KHK ile gelen
İktidarı ve muhalefetiyle hemen hepsinin derdi aynı.
Kulisler ise uzun yıllar sonra eski milletvekili ve illerden gelmiş parti yöneticileriyle dolu.
Hepsinin arayışı da benzer, açığa alınan veya ilişiği kesilen tanıdıkları kamu görevlileriyle ilgili mağduriyeti gidermek.
Milletvekili bir yandan bir başka ilden gelmiş parti yöneticilerini dinlerken, cep telefonundan gelen ağıt tonlu, “Siz beni tanımıyor musunuz?” diye başlayan sesin anlattıklarını not ediyor.
İktidarın etkin milletvekili öyle bir noktaya gelmiş ki, “Savcı bu kadar aramaya isyan edip ‘Siyasi baskı yapıyorsun’ derse kendisini doğrularım. Günde on kez aramak zorunda kalıyorum” demekten kendini alamıyor.
İstisnasız her iki kuliste uzlaşı aynı.
Hepsi de FETÖ mensupları için gereğinin yapılmasında hemfikir; ancak sadece bankadan kredi çekip taksitli ödemelerini sürdürdüğü veya bir sendikaya üye olduğu gerekçesiyle insanların açığa alınması da eleştiriliyor.
Yargıdan veya Anayasa Mahkemesi’nden dönmese bile ileride AİHM’den yüksek tazminatlarla sonuçlanacak davalarla karşılaşılacağı anımsatılıyor.
AK Parti kulisinin bahçe tarafına çıkıldığında hemen her ağacın altına yerleştirilmiş masalarda bunlar konuşuluyor.
ÇEKİNCELER
Yeni KHK’lar konusuna gelince...
Özel Harekât’a sınavsız polis alımı, GATA’nın Sağlık Bakanlığı’na bağlanması gibi maddeler dışında kalanlar hakkında fazla itirazı yok.
Örneğin, Genelkurmay Başkanı’nın kuvvet komutanlığı dışındaki general veya amiraller arasından atanması konusunda da farklı düşünmüyor.
Şartlı tahliyeyle hapiste kalma sürelerini kısaltıp 38 bin kişinin serbest kalması konusuna da olumlu bakıyor.
Ancak bunun Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak bireysel başvuru sonucu “Rahşan Affı” olarak isimlendirilen duruma benzer sonuç getirmesinden duyduğu endişeyi de kayda geçiriyor.
Çünkü devlet kendisine karşı suç işleyenlerin hapiste kalma süresine dokunmazken, yurttaşına yönelik suç işleyenlerin cezasını hafifletiyor.
Bununla birlikte GATA’nın Sağlık Bakanlığı’na devriyle askeri tıp fakültesinden mezun olan öğrencilerin durumu da sorgulanıyor.
Bir yandan KHK ile sivil doktor konumuna getirirken, diğer yandan subay olarak iki yıl kıtada çalışma zorunluluğu getirilmesine anlam veremiyor.
OHAL’e neden olan konular haricinde KHK düzenlenmesine karşı çıkan Anayasa Mahkemesi’nin 1991 yılındaki iki kararı da anımsatılıyor.
KISA MI, UZUN MU?
Özetle, ortaya çıkan durumu çözmek için kısa vadeli çözüm modeli geliştirilmesi konusunda muhalefetin de itirazı yok.
Cezaevlerinin kapasitelerinin üzerinde hükümlü ve tutukluyla dolması, yeni gelenlerle yer kalmayan bir hal almasının yarattığı sorunu onlar da kabul ediyor.
Ancak soruna uzun vadede bakıldığında yaratacağı etkiyi de bugünden hesaba katmak gerektiğini hepsi birden söylüyor.
Ayrıca, TBMM’nin bu hafta sonu tatile girecek olması ve kısa sürede hazırlanıp gönderilen torba kanunda da bazı sakıncalı maddeler üzerinde önceden düzeltileceği sözü verilmesine karşın değişiklik yapılmadan maddelerin genel kurula taşınması da eleştirinin bir başka noktası...
Ortaya çıkan uzlaşı havasının dağılmaması gerekiyor.
- Avrupa'da karşıtların konsalidisyonu...1 gün önce
- Ticarete sınır mı, yoksa vergi mi?4 gün önce
- Tropikleştik…1 hafta önce
- Orta Doğu'nun sinir uçları…1 hafta önce
- Trajik zihin…2 hafta önce
- Dünyanın konsültasyon raporu...2 hafta önce
- Fetvasını arayan İran…2 hafta önce
- Gençleşemiyoruz...3 hafta önce
- Mr. Fico…3 hafta önce
- Elektrikli otomobil savaşı...4 hafta önce