Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kıvanç Baruönü’nün yönettiği “Arif V 216”, eski Yeşilçam sineması ile 1960 ve 70'lerin popüler kültürünü, Cem Yılmaz'ın mizah anlayışıyla birleştiren, esprilerin peş peşe geldiği enerji dolu bir komedi

        1960’ların Yeşilçam’ı, Türkiye’yi birleştiren bir masumiyet çağı gibi artık. O yılları, her şeyin daha iyi olduğunu düşündüğümüz bir altın çağ olarak hayal ediyoruz. Robot 216’nın (Ozan Güven), zaman makinesini kullanarak Arif’le birlikte 1969’a gitmesi, filmlerden tanıyıp bildiği o iyi insanları, saf sevgiyi bulma arzusunun bir sonucu...

        2017’de kapılarına kadar dayanan ayrımcılık, ırkçı öfke ve linç kültürü tam da günümüzü yansıtıyor. Arif memleketi birleştiren yegâne unsurun “dış güçlere karşı birlik” duygusu olduğunu bilse de durumu idare edemiyor. Bu arada, “kıskanç Almanların” film boyunca Türklerin rakibi olduğunu belirtelim.

        Bu tür küçük politik dokundurmaları bir yana bırakırsak filmin asıl derdi, 1960’lı yıllarda çekilmiş Yeşilçam filmlerinin içinden bugüne bakmak. Arif karakteri, “GORA”daki antikahramandan farklı olarak Cem Yılmaz’ın alternatif kimliği olarak geliyor karşımıza. Arif’in Yeşilçam klişelerinin gerçekliğini sorgulaması ya da “libidosuz mahalle” gibi tespitleri, Cem Yılmaz’ın kuşkucu yanını yansıtıyor. Ama bu mesafeli tavır çok ileri gitmiyor. Film, 1960’ların Türk filmlerinden farksız bir görsel dünya kuruyor, gerçek dışı iyimserlikten vazgeçmiyor. Belki de bu yüzden, bazen bir film seyretmekte olduğumuzu hatırlatma ihtiyacı duyuyor.

        CEM’İN EN KOMİK FİLMİ

        Cem Yılmaz, Sadri Alışık tiradlarını hatırlatan konuşmasında, 1960’ların kötü adamlarının 2017’de hiçbir şey yapamayacağını söylerken, o eski filmlerle günümüz arasındaki derin uçurumu hatırlatıyor. “Arif V 216”nın asıl meselesi, 1960’lar Yeşilçam’ının o çok sevdiğimiz saflığından, masumiyetinden ve iyi insanlarından uzak düşmemiz...

        1960’lara insan olmayı hissetmek için giden uzaylı robot fikri iyi.. Ama Cem Yılmaz’ın derdi hikâye anlatmak değil; Arif’le 216’yı iki ana karakter olarak bir Yeşilçam filminin içine yerleştirmek ve komik durumları, esprileri peş peşe sıralamak... 1960’ların sinemasını yıldızları, klişeleri, mekânları, replikleri, dublaj sanatçılarının sesleri ya da zengin evinde parti, jönün kötü adamları dövmesi gibi vazgeçilmez sahneleriyle yeniden kurmak... Öte yandan, göndermeler “Geleceğe Dönüş” dahil olmak üzere Hollywood’a kadar uzanıyor. Finaldeki uçaklı kovalamaca sahnesi ise çağımızın aksiyon sinemasının bir örneği.

        Eski Yeşilçam filmlerinin görsel dünyasını günümüzün komedi sinemasıyla birleştirme konusunda sağlam bir iş çıkaran Kıvanç Baruönü’nün yönettiği “Arif V 216”, bugüne kadar en çok güldüğüm Cem Yılmaz filmi oldu. Hikâyesinin aşırı hafifliği, biraz uzun olması gibi eleştireceğim yanları da var. Ama “delimsirek” havası, hızlı temposu, hiç bitmeyen göndermeleri ve beyazperdede yarattığı Türk usulü popüler kültür füzyonuyla sinema tarihimizde ayrı bir yere sahip olacağını düşünüyorum. İyi komedi filmi, bazen birbiriyle ilgili ilgisiz birçok şeyin yan yana getirilmesidir. Tarkan’ın sesinin Zeki Müren’in kostümleri ve Cem Yılmaz’ın bedeniyle birleştiği sahnelerde olduğu gibi... Son olarak, filmin mizahının daha çok 30 yaş üstüne hitap ettiğini ve Türkiye gişelerinde başarılı olan komedi anlayışıyla pek ilgisi olmadığını da belirtelim.

        Filmin Notu: 7

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar