'Mısırlı polis pasaportumu öptü'
Afrika kıtasının en güneyi Cape Town’dan Avrupa kıtasının en kuzey ucu North Cape’e motosikletle yolculuğa çıkan eski milli bisikletçi Cahit Sesver, 19 ülkeyi geçip 26 bin kilometre kat edecek.
Yıllardır motosikletiyle Hindistan, Nepal, Afrika ve Ortadoğu’yu dolaşan Cahit Sesver, “Hayalimde hep ülkeleri ve kıtaları aşan, çok uzun bir motosiklet yolculuğu yapmak vardı. Yani başlangıcını ve sonunu benim değil, dünya coğrafyasının belirleyeceği bir rotayı tamamlamak istiyordum” diyerek 26 bin kilometrelik uzun bir yolculuğa çıktı. Şu an yolu yarılayan Sesver’le, tek başına çıktığı bu maceranın detaylarını konuştuk.
Bu uzun seyahat rotası nasıl ortaya çıktı?
Ulusal ve uluslararası yarışmalarda dereceleri olan, İzmirli eski bir milli bisikletçiyim. Çeşitli yerli ve yabancı şirketlerde yöneticilik yaptım. Hayatım rüzgâr, yağmur, güneş ve soğukta, iki tekerlek üzerinde geçti. Aktif sporu bıraktıktan sonra dağcılık, yamaç paraşütü, dağ bisikleti gibi doğa sporlarıyla hobi olarak ilgilendim. Kendimi bildim bileli gezginim. En büyük tutkum motosiklet. 12 yıl önce gezginlikle motosikleti birleştirdiğimde yaşam çok daha keyifli oldu. Zorlukları olsa da, bir ülkenin doğal güzelliklerini, insanlarını, kültür ve geleneklerini yollarda tanımak en güzeli.
Yaptığınıza neden “Cape to Cape” diyorsunuz?
Güney Afrika’da Cape Town’dan başlayıp North Cape’te biten efsane rota ülkemizde pek bilinmese de yıllarca dünya gezginlerinin ilgi odağı oldu. Şu an bile çok sayıda gezgin bisiklet, motosiklet ve ciplerle en güneyden en kuzeye ulaşma gayreti içinde. Tıpkı “Route 66” gibi. Araştırmalarıma göre daha önce hiçbir Türk gezgin tarafından yapılmayan “Cape to Cape”i tamamlamak ilk kez bana kısmet oluyor.
Hazırlık dönemi ne kadar sürdü?
Yaklaşık 7 ay. Her ülke hakkında mümkün olduğunca bilgi topladım, aşılar oldum. Seyahat sigortası yaptırdım. Yolumun üzerinde Mısır ve Libya gibi ülkeler olduğu için de 1000 dolar depozitolu karne çıkarmam gerekti. Kuzey Kutbu’ndaki hava şartlarını düşünerek yol planımı oluşturdum. Bunun için de Güney Yarımküre’de yağmurları ve aşırı çöl sıcaklarını göze aldım. Mayıs ayının ilk haftası Cape Town’dan yola çıktım. Yanıma uyku tulumu, mat ve çadır aldım ancak safari ülkelerinde bunlara çok az ihtiyacım oldu.
‘TÜRK OLMANIN AVANTAJINI YAŞIYORUM’
Aileniz bu yolculuğunuzu nasıl karşılıyor? Eşim, önümü açan, yolculuklarımı kolaylaştıran en önemli kişi. En büyük korkuları bana hissettirmeden içinde yaşar. Motosiklet için Afrika’da bulamayacağım yedek parçalara ihtiyacım olduğunda, hemen temin edip uçakla Namibya’ya kadar geldi.
Yolculuk planladığınız gibi gidiyor mu?
Yolculuğum biraz gecikmeli de olsa planladığım gibi gidiyor. 22 Ağustos’ta North Cape’te olmayı planlıyorum. Bu benim dünya turumun ilk iki ayağı. Önümüzdeki yıl Asya’yı en batıdan en doğuya geçmeyi hedefliyorum. Sonra Amerika kıtasını güneyden kuzeye geçme planım var. Daha sonra da Avustralya ile dünya turumu tamamlamayı düşünüyorum.
Bu seyahatte Türk olmanın avantajı var mı?
Asya yolculuklarımda, Ortadoğu ve Afrika gezilerimde Türk olmanın her zaman avantajını yaşadım, yaşıyorum. Hatta hiç unutmam, bir defasında Mısır Sina Çölü’nde yol kontrolünde pasaportumu gören polis, kutsal kitap misali öpüp başına koymuştu.
Türkiye’den destek alıyor musunuz?
Türkiye’deki motosiklet tutkunlarıyla iletişimimi www.riderturkey.com aracılığıyla sağlıyorum.
‘En çok etkilendiğim an’
“Zambia’da konakladığım gecenin sabahında Victoria Şelalesi’ne gitmek üzere erkenden kalktım. Yola çıktım, şelaleyi görmeden uğultusu duyulmaya başladı. Aniden kopan bir fırtınanın içindeydim sanki. Yaklaştıkça motorun sesi duyulmaz oldu. Derken şelaleyi gördüm. Zambezi Nehri üzerinde, hiç kaybolmayan gökkuşağının altındaydım...”
Gezgin motorculara 5 öneri:
Motosikletin bakımı ve tamiri için mekanik bilgi edinmek ve bunları geliştirmek gerekli.
Gidilecek ülke veya ülkeler hakkında çok iyi araştırma yapılmalı.
Karşılaşılabilecek bürokratik engeller konusunda, yardımcı olup lojistik destek sağlayacak, yabancı dil bilen yardımcılara ihtiyaç var.
Yolda sakin, sabırlı ve hoşgörülü olunmalı. Ayrıca geçilen ülkede misafire yakışır davranılmalı.
‘En çok şaşırdığım an’
“Eğer Kenya’dan karayoluyla Etiyopya’ya geçmek isterseniz, öyle haritaya falan gerek yok, tek yol var. Sizi önce Marsabit’e götürür. Oradan da Moyaleye’ye gidersiniz. Aslında yol denmez buraya, bu yüzden gezginler “Cehennem Yolu” adını vermiş. Cehennem Yolu’na yeni girmiştim. Issızlığın ortasında bir Masai kadınıyla karşılaştım. Rengârenk geleneksel takılarıyla çöle öyle yakışıyorduki, durdum. O da yanıma geldi, anlamadığımız dilde konuşmaya çalışıp gülüştük. Fotoğraf çekmek için makineye elimi götürdüğümde birden irkildim Yüz hatları gergindi. Elindeki palayı kafama vurmak üzere kaldırdı.
İkimizde bir süre öylece kalakaldık. Şaşkınlığı üzerimden atıp fotoğraf makinemi yavaşça çantama koyarken o da yavaşça palayı indirdi. Motosikleti hareket ettirmiştim ki “Foto, foto” diye seslendi. Tekrar durdum, yanıma geldi. Bu defa hiç tepki göstermeyen Masai kadınının birkaç kare fotoğrafını çektim. Anladımki, kadınların da savaşçı olduğu, tepkilerini çocuklar gibi anlık değiştiren insanların yaşadığı bir kıtadaydım.”