Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AİHM’nin Ermeni soykırımı iddiasının inkârına ilişkin aldığı kararın süreci Türkiye’yi özetlemeye yeter.

        Önce şunu belirtmeliyim, Türkiye Cumhuriyeti 100 yıldır Batılı ülkeler karşısında Ermeni sorunuyla ilgili önemli bir mesafe kazandı.

        Onu da kendi diplomatik veya devletler arası ilişkilerinin getirdiği bir başarıyla elde etmedi.

        Tam tersine ötekileştirip dava sürecinde dahi başına getirmedik iş bırakmadığı kişinin, her şeye rağmen uğraşıyla kazandı.

        “Ermeni soykırımı” konusundaki tartışmaları ve görüşümü saklı tutarak, diyorum ki devletin Doğu Perinçek’e teşekkür borcu var.

        Dışişleri Bakanlığı da Perinçek’e plaket verse azdır.

        Bugüne kadar ifade özgürlüğü konusunda AİHM önünde hep sıkıntılı olan Ankara ise Perinçek’e yaşattığı süreci detaylı gözden geçirmelidir.

        ZORLUKLAR VE KAZANIM

        Süreci anımsatmam gerekirse...

        Doğu Perinçek, 2005 yılında İsviçre’de verdiği konferansta “Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” sözü nedeniyle bu ülke yargısınca mahkûm edildi.

        Perinçek de davayı AİHM’ye taşıdı.

        Ancak Perinçek bu süre içinde tutuklandı, daha önemlisi yargılandığı Ergenekon davasında, İsviçre’de mahkûm edildiği konferans da örgüt faaliyetleri arasında gösterildi.

        Türk yargısı, İsviçre’deki konferansın düzenlenmesine öncülük eden, merhum KKTC 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, akademisyenler ve büyükelçilerin arasında yer aldığı “Talat Paşa Komitesi”ni Ergenekon faaliyetleri içinde saydı.

        Perinçek ve arkadaşları, haklarındaki suçlamadan kurtulmak için yıllarca uğraştı; bu arada AİHM sürecini de takip etti.

        AİHM 2. Dairesi 2013’te “soykırımı inkârın cezalandırılmasının ifade özgürlüğü ihlali” olduğunu kabul etti ve İsviçre’yi haksız buldu.

        İsviçre de davayı AİHM’nin temyiz organı gibi çalışan Büyük Daire’ye taşıdı.

        YURTDIŞI YASAĞI

        Dava da 28 Ocak’ta görülmeye başlandı.

        Ancak Perinçek, Büyük Daire’de kendini savunmak için gitmek istediğinde hakkında verilen yurtdışı çıkış yasağıyla karşılaştı.

        İtiraz etmesi üzerine mahkeme, yasağı kaldırdı.

        Büyük bir heyetle Stockholm’e gitti, davada etkili bir savunma yaptı.

        Üstelik davaya Ermenistan da müdahil olmuş, avukat olarak da George Clooney’nin eşi Amal Alamuddin Clooney’yi tutmuştu.

        Dava dün sonuçlandı, kararın detayını bilmiyorum ama kazanan yine Perinçek idi.

        Sadece davaya müdahil olanlar değil, İsviçre’den başlayıp Fransa ve bütün AB ülkelerini kapsamına alan, “Ermeni soykırımı inkârını cezalandıran” ülkelerin hepsi kaybetti.

        Türkiye ise diplomasi ve uluslararası siyasetle başaramadığını Perinçek ile elde etti.

        Davanın elbette birçok yansıması olacak, her yıl 24 Nisan’da yaşanan sendromu bir nebze düşürecek.

        Daha önemlisi, bir süre önce Türkiye ile Ermenistan arasında başlayan sürecin tekrar canlanmasını sağlayacak.

        Ermenistan’ın 1915’in 100’üncü yılı dolayısıyla attığı adımları geriletecek, Türkiye ile bir noktada uzlaşmasını zorunlu kılacak.

        Dilerim, 100 yıllık sorunun bitmesine de aracılık edecek.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar