Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        New York’taki Türkevi’nin açılışına katılan ABD Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidophoros Lambriniadis üzerinden Yunanistan’da başlayan tartışmayı görünce Afganistan röportaj ve notlarıma bir günlük ara vermek istedim.

        Yunanistan, Kıbrıs Rum kesiminin de gazıyla KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da bulunduğu açılışa giden Başpiskoposu adeta aforoz ediyor. Hem Kıbrıs Güney kesiminde hem de Yunan gazetelerinde Lambriniadis hedef gösteriliyor, hatta Rum lider Nikos Anastasiadis Başpiskopos ile planlanan görüşmesini iptal etti.

        Bu krizi sadece Türkevi üzerinden görmek yanlış. Çok önemli bir ayrıntıyı hatırlatayım: Başpiskopos Lambriniadis tarihte bu pozisyona gelmiş ilk Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.

        Patrik Bartholomeos Başkanlığında Sen Sinod meclisi 2019 yılında Lambrianidis’i bu göreve Yunan ve Rum kamuoyunu karşısına almak pahasına üstelik oybirliği ile seçmişti.

        Bu çok kıymetli ve önemli bir tercihti zira ABD Ortodoks Kilisesi Başpiskoposluğu demek ABD’deki Rumların dini lideri demek. Amerikan Ortodoks Kilisesi dokuz metropolitlikten oluşan, 550 cemaat kilisesi olan ve büyük fonlara sahip bir kilise. Bu pozisyon hem Türkiye-Yunanistan hem de Türkiye-ABD ilişkileri açısından etkili bir pozisyon zira Başpiskoposluğun Beyaz Sarayla sürekli açık hattı var.

        İşte böyle bir yere bir TC vatandaşının atanmış olmasını Yunanistan içine sindiremiyor. Türkevi’nin açılışı üzerinden gösterilen tepki biraz da bu birikmiş öfkenin sonucu.

        Türkiye bu öfkeye karşı İstanbul’daki Patrikhane’ye karşı olgun ve kapsayıcı bir tavır gösterirse büyür.

        Ben Sayın Başpiskoposu tanırım. 18 yıl önce, 2003’te Patrik Bartholomeos üst düzey bir ziyaret için Avusturya gezisine giderken beni de gazeteci olarak o seyahate davet etmişlerdi. Yunanistan’dan gönderilen bir uçakla önce Viyana’ya gitmiştik. Patrik Bartholomeos, dönemin Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer başta olmak üzere birçok bakan ve üst düzey isimle görüşmüş, ardından elini öpmek için Atina’dan gelen Yunanistan Cumhurbaşkanı Konstandinos Stefanopulos’u kabul etmişti.

        O sıralar Lambrianidis Patrikhanenin genel sekreteri idi.

        Daha sonra Bursa Metropoliti ve Heybeiliada Başrahibi olarak da görev yaptı.

        En az benim kadar İstanbulludur. Türkevi’ne gitmesi kadar doğal bir şey olamaz.

        O Türkevi de Lambrianidis’i Ayşe’den, Mehmet’ten farklı bir şekilde karşılamamalıdır.

        Benim Türkevi’ndeki Türk’ten anladığım Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, bir etnik kimlik olarak Türk değil, olmamalıdır.

        Bu görkemli yapı biz Türkler’in olduğu kadar Rum, Ermeni ve Yahudi vatandaşlarımızın, Kürt kardeşlerimizin de evi olacaksa kıymetli. Bu toprakların tüm unsurları o kapının ardında aynı sıcaklıkla karşılanacaksa değerli.

        Bence Türkevi’nin büyüklüğü 171 metrelik yüksekliğinde değil, kapsayıcı ve çoğulculuğunda aranmalıdır.

        Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin düşmanca tutumuna karşı bizi güçlendirecek ve ABD’de tezlerimizi anlatmamızı kolaylaştıracak olan da budur.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar