Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İlk ve ortaokulu beraber okuduğumuz, senelerce aynı sırayı paylaştığımız Yorgo Zelzeleadis adında İstanbul Rumu bir arkadaşım vardı…

        Koleji bitirdikten sonra Amerika’ya gitti, oranın önde gelen üniversitelerinde jeoloji tahsili gördü, San Fransisco’daki meşhur Goddamn Rasathanesi’nde çalışmaya başladı, çok önemli bir deprem uzmanı oldu, sonra hem rasathanenin hem de Amerikan Sismoloji Enstitüsü’nün başına geçti.

        Geçen 26 Eylül’de meydana gelen ve merkezinin Silivri tarafları olduğu söylenen 5,8’lik deprem hakkında bizim uzmanların birbirini tutmayan yorumlarını ve “Öncüdür, artçıdır, büyük deprem geliyor, gelmiyor, vallaha yolda” gibisinden kafa karıştıran açıklamalarını dinleyince Zelzeleadis’e mail yollayıp Marmara’nın altında olup bitenler hakkında bana bilgi vermesini rica ettim.

        Sağolsun, dünya kadar işinin arasında vakit bulmuş, hemen cevap gönderdi; hem de aradan senelerden buyana kullanmamasına rağmen unutmadığı mükemmel bir Türkçe ile…

        Celâl Şengör’ün de yakından tanıdığı ve akademik çalışmalarını öve öve bitiremediği Prof. Yorgo Zelzeleadis’in geçen hafta yaşadığımız deprem hakkındaki yorumunu aynen veriyorum:

        ZÜBÜKSEL FAYIN ŞİNANAYSAL EĞİMİ

        “Marmara’daki Terelellos fayı üzerinde yapılan araştırmaların 3 milyon 740 bin 572 YUHA değerindeki bir gerilimi belirlediği gözönüne alınacak olursa Silivri’den Patagonya’ya uzanan yamuk ve kıytırık atımlı zübüksel fayların kaleoterkogomonozaidtraptokolojik çözünümleri sismolojik bakımdan izotogenomovartus görünüm arzetmekle beraber Tekirdağ-Helsinki-Şırnak üçgenindeki hareketliliğinin 264 ÇÜRŞ büyüklüğüne ulaşmış olması şinanaysal eğimler bakımından tehlikeli görülmemektedir; ancak bu sonuçların vertigokakafonik ölçütlerle değerlendirimi anksiyeteselmoronik olasılıkları arttırmakta ve bu durum burunsal eğrilerin negatif endikayonlarına dikkat çekerken Marmara Ereğlisi ile Küçükçekmece arasındaki minominorasismajorakus çekülünün çözeltisel hasarlarını ivme bazında merkezkaç atımlara uğratmaktadır ki, böyle geniş bir kütlesel farklılık izonomisine işaret eden gerilimler sismolojik bakımdan düttürünüm değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır ve önemselliğe sahiptirler.

        Dolayısı ile 26 Eylül 2019’da meydana gelen Silivri merkezli deprem aslında kaygıları gideren ama aynı ölçüde kaygı veren bir görünüm sergilemektedir”.

        Sakın haaa “Ne diyor bu Zelzeleadis denen herif? Yazdıklarından hiçbir şey anlaşılmıyor” falan diye düşünmeyin! Adam açık açık yazıp herşeyi izah etmiş… Neresini anlamadınız?

        KB-GD YÖNELİMLİ KIRIĞIN FAZİLETİ

        Şimdi de İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Anabilim Dalı’nın dün yayınladığı, bazı TV’ler ile birçok haber sitesinde yeralan ve bugün büyük ihtimalle gazetelerde de çıkacak olan bir başka açıklamanın bazı kısımlarını nakledeyim…

        Cerrahpaşalı uzmanlar son derece derin, mânâlı, âlimâne ve daha da önemlisi sıradan vatandaşın hemen, ânında anlayabileceği basit bir dille kaleme aldıkları açıklamalarında bakın ne diyorlar:

        “…Sismolojik olarak her deprem yeni bir veri demektir ve bu karmaşık mekanizmayı çözebilmek için yeni bir adım demektir. 26 Eylül 2019 Silivri depremi odak mekanizması çözümleri itibarıyla sürpriz bir depremdir. Çözümler yaklaşık doğrultusu KD-GB olan hakim ters faylanmaya işaret etmektedir. Bu çözüm asıl karakteri doğrultu atım olan Marmara Fayı’na göre farklılık arz eder. Doğrultu atım fay sistemleri kendi içinde ana faya eşlenik ters faylanma mekanizmaları geliştirebilir. Genelde bu ikincil sistemler daha küçük magnitüdlü depremler üretir.

        Silivri depreminin ana fayla farklı mekanizmaya sahip ve büyüklük olarak 5.8 değerine ulaşmış olması Marmara Fayı üzerinde rastlanır bir durum değildir. Depremin oluş zamanından 27 Eylül 2019 sabahına kadar geçen süre içinde, büyüklükleri 1.0 ile 4.1 arasında değişen 150 adet artçı deprem gözlemlenmiştir. Artçı şokların episantr dağılımları hemen ana fayın kuzeyine düşmekte ve kabaca KB-GD yönelimli bir kırığa işaret etmektedir. Ana şok mekanizmasında ortaya çıkan doğrultu ile artçı şokların ortaya koyduğu kırık yönelimi arasındaki fark dikkat çekicidir. Sismolojik olarak detaylı bir araştırma konusu oluşturması nedeniyle zaman ihtiyacı vardır.

        …Büyükçekmece, Silivri ve Marmara Ereğlisi’nde kaydedilen en büyük ivme değerleri sırasıyla 85gal, 82gal ve 73gal’dir. Beşiktaş’ta bu değer 22gal’e, Kartal’da ise 15gal’e düşmektedir. Kaynak uzaklığına ve zemin özelliklerine bağlı olarak değişen ivme değerleri Beşiktaş’ta ölçülen değerin Büyükçekmece’dekine göre dörtte biri seviyesinde olduğunu göstermektedir. Genelde 100gal ivme değeri hasar başlangıcı olarak kabul edilirse, beklenilen durum, bu depremde önemli bir hasarın ortaya çıkmamasıdır. Sismolojik açıdan çok önemli araştırma alanlarına işaret eden bu deprem bilimsel açıdan bir fırsattır. Fakat ürettiği sonuçlar açısından bir şehrin, özellikle büyük bir deprem riski taşıyan bölgenin deprem hazırlıkları konusunda çok önemli bir uyarıcıdır”.

        MİLLET SANKİ JEOLOJİ DOKTORU!

        Bu söylenenleri de mi anlamadınız yoksa?

        Şaka bir tarafa, açık söyleyeyim, ben de anlamadım! “KB-GD yönelimli kırık”, “eşlenik ters faylanma”, bilmemkaç “gal” vesaire ne demektir, bilmiyorum! “Sürpriz deprem” diye bir belânın mevcudiyetini şimdi öğrendik diyelim ama depremin “fırsat” sayılmasının neyin nesi olduğu hakkında hiçbir fikrim yok!

        Cerrahpaşalı deprem bilimcilerin açıklamaları, akademisyenlere musallat olan “Bilgiyi, konuya uzak olanların da anlayabilecekleri şekilde ifade edememe” illetinin maalesef mükemmel bir örneğini teşkil ediyor! Üstadlar halka hitaben birşeyler söylerken bile sanki memleketin yarısı jeoloji alanında yüksek lisans, geri kalan yarısı da doktora yapmış ve dolayısıyla teknik izahatı şıppadanak anlayabilecek mâlûmata sahipmiş gibi teknik, kaygan ve belirsizliklerle dolu tuhaf bir dil kullanıyorlar!

        Yazının girişindeki Prof. Zelzeleadis bahsini de işte bu garabeti vurgulamak için uydurdum ama uydurduktan sonra anlaşılmaz sözler etme işinde üstadlar kadar olmasa bile hayli istidadımın bulunduğunu farkettim!

        Daha önce de yazdım, tekrar söyleyeyim: Rasathanenin ve deprem uzmanlarının vazifesi milletin böyle endişe içerisinde bekleştiği anlarda bilmece söylemek değil; açık, anlaşılır sözler etmektir!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar