Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Seçimin üzerinden bir hafta geçmesine rağmen beraberinde getirdiği tartışmalar hala dinmedi. Seçimlerin doğası gereği ortaya çıkan sonuç her zaman birilerini hayal kırıklığına uğratacaktır.

        Son bir haftada olan gelişmeleri izledikçe maalesef şuna kanaat getirdim ki ülkemizde kaybetmeyi de kazanmayı da henüz öğrenemedik. Her seçim sonrası seçim hilesi var mı tartışmaları bu seçimde de çok konuşuldu.

        Bazen kaybedenlerin neden kaybettiklerini anlamaları yerine sistemi suçlamaları daha kolay oluyor sanki. Geçmişte olan bu tartışmalar sayesinde Oy ve Ötesi gibi sivil toplum girişimleri, partilere gözlemci olarak kayıt olanlarda artış ve benim gibi sade bir vatandaş olup da sandıktaki sayımı gözlemlemeye gidenler çoğaldı. Eğer bu sorgulamanın bir getirisi varsa o da sıradan vatandaşların seçim sürecine daha fazla dahil olmalarıdır.

        Seçimde istemediği sonucu alan her muhalefet için kabul edilmesi daha zor durum eğer seçimlerde usulsüzlük yapılmadıysa kendilerinin gereken desteği almadığını kabul etmeleridir. Böyle dönemlerde doğru tespitler yapmayan, kendini iyi değerlendirmeyen, karşı tarafı ve seçmen dinamiklerini tam olarak kavrayamayan partiler hatalarını tekrarlamaya açıktırlar. Futbolda kalecilere önce düşmeyi öğretirlermiş, bizde ise yarışa giren herkes kazanmaya odaklı. 24 Haziran gecesi seçimi kaybeden muhalefet nasıl düşeceğini bilmeyen kaleci durumuna geldiyse kazananlar da tüm gece, kornalarla, çığlıklarla, laf sokan şarkılarla sokaklarda kazanma sarhoşluğuyla dolaşıp başka bir mağduriyet yarattı. Kazanmanın da kaybetmenin de bir asaleti olmalı. Acaba böyle durumlarda ülkede herkesin aynı gemide olduğu unutuluyor mu diye kara kara düşündüm.

        ZOR BİR SÜREÇ

        Moral bozmak gibi olmasın ama önümüzdeki dönem kazanan, kaybeden herkesi zor bir süreç beklemekte. Problemli komşulardan kaçan milyonlarca mülteci, gıda fiyatlarını da artık etkileyen bir küresel kriz, enerji gibi dışa bağımlı olduğumuz konularda alım gücümüzü azaltan kırılgan ve değer kaybeden bir para birimi, toplumumuzda her gün artan ötekileştiren söylem gibi saymakla bitmeyen belirsiz ve bol türbülanslı bir döneme giriyoruz. Ülkemizin yakın gelecekte önüne çıkacak problemler hepimizi birebir etkileyecek.

        Tarih bilmeden nostalji yapmak ve asla sahip olmadığımız bir geçmişe dönme hayalleri nasıl hatalı ise ülkemizin gelecek dönem istikrarını bozacak şekilde muhalefet yapmanın da aynı şekilde zararlı olduğunu düşünüyorum. Evet, zaman birlik zamanı; birlik ise, aynı düşünmekten değil, farklı düşünenlerin bir arada ortak bir yol bulmasından geçer.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar