Final yılı...
PKK, 2012'yi kendisi için "final yılı" olarak seçmişti.
Bunun anlamı, "sansasyonel eylemler yaparak", terör örgütü liderlerinden Duran Kalkan'ın dile getirdiği gibi "askeri çözüm süreci kullanıp, devrimci halk savaşını başlatarak" muhatap alınmaktı.
Türkiye Cumhuriyeti'ni istediği zeminde görüşmeye zorlamaktı.
Kabul edelim ki birkaç eylemiyle de bu yönde adımlar attı.
Çünkü, literatür anlamında "devrimci halk hareketini" başlatmak, belirli zeminleri ve destekleri oluşturmaktan geçer.
Bunun en önemli ayağını da bölge ve halk hâkimiyeti oluşturur.
Yapılan eylemler bu zeminde önemli bir karşılık bulur, arkasından gelen diğer destekleyici unsurlarla hedefe bir adım daha atılır.
ALGI YARATMAK
Buna örnek olarak İzmir Foça gösterilebilir.
Askeri bir hedeftir, Türkiye'nin en batısında duyarlılıkları ve entelektüel çarpanı yüksek bir ilde böyle bir eylemin yapılması, Doğu veya Güneydoğu'da hitap ettiği kitle üzerindeki etkisini de artırır.
Sadece batıda kalmayıp, ülkenin bir ilinde günlerce çatışabildiğini, yakın başka ilinde yol kesip denetim yaptığını göstererek destek almak istediği bölge halkına güçlüyüm mesajı vermek isteyebilir.
Ayrıca dünya kamuoyuna da sadece Suriye'de değil, Türkiye'de de benzer olayların yaşandığı algısını yaratmayı arzu edebilir.
Bu yolla muhatap alınmasını sağlamak çabasında bulunabilir.
Nitekim bugüne kadar da bu yolda adımlar attı.
Ancak yüzlerce gencin, çocuğun hayatlarını karartmanın ötesine gidemedi.
AYGÜN YANLIŞI
Son sansasyonel eylemi CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ü kaçırma olayına gelirsek.
PKK'nın adam kaçırma eylemi yeni değil.
Hatta dün CHP'den yapılan açıklamaya göre kaçırıp elinde tuttuğu kişilerin 8'i kamu görevlisi, biri kaymakam adayı, 26'sı polis, 76'sı da asker.
Milletvekili kaçırma eylemi ise ilk olmakla birlikte, yanlış hedefe dokundu.
Bugüne kadar sadece Tunceli'de değil, Meclis başta olmak üzere birçok platformda Kürt ve Alevi sorununun çözümü konusunda önemli söylemlerde bulunan, gerektiğinde protest ve aykırı söylemler geliştiren, bölgede sevilen birine dokundu.
Tunceli'de Kürt siyasetine katkısı konusunda PKK'nın yıpranmış inancını Tunceli'de bir daha yere indirdi.
"Bölgeye hâkim olduğu, milletvekili bile kaçırabildiğine" ilişkin yarattığı olgu, yarattığı algının altında kaldı.
Arka arkaya yayınladığı iki bildiri ile BDP'den gelen açıklamalar da hatasını fark ettiğinin en açık göstergesiydi.
Burada da tökezledi; Aygün'ü kaçırmasına neden olarak gösterdiği gerekçeyle, mücadele ettiğini söylediği CHP'nin elini rahatlattı.
Hatta, hükümetin kamuoyuna CHP hakkında yaratmaya çalıştığı "PKK destekçisi" algısını kırdı.
Bölgede kendinden başka güçlerin de var olduğunu itiraf etti; Aygün'ün bölgedeki etkinliğini kabullendi.
Aslında tam anlamıyla ayağına sıktı.
Bunun sonucu çok değil, en geç gelecek yıl sonu veya 2014 Mart'ındaki yerel seçim sandığında görülecek.
Bugünden söyleyebilirim ki Tunceli'de milletvekili kalmayan BDP, gelecek yıl da belediyeyi kaybedecek.
- Avrupa'da karşıtların konsalidisyonu...1 gün önce
- Ticarete sınır mı, yoksa vergi mi?4 gün önce
- Tropikleştik…1 hafta önce
- Orta Doğu'nun sinir uçları…1 hafta önce
- Trajik zihin…2 hafta önce
- Dünyanın konsültasyon raporu...2 hafta önce
- Fetvasını arayan İran…2 hafta önce
- Gençleşemiyoruz...3 hafta önce
- Mr. Fico…3 hafta önce
- Elektrikli otomobil savaşı...4 hafta önce