Yok böyle bir yarış!
Rio’da atletizm öyle bir finalle başladı ki, ağızlarımız açık kaldı. Bu oyunlar için değişiklikler yapılmış, saat farkları gözetilerek ve daha çok ilgi çekebilmek için bazı finaller ilk kez sabah seansına alınmıştı. İşte 10 bin metre de böyle bir finaldi. Olimpiyat Stadı’nın yarıdan fazlası boş tribünlerinde yağmur ve serin hava altında bu finali izleyenler, belki de hayatlarında bir daha göremeyecekleri bir şova şahitlik ettiler. Tabii bizler de...
Geçen ay Amsterdam’daki Avrupa Şampiyonası’nda 5 bin ve 10 binde çifte altın madalya kazanarak bir anda dikkatleri üzerinde toplayan Kenya asıllı milli atletimiz Yasemin Can’ın da koştuğu final öncesi, ‘Acaba bir madalya da buradan çıkar mı?’ umudu taşıyorduk. Ancak sanırım kimse, bu koşullarda tarihin en hızlı 10 bin metre yarışına şahitlik edeceğimizi tahmin etmiyordu. Kenyalı ve Etiyopyalı atletlerin kapışmasında ilk 5 bin metrede Yasemin Can ön grupta kalıp yerini korumaya çalıştı. Yarışı baştan beri forse eden Etiyopyalı Almaz Ayana’nın ikinci 5 bine girer girmez tempoyu daha da artırmasıyla Yasemin arkasında bekleyen Dibaba ve Cheriyot’a da geçildi, finişi 7. sırada gördü. Yine de Avrupa Şampiyonası’nda altın kazanırken koştuğu derecesini yaklaşık 1 dakika geliştirerek henüz 19 yaşında 29 dakikaların kapısına dayandı. Bu da ne kadar potansiyelli bir atlet olduğunu gösteriyor. Afrika’nın fakir bir köyünden çıkan Ayana, Rio’da arkasına bile bakmadan rekora koşarken, 36 atletin bitidirdiği yarışta ilk 8 hariç herkese tur bindirdi! İlk 4 atlet 30 dakikanın altında koştu. İlk 10 atlet ülke rekoru veya bireysel en iyi derecesini yaptı. Ayana, gerçeküstü bir koşuyla finişi 29:17.45’te geçip, Çinli Wang Junxia’nın 1993’ten beri kırılamayan 29:31.78’lik rekorunu hem de yaklaşık 14 saniye farkla tarihe gömdü. Böylece 1990’lardan kalan ve mesafelerde Çinliler’e ait şaibeli rekorlardan biri daha kayıtlardan silinmiş oldu. Şimdi geriye sadece Wang Junxia’nın yine 23 yıldır kırılamayan 3 bin metre rekoru kaldı. Tabii yarıştan sonra doğruca doping kontrolüne giden Ayana’nın rekoruna bir şey olmazsa! Atletizmde yaşananlar, böyle iyi dereceler karşısında hepimizi adeta paranoyak yaptı. Artık inanmak ve keyfini sürmek istiyoruz. Bakalım Ayana, dünyada en iyi ikinci dereceye sahip olduğu 5 bini de alıp bir duble yapabilecek mi? Böyle koştuğu sürece kimse onu geçemez...
Bizim açımızdan atletizmdeki ilk hayal kırıklığı gülle atmada Avrupa üçüncümüz Emel Dereli oldu. Henüz bir ay önce Amsterdam’da 18.22 metreyle bronz madalyayı boynuna takan ve kariyerinde 18.57’si bulunan Emel, Rio’daki elemelere 17.01 ile başladı ve orada kaldı. Seçmeleri geçemedi ve yarışmayı 24. sırada tamamladı. Belli ki periyotlamada hedefini Avrupa Şampiyonası olarak seçmiş. Tercih meselesi fakat yine de antrenman derecesinde kalmayıp en azından bir final yapması gerekirdi. Olimpiyat, idare edilecek bir yarışma değil, buraya ya gelmeyeceksin ya da en iyisini yapmaya geleceksin.
Rio’da bela hep çevremizde dolanıyordu, dün bizleri de buldu. DHA muhabiri arkadaşımız Canan Kaya, güpegündüz şehir merkezinde üç kişinin saldırısına uğradı. Çantasını çalmaya çalışan saldırganlara direndi Canan, fakat ne yazık ki tekme ve yumruk darbeleriyle yaralandı. İşin acı tarafı, sokaklarında bölük bölük asker dolaşan Rio’nın o işlek caddesinde kimse Canan’a yardım etmedi. Yardım isteyince kimse dönüp bakmadı bile. Olimpiyat için tesis hazırlamak yetmiyor, ülkeye gelen insanların can güvenliğini bile sağlayamıyorsanız, lanet olsun öyle olimpiyata...
Gün içinde bir diğer gazeteci dostumuz Barış Kuyucu da kart çetesi tarafından dolandırıldı, parası ATM’den hortumlandı. Ben de montumu çaldırarak nasibimi aldım! Gürkut dostumuz da fotoğraf çekmek için yarışmadan yarışmaya koşarken düşerek bağlarını kopardı.
Hepimize geçmiş olsun. Şu olimpiyatı sağ salim bitirelim, yeter...