Artık ulusalcılar AK Parti, liberaller CHP diyor
Metropol araştırmanın mayıs ayı sonuçlarını incelerken bir rakam çok dikkatimi çekti. Araştırma, seçmenlerin siyasi kimliklerine göre parti tercihlerine bakmış.
Kendini ’ulusalcı’ olarak tanımlayan seçmenin en çok tercih ettiği parti açık ara hangisi biliyor musunuz?
Hayır, CHP değil. Ulusalcıların en çok tercih ettiği parti AK Parti olarak görülüyor. Bu grubun yüzde 36,4’ü AK Parti’ye oy vereceğini söylüyor.
CHP’ye oy vereceğini söyleyenlerin oranı ise sadece yüzde 10,1!
Ulusalcıların parti tercihinde İYİ Parti de CHP’yi geçiyor, yüzde 16,1’i İP’ye oy vereceğini söylüyor. Ancak bu da AK Parti’ye oy vereceğini söyleyenlerin yarısından bile az!
Bu sonuçları yorumlaması için araştırmanın sahibi Prof. Dr. Özer Sencar’ı aradım.
Bana şunları söyledi: “Kendini ulusalcı olarak tanımlayan grup toplam kitle içinde yüzde 2-3’e tekabül ediyor. Aşırı milliyetçi ve Atatürk’e sempati duyanlar olarak tanımlayabiliriz bu grubu Nagehan Hanım. Bunların büyük bir kısmı bugün AK Parti seçmeni. AK Parti milliyetçi ve ulusalcıların partisi haline geldi. Son dönemde güvenlikçi politikaları önceleyenler, Batı karşıtları ve Avrasyacıların tercih ettiği parti AK Parti.”
Sencar, ulusalcıların yanı sıra milliyetçilerin de partisinin AK Parti olduğunu hatırlattı. Zira aynı araştırmada kendini ‘milliyetçi’ olarak tanımlayan seçmenlerin yüzde 30,5’i AK Parti, yüzde 15,2’si CHP, yüzde 14,9’u İYİ Parti ve yüzde 10,7’si MHP’ye oy vereceğini söylüyor. AK Parti seçmeninin üçte biri bugün kendini ‘milliyetçi’ olarak tanımlıyormuş. Öte yandan dindar ve muhafazakar seçmen de hala önemli oranda AK Parti’de duruyor, kendini ‘dindar’ olarak tanımlayanların yüzde 41’i, ‘muhafazakar’ olarak tanımlayanların da yüzde 44’ü AK Parti’ye oy vereceğini söylüyor.
AK Parti ve MHP seçmeni tercihlerini de sordum Sencar’e. Çok ilginç bir veri paylaştı benimle.
AK PARTİ VE MHP SEÇMENİ YÜZDE 85 ÖRTÜŞÜYOR
Bu iki partinin seçmeni bugün yüzde 85 oranında benzeşmiş durumdaymış. Yani kritik konularla ilgili fikirleri sorulduğunda AK Parti ve MHP tabanları neredeyse aynı tepkileri veriyorlar. Seçmenler birbirine geçmiş durumda.
CHP ve İP arasında da böyle bir taban kesişmesi varmış ancak AK Parti ve MHP’nin tabanı oranında değilmiş bu kesişme.
Öte yandan aynı araştırmada kendini “Atatürkçü” olarak tanımlayan seçmenin tercihleri de sorulmuş. ‘Atatürkçü’ kategorisinin altındakilerin yüzde 36’sı CHP’ye, yüzde 18,5’i İP’ye yüzde 15,5’i AK Parti’ye oy veriyor. Yani ulusalcı kategorisindeki tablo terse dönüyor.
Burada bir çelişki yok mu? Ulusalcılar Atatürkçü olarak tanımlanan kitlenin bir alt grubu değil mi?
‘Atatürkçü’ kategorisi daha geniş ve ulusalcılardan ayrışmış durumda. Batı yanlısı, muhafazakar, merkez sağ tabandan da bir çok kişi kendini böyle tanımlıyor.
Son zamanlarda kendini Atatürkçü olarak tanımlayanların sayısı artıyormuş. Metropol’ün son araştırmasında bu gruba girenler toplamın içinde yüzde 35-36’ya tekabül ediyor.
Bu rakam AK Parti’nin söylem olarak daha güçlü olduğu bundan 4-5 yıl öncesine kadar yüzde 20’lere gerilemiş ancak genellikle ortalaması yüzde 30’un üzerinde olur diyor Özer Sencar.
Ancak şunu da hatırlatayım: Atatürkçülük son dönemde HDP hariç muhalefet cephesinde olduğu kadar iktidar içinde de yükselen bir değer. Hep söylüyor ve yazıyorum, bugünkü rejim dört ana ayaktan oluşuyor: İslamcılık-muhafazakarlık-Atatürkçülük/ ulusalcılık- milliyetçilik. Bu sonuçlar tezimi doğruluyor.
LİBERALLER CHP DİYOR
Dikkatimi çeken diğer bir sonuç ise ‘liberal demokrat’ kategorisindeki seçmen tercihleri. Önceden bu grup içinden en çok oy AK Parti’ye çıkardı. Bu araştırmaya göre ise liberal demokratların yüzde 25,3’ü CHP, yüzde 14,2’si ise AK Parti’yi tercih ediyor. Yani adeta ulusalcılar ve liberaller yer değiştirmiş. CHP ulusalcıları vermiş, liberalleri almış.
Bu arada kendi adıma sevindirici bir not düşeyim. Kendini liberal demokrat olarak tanımlayanların oranı önceki araştırmalarda yüzde 3-4 kadarken şimdi yüzde 6 çıkmış. Demek ki dünya ve özellikle Türkiye’deki havaya inat liberal demokrasi taraftarları artıyor.
EN SEKÜLER TABAN İYİ PARTİ'DE
Gelelim İYİ Parti’ye.
Nisan ayında yapılan araştırma ile kıyaslandığında İYİ Parti’de yüzde 3’lük bir gerileme görünüyor. Özer Sencar bunun sebeplerini anlamak için Meral Akşener’in grup konuşmalarına bakmanın önemli olduğunu söyledi. Meral Hanım ideolojik mesajlar verip güçlü konuşmalar yaptığında destek artıyormuş zira bugün İYİ Parti seküler ve Atatürkçülerin ağırlıkla desteklediği bir parti. Hatta seküler kesim arasında en çok destek gören "CHP’den ziyade İYİ Parti, namaz kılmak gibi dini pratiklere en mesafeli seçmen grubu en çok İYİ Parti tabanı bünyesinde" diyor Sencar. Kemal Kılıçdaroğlu’nun muhafazakar kesime açılım hamleleri katı laik kesimi CHP’den uzaklaştırıp İYİ Parti’ye yakınlaştırmış anlaşılan.
Bu arada bu araştırma sonuçları Zafer Partisi’nde de geçen aya göre hatırı sayılır bir artış gösteriyor. Oyları yüzde 0,6’dan 1,8’e çıkmış görünüyor Ümit Özdağ’ın partisinin. Sadece göçmen düşmanlığı gibi son derece tehlikeli bir söylem üzerinde siyaset yapan bir partinin oylarını yükseltmesi çok korkutucu. Ama maalesef şaşırtıcı değil, dünyada da trend bu yönde.
Peki iktidar cephesi muhalefetin dediği gibi hakikaten her geçen gün eriyor mu?
Ben Özer Sencar’ın çalışmalarını bilimsel ve objektif bulurum. Manipülasyon yapmaya çalışan kimileri gibi birilerine yaranmaya çalışmaz. Gördüğünü söyler. Muhalif çizgisine rağmen kendi görüşlerini teyit etme gayreti içinde değildir.
Bugün AK Parti’nin oylarında son genel seçime göre ciddi bir azalma var ancak AK Parti’den giden seçmen başka bir partiye karar vermiş de görünmüyor. Bu seçmen kitlesi Sencar’ın dediğine göre kararsızlarda duruyor. Bunun temel sebebi muhalefetin sempati toplasa bile güven yaratamaması olarak görülüyor. Zira mevcut ekonomik sıkıntıları muhalefet çözer mi diye sorulunca yüzde 52 oranında ‘hayır’ cevabı çıkıyor. Bu kitle şayet iktidar dikkat çekici çıkışlar yaparsa hala kendi partisine dönebilir. Yani muhalefet açısından işler aslında pek de çantada keklik değil.
ADAYI AÇIKLAMAMAK DOĞRU MU?
Gelelim cumhurbaşkanlığı adaylık tartışmasına…
Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olma ihtimalinin neredeyse kesinleştiği kanaatindeyim ama araştırmalar Erdoğan’ın karşısında en güçlü isim olarak genellikle Mansur Yavaş’ı gösteriyor. Özer Bey de diğer isimlere göre Yavaş’ın daha çok destek gördüğünü teyit ediyor ancak bunun sebebini Yavaş’ın konuşmamasına bağlıyor. Konuşmaya başlarsa Kürt seçmenin oylarını kaybedebilir.
Son dönemde erken seçim ihtimaline yönelik yorumlar artıyor. Ben de sonbaharda bir seçim olma olasılığını kuvvetli görüyorum.
Böyle bir ortamda muhalefet ısrarla adayı seçim takvimi açıklandıktan sonra ilan edeceğini söylüyor. Bu doğru bir taktik mi?
Özer Sencar’a göre yanlış zira erken seçime gidilirse muhalefet adayı kendini anlatmak için yeterli zaman bulamayacak. Kaldı ki iktidar cephesi yıpratma taktiğini zaten ismi geçenlere uyguluyor diyor Metropol Araştırmanın Başkanı.
Son söz: Seçmen kitlesinin yüzde 20-25’i kararsızlarda duruyor. Öte yandan CHP ile AK Parti arasında hala yaklaşık 10 puan fark var. AK Parti rakibi CHP’nin 10 puan önünde görünüyor. HDP kemikleşmiş şekilde yüzde 12-13 bandında. CHP olduğu yerde sayıyor, İYİ Parti’de dalgalanmalar olsa da yüzde 15’in üzerinde bir yere oturmuş görünüyor. DEVA ve Gelecek’te herhangi bir rüzgar görünmüyor. Bence çok ilginç olan ekonominin bu kadar sıkıntılı olduğu bir noktada yeni bir arayışın gözle görünür şekilde yükselmemesi. Muhalefet söylem üstünlüğünü elde etmiş görünse de güven verici bir çıkış yapmayı başarmış değil. Temmuzda art arda açıklanacak ücret zamları ve Suriye ya da Yunanistan üzerinden esme ihtimali olan kuvvetli bir milliyetçi hava işleri bir anda iktidar lehine değiştirebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu hava üzerinden seçime gidebilir.