Ne izlediğinin farkında mısın?
Suriye krizine dair pek çok başlığı yedi yılı aşkın süredir konuşuyoruz.
İç savaşın şiddetini artırmasıyla birlikte ülkemize sığınan Suriyelilerle ilgili gazetelerde, televizyonlarda, sosyal medyada ve sokakta menfi-müspet değerlendirmeler söz konusu.
En son, yılbaşı gecesi Taksim Meydanı’nda muhalif Suriyeli misafirlerin açtıkları bayrak ve kutlamaları sosyal medyada ciddi tepki topladı. Ardından, pek çoğu olumsuz binlerce yorum yapıldı.
“Mehmetçik karda, ayazda Suriye topraklarında terör örgütlerine karşı operasyon yaparken, Taksim’de bu gençler yılbaşı kutlayıp, ÖSO bayrağı açamaz!” diye başlayan ve Suriyelilerin evlerine dönmelerini isteyen paylaşımlar örneğin...
Öncelikle, henüz dönebilecekleri sakin ve huzurlu bir ülkeleri olmadığı gerçeğinin altını çizerek;
Geçtiğimiz hafta Atme mülteci kampında sel felaketinde, bir kez daha hayata tutunmaya çalışan Suriyelileri…
Konya’da çalışmak için gün ağarmadan evden çıktıktan birkaç saat sonra sobadan sızan gazın zehirlediği dört evladını kaybettiğini öğrenip, onların tabutları başında bekleyen Suriyeli babayı...
Aylan bebeği…
Ve "kaçak göçmen" diye bahsettiğimiz, çıktıkları "umut yolcuğu" denizde boğularak sonlanan binlerce İNSAN’ı unutmadan...
Sakince tekrar düşünmeli.
***
Ne çok biliyoruz!
Acele etmek ve önyargı sıklıkla başvurduğumuz davranışlar. Sayfaları atlayarak okuyan bir öğrenci dersini öğrenemez. Sıkışık vakitte uzun ve detaylı bir rapor hazırlaması gereken uzmanın, çalışmasını pek çok yanlış bilgiyle doldurması kaçınılmaz. Derinlemesine incelemesi gereken bir haberi alelacele servis eden gazetecinin, önünü alamayacağı sorunlarla karşılaşması muhtemel. Fakat buna rağmen, hepimiz Suriye’den, Irak’tan, Libya’dan, Mısır’dan bahsederiz ama çoğu zaman buraları ne görmüşüzdür, ne de kültürünü ve tarihini yeterince kavramışızdır.
Ortada büyük bir sorun olduğu gerçeğini görmezden gelemeyiz. İnsanların rahatsızlıkları da özellikle bazı durumlarda haklı gerekçeler içeriyor.
Meselenin üç boyutu var:
Bize düşen tarafı, insan olma erdemiyle sabır ve anlayış göstermeye devam etmek, şikâyetlerimizi ilgili mercilere bildirmek.
Zira insanın içindeki iyiliğin ve kötülüğün ülkesi yok.
Analistlere, gazetecilere ve kanaat önderlerine düşen tarafı, kültürünü, tarihini, motivasyonlarını bilmediği bir toplum ve hayatında hiç bulunmadığı bir coğrafya ile ilgili "ahkam keserken" bir saat tamircisinin dikkatini ve ince işçiliğini elden bırakmamak.
Yöneticilere düşen tarafı ise, kimseyi gücendirmeden, kalıcı çözümler üretmek için daha çok çabalamak.
***
Anlamak için yavaşlamak
Sığınmacılar konusu her ülke için kritik. Sosyal-ekonomik boyutuyla ve güvenlik perspektifinden bakıldığında geleceğe dönük çözümler üretilmesi bir zorunluluk. "Muhaberat devleti diye tanımlanan Suriye’den gelenlerin yüzde kaçı Esad rejimiyle temas halinde? Yabancı istihbarat servisleriyle ilişkili ne kadar sığınmacı var? Bunların takibi konusunda ne aşamadayız?" gibi soruların dikkatle irdelenmesi de şart.
Küresel güçler yakın tarihte televizyon, radyo ve uluslararası haber ajansları üzerinden, manipüle etmek istedikleri ülkelerdeki etnik gruplara, din ve mezhep üyelerine yahut o bölgede hedefledikleri diğer kesimlere yönelik algı oluşturuyorlardı. Ancak o dönem, hem bu algıyı üreten araçlardan biri olan medyaya hem de diğer iletişim platformlarına ulaşabilen kişi sayısı sınırlıydı.
Bugün artık hemen hepimizin kullandığı yeni medya araçları, kaynağı belirsiz bilginin kontrolsüzce, büyük bir hızla yayılmasını ve hedef kitleye ulaşmasını sağlıyor. Bu nedenle, önümüze düşen onca bilgi, fotoğraf ve video içerisinde neyin gerçek, neyin aldatıcı olduğunu anlamak zorlaşıyor. Tam da bu noktada Amerikalı dilbilimci, düşünür Noam Chomsky'nin Al Jazeera English'e verdiği röportajda dillendirdiği "Sosyal medya bazen yapıcı ve olumlu amaçlarla kullanılıyor. Ancak aynı zamanda bugün demokrasinin 'altını oyan' en büyük güçlerden biri haline geldi" sözünü hatırlamakta fayda görüyorum.*
BİR "DURAK" GERÇEK İLE ALDATICI OLAN ARASINDA
Gözden kaçırmamak gereken bir başka nokta da şu: Yeni medya, sosyal ağlar ve teknoloji kısa cümleleri, kısa videoları, kısa haber sürelerini ve "hap bilgileri" de beraberinde getirdi. Artık kimse bir içeriği uzun uzadıya okumak, izlemek, takip etmek; o içerikte derinleşmek istemiyor. Oysa anlamak için önce yavaşlamak ve hatta biraz durmak gerek. Bunca hız, kargaşa ve kaos içerisinde aslında bir "durak" bulmalı.
* Noam Chomsky'nin Edward Herman ile yazdığı ve medya üzerine en etkileyici kitaplardan biri olan Rızanın İmalatı'nın 30. yılı vesilesiyle Al Jazeera English'te yayınlanan The Listening Post programına verdiği röportajdan alıntıdır.
- Bazen coğrafya "keder"dir. Beyrut'a...3 yıl önce
- Beyrut patlaması ve Hizbullah3 yıl önce
- Lübnan'da ne oluyor?3 yıl önce
- Abesle iştigal etmek ve hilafet3 yıl önce
- Cezaevinden mektup3 yıl önce
- Binali Yıldırım neden "Aday değilim" dedi?4 yıl önce
- HDP'lileri mi yayına almıyoruz?4 yıl önce
- Amerikan polis teşkilatı ve ırkçılık4 yıl önce
- Türkiye'de sistem tartışması yok4 yıl önce
- 60 yıl sonra 27 Mayıs darbesi4 yıl önce