Hizmetten misyona...
AK Parti'nin dün yapılan kongresi, AK Parti'nin hizmetten misyon partisine dönüştüğünün ilanı niteliğindeydi.
Bunları da ezber bozarak hayata geçirdi.
Türkiye'nin en büyük sorunu olan Kürt meselesinde önemli bir eşik aşılırken, gelecekte oluşacak yeni siyasi haritanın da mihenk taşları dün döşendi.
İster "İkinci Cumhuriyet" ister "Demokratik Cumhuriyet" adı verilsin yeni siyasi misyonun ilanı yapıldı.
Şurası açıkça görüldü ki, Kongre, Erdoğan'ın vedası değil, bizzat yeni siyasi misyonun lideri olarak yola devam edeceğinin de ilanıydı.
Yeni sürecin mihenk taşlarının döşendiği mekândı.
Örneğin bugüne kadar bırakın bir iktidar partisi kongresinde kürsüye çıkıp anadiliyle konuşma yapmasını, Türkiye'ye geliş gidişi bile sorun olan Kuzey Irak Kürt Yönetimi Lideri Mesud Barzani çıkıp kürsüde konuştu.
Hem de Türkiye'de bazı alanlarda dile getirilmesi bile sorun olan, 20 yıl önce böyle bir şey gerçekleşse o partinin kapanmasına neden olacak bir şekilde anadili Kürtçe'yle salona hitap etti, konuşması da anında Türkçe'ye çevrildi.
Kimse de rahatsız olmadı, aksine terör konusunda hükümete destek vereceği sözleri uzun süre alkış aldı.
Meşal, Mursi de buna eklendi ezber bozuldu.
Erdoğan dün hem bölgesel, hem ulusal, hem de uluslararası statükolara bir anlamda meydan okudu, yeni bir sürecin kapısını araladı.
HAREKETTEN MİSYONA
Gelelim işin asıl yönüne...
Başta da belirttiğim gibi dünkü Kongre, Erdoğan'ın vedası değil, bir misyonun kaptan köşküne kalıcı olarak yerleşmesinin ilanıydı.
Erdoğan da bunu gizlemedi:
"Partimin vereceği sorumlulukları yüklenerek, o alanlarda görev ifa edeceğim. Allah ömür verirse, bu can bu bedende olursa, inşallah farklı görevler, farklı unvanlar adı altında yine bir olacağız, beraber olacağız, yine partimizin ve milletimizin hizmetinde olacağız."
İster "İkinci Cumhuriyet", ister "Demokratik Cumhuriyet" adı verilsin, Erdoğan'ın çok daha fazla etkin olacağı bir dönemin kapısı açıldı.
Türkiye'ye damgasını vurmuş ve adı her adımda bu misyonla anılmış İnönü, Menderes, Ecevit, Demirel, Özal gibi yeni bir misyonun temsilcisi olarak bu sürece damgasını vurmak üzere dün yola çıktı.
EŞİT MENSUP
Kürt sorununun çözüm modeliyle ilgili olarak da önemli bir adım atıldı.
Erdoğan'ın dünkü konuşmasına da yansıdığı gibi Kürtler bu ülkenin, Cumhuriyetin eşit vatandaşı olarak kabul edilerek "Kürtlerin partisi de biziz" mesajı verildi.
Sorunun çözümünde geriye gidildiği, açılımlardan uzaklaşıldığı, milliyetçi söyleme yöneldiğinin söylendiği bir sırada yeni bir çıkış daha yaparak önemli açılımların sürecini başlattı.
Bu da "Siyasi Vizyon" kitabına şöyle yansıdı: "Resmi dilimiz Türkçe'dir. Ancak, vatandaşlarımızın anadillerinde kamu hizmetlerine erişimlerinin sağlanması çalışmalarına hız vereceğiz."
Açıkça kamu kurumlarında Kürtçe olarak da hizmet verileceğinin ilanıydı.
Bununla kalmadı, kamu hizmetlerinden yararlanmada her türlü dini, etnik ayrımcılığa son verileceği söylenerek, kamuda başörtüsüne de izin verileceğinin sinyali geldi.
Bugüne kadar süregelen kapatma davalarına da son verileceği duyuruldu.
AK Parti'nin dünkü 4. Kongresi'ne bu açıdan yeni bir dönemin kapısının açıldığı, hizmetten misyon partisine dönüş sürecinin başlatıldığı bir dönüm noktasıydı diyebiliriz.