Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu hafta, Cumhuriyet tarihimizdeki çok önemli bir kararın 70. yıldönümü idi: Demokrat Parti iktidarının, ezanın Arapça okunması yasağını kaldırışının yıldönümü…

        Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1950’nin 16 Haziran’ında Arapça okunması 1932’den itibaren 18 sene boyunca yasak olan ve sadece Türkçesine izin verilen ezan ile kametin eskisi gibi ve İslamî geleneklerin gerektirdiği şekilde Arapça okunabilmesini serbest bırakmıştı…

        Arapça ezan yasağının şiddetle uygulandığı 18 sene boyunca bu yasak yüzünden Türkiye’nin birçok yerinde tatsızlıklar çıktı, yasağı kabullenemeyen binlerce kişi adliyeye sevkedildi ve pekçoğu ceza aldı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 1946 sonrasında hiçbir seçimde tek başına iktidarı olamamasının en önemli sebeplerinden biri, halkın bir türlü unutamadığı işte bu yasak meselesi idi...

        17 Mayıs 1950’de yapılan genel seçimlerde tek parti iktidarının sona erip Demokrat Parti’nin işbaşına gelmesinin hemen ardından, halkın öncelikli beklentilerinden olan Arapça ezan yasağının kaldırılması konusu gündeme alındı. Demokrat Parti’nin Kayseri Milletvekili İsmail Berkok ve 13 arkadaşı ile aynı partiden Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan, Türk Ceza Kanunu’nun Arapça ezana hapis cezası getiren 526. maddesinin değiştirilmesi için iki ayrı kanun teklifi verdiler; Adnan Menderes Hükümeti de aynı konuda bir kanun tasarısı hazırladı.

        REKLAM

        Başkanlığını Ankara Milletvekili Osman Talât İltekin’in yaptığı Adalet Komisyonu’nun kabul ettiği hükümet tasarısı, 16 Haziran 1950’de Meclis’in gündemine geldi. CHP’nin tasarıya red oyu vermesi beklenirken beklenmedik bir hadise oldu, CHP’nin Trabzon Milletvekili Cemal Reşit Eyüboğlu parti grubu adına söz alıp kürsüye çıktı ve söyledikleri ile herkesi şaşırttı.

        Eyüboğlu, kısa konuşmasında “ezanın Arapça okunmasına karşı çıkmayacağız” diyor ve CHP’nin ezan konusunda 180 derecelik mükemmel bir dönüş yaptığını söylüyordu:

        CHP sözcüsü konuşmasına “…Bu memlekette milli devlet ve milli şuur politikası cumhuriyet ile kurulmuş ve CHP bu politikayı takip etmiştir” diyerek başladı… “Bu politika icabı olarak ezan meselesi de bir dil meselesi ve milli şuur meselesi telâkki edilmiştir. Milli devlet politikası, mümkün olan her yerde Türkçe’nin kullanılmasını emreder. Türk vatanında ibadete çağırmanın da öz dilimizle olmasını bu bakımdan daima tercih ettik. Türkçe ezan-Arapça ezan mevzuu üzerinde bir politika münakaşası açmaya taraftar değiliz. Millî şuurun bu konuyu kendiliğinden halledeceğine güvenerek, Arapça ezan meselesinin ceza konusu olmaktan çıkarılmasına aleyhtar olmayacağız”…

        Cemal Reşit Eyüboğlu’nun sözleri sadece Demokratlar’ı değil, partilerinin kararından haberdar olmayan sıradan CHP’lileri bile hayrete düşürdü!

        Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu ânî dönüşünün sebebi belli idi: Ezan yasağının sebep olduğu huzursuzluğun partilerine nasıl büyük zarar verdiğini seneler sonra da olsa farketmiş, Meclis’in yasağı o gün kaldıracağını anlamış ve tasarıya red oyu vererek halkın gözünde daha da sevimsiz vaziyete düşmemek maksadıyla “Eh, bâri biz de kabul edeceğimizi duyuralım” demişlerdi…

        Eyüboğlu’nun ardından birkaç milletvekili daha söz aldı, nihayet oylamaya geçildi; Halk Partililer büyük ihtimalle istemeye istemeye ve gönülsüz vaziyette tasarının lehinde oy verdiler, neticede Arapça ezan yasağı her iki partinin işbirliği ile kaldırılmış oldu…

        REKLAM

        Ezanın aslına dönmesinin 70. yıldönümü bana hem CHP’nin 16 Haziran 1950’de son anda yaptığı bu manevrayı hatırlattı, hem de hayli uzak bir ihtimali düşündürdü:

        Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması tartışmaları devam ediyor, artık dönüşü pek mümkün olmayan bir yola girildiği ve bu mesele hakkında önümüzdeki haftalarda önemli kararlar verileceği apaçık ortada…

        Cumhuriyet Halk Partisi 70 sene önce ezan meselesinde ortaya koyduğu cesareti şimdi Ayasofya bahsinde de gösterse ve “devlet” olduğu devirde müzeye çevrilen mâbedin ibadete açılması teklifini başkalarına bırakmadan bizzat yapsa!

        Böyle siyasî manevralara “basiret” ve “feraset”; “Ayasofya’nın müze olması yetmez, Sultanahmet’i de müze yapmamız lâzım!” zihniyetine ise başka birşey denir!

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar