Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Meclis’te Anayasa değişikliği üzerindeki tartışmalar devam ediyor ve Türkiye’nin başkanlık sistemine geçeceği artık şimdiden belli oldu...

        Nasıl ve neden mi? Meclis’ten gerekli sayıda oy sağlanamadığı takdirde teklif referanduma götürülecek ve bizde bugüne kadar halkın oyuna sunulan tasarıların hiçbirinin reddedilmeyip mutlaka “Evet” oyu alması bir gelenek olduğu için bu öneri de kabul edilecek ve başkanlık gelecek!

        Birkaç günden buyana milletvekilleri kürsüye çıkıyor, değişikliğe karşı olanlar “Getirilmek istenen sistemin Türkiye’de de, dünyada da şimdiye kadar vârolmadığını”, başkanlık sistemini destekleyenler ise “Atatürk döneminin anayasasına dönüldüğünü” söylüyorlar...

        Böyle demekle aslında iki taraf da hem hatalı hem eksik bilgi veriyor, zira bugün bir kesimin “Âââh nerede o güzel, güçlü günlerimiz!” diye hasretini çektiği 1930’ların Türkiyesi’nde öyle bir anayasal sistem vardı ki, anayasada bugün yapılmasına çalışılan değişiklikler o sistemin yanında hiçbirşey gibi idi! Cumhurbaşkanı, “partili” olmasının yanısıra üstelik milletvekili idi! Dört senede bir yapılan seçimlerde o da adaylığını koyar, hattâ diğer milletvekili adaylarını da bizzat belirlerdi!

        HEM ‘REİS’, HEM MEBUS!

        Bugün bu sayfada iki kupür yayınlıyorum: İlki, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın Reisicumhur Mustafa Kemal’i her defasında olduğu gibi 25 Nisan 1931’de yapılacak genel seçimlere de Ankara’dan milletvekili adayı olarak katılmaya davet etmesinin haberi, diğeri de Mustafa Kemal’in seçimden iki gün sonra aldığı “milletvekilliği mazbatası”nın fotoğrafı...

        Reisicumhur Mustafa Kemal’e 1931 seçimlerinden sonra verilen milletvekili mazbatası.

        Cumhurbaşkanlığının yanısıra CHP’nin, daha doğrusu o zamanki ismi ile “CHF”nin, yani “Cumhuriyet Halk Fırkası”nın da genel başkanı olan Mustafa Kemal, 1931’deki seçimi kazanmış ve Ankara’dan yine milletvekili olmuştur!

        Gazete kolleksiyonlarını taradığınız takdirde hemen bulabilirsiniz: 1935’te artık “Atatürk” olan Mustafa Kemal yani 8 Şubat 1935’te yapılan genel seçimlerin ardından millete hitaben bir bildiri yayınlar ve gösterdiği adayları seçen halkına teşekkür eder...

        Partililer, Reisicumhur Mustafa Kemal’i Ankara’dan milletvekili olmaya davet ediyorlar!

        Atatürk o günlerde pek bir moda olan “öztürkçe” ile ve “Kemal” değil, “Kamâl” imlâsı ile yazıp yayınladığı bildiride ne der biliyor musunuz?

        “Sevgili yurttaşlarım,

        Bana ve partime inancınızı ve güveninizi yine gösterdiniz; saylav namzeti (milletvekili adayı) olarak size sunduğum arkadaşları yüce seçiminize değerli buldunuz.

        Ulusça gösterilen birlik, ülküye bağlılık bütün gözleri yeniden yurdumuza çekmiştir.

        1935 seçiminin bittiği, bu 8 Şubat akşamı Türkiye, iç ve dış alanlarda bundan sonra da karşılaşabileceğimiz her türlü meseleler önünde nasıl bir azim ve kuvvet manzarası göstereceğini bir daha acuna (dünyaya) bildirmiş oldu.

        Öz dileğimiz yurdun yüceliği, yurttaşın genliğidir (refahıdır)”.

        Dolayısı ile, bugün yapılmak istenen deği- şikliklere taraftar olabilirsiniz yahut karşı çıkabilirsiniz, bu size ve kanaatinize kalmış bir meseledir ama “Böyle bir sistemin tarihte de, başka bir memlekette de eşi yoktur, tuhaf bir sistem getiriliyor, memleket bu tür bir işi kaldıramaz” gibisinden “büyük” sözler etmeden önce benzer bir sistemin geçmişte örneğinin olup olmadığını bir araştırıp ondan sonra konuşmak gerekir!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar