beklendiği şekilde oldu: “Deşifre ettik, o yüzden yapamadılar.” “Operasyonu bilenler sınırlı sayıdaydı” gibi övünme ifadeleri de dikkat çekiciydi.

“Paralel yapıyla mücadele” devletin gizli kapaklı yürüttüğü bir iş değil. Bu çapta bir operasyon tasarlanmış olsaydı bunu hükümete yakın çevrelerden de duyan, bilen olurdu diye düşünüyorum. Amaç uluslararası basının dikkatini yeniden Türkiye’ye, yeniden Erdoğan’a çekmek miydi? Mesele İç Güvenlik Yasası’ndan ileri gelen ve polis alımlarına ilişkin olan yeni düzenlemelerden rahatsızlık duymak ama bunu dünya basınının ilgisini çekecek tarzda lanse edip ön alma gayreti miydi? Doğrusu böyle düşünmeyi makul gösterecek şeyler var. Söz konusu twit’leri derleyip haber yapan The Independent Gazetesi’nin “400 Erdoğan eleştirmeninin tutuklanması bekleniyor” şeklindeki haberi gibi. 150 gazetecinin bir anda nasıl 400’e çıkarıldığı ve “eleştirmen” gibi basit bir sıfatla anıldıkları gözden kaçmamıştır.

Dediğim gibi 150 gazeteciyi gözaltına alma yolunda bir hazırlık olduğuna hiç ihtimal vermem. “Yalan haber yapılıyor” gerekçesi dahi ilgili kanunun devreye girmesini gerektirir, baskınla gözaltına almayı değil. Yöneticilerin bunun farkında olduğuna eminim. Ancak devletin kendi memuruna yürüttüğü soruşturmayla ilgili bilgi doğru ise, yani algı manipülasyonundan öte gerçek bilgi sızıntısı varsa, orada “paralel yapı” iddiasına ilişkin bir itiraf tecessüm ediyor demektir. Operasyonel bir sosyal medya hesabının operasyon durdurucu bir etkisi olduğundan dem vurmak, “Evet sağlam yapı kurduk, kesseniz budasanız da kök hâlâ bizde, devletin en ücra köşelerindeyiz” anlamına geliyor. Bu durum da, hem bu hesabın her dediğinin çıkmasıyla övünen hem de “Paralel yapı tamamen uydurma” diyen kişiler açısından bir garabettir. Sandığın, hükümetin, milli iradenin etrafındaki kenetlenme dürtüsünü bizzat kendi elleriyle inşa etmekteler ama farkında bile değiller.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar