Seçim sonrası
Dün uzun zamandır Türkiye’de görmediğimiz kadar heyecan veren bir seçim yaşadık. Bu yazıyı seçim sonuçları belli olmadan yazdığım için seçim süreciyle ile ilgili bazı gözlemlerimi paylaşmak istiyorum.
Öncelikle, çok uzun süredir yaşamadığımız kadar canlı ve bol partili bir seçim dönemi geçirdik. Bu dönemde İzmir’den farklı siyasi partilerden aday gösterilen tüm kadınlarla görüştüm.
PROFİLLERİ TANITTIM
Amacım kadınların adaylık sürecinde yaşadıklarını daha iyi anlamak ve aday gösterilmelerinin önündeki engelleri anlayabilmekti.
Farklı adaylarla tanıştıkça sosyal medyadan onları tanıttım. Bir arkadaşımın beni arayıp, “kadın adayların hepsi ne kadar başarılı, nitelikli adaylar ama maalesef çoğu seçilemeyeceği yerde, biraz da seçilebilecek olanları paylaşsana” önerisine üzülerek İzmir’den aday gösterilen kadınların çoğunun seçilemeyeceği sıralarda olduğunu söylemek zorunda kaldım.
İzmir listelerinde toplam 39 aday olmak üzere AK Parti ve CHP 7, İYİ Parti 9, MHP ve Saadet Partisi 3, HDP 10 kadın aday gösterdi. Aralarından seçilmesini beklediğimiz 4 ya da 5 kadın var. İzmir’in iki bölgesinin 28 kişilik temsiliyeti çok üzücü. Tabii seçilebilecek sıralarda yer almayan kadınlar seçim döneminde partilerini ve adaylarını tanıtmak için her yerdeydi.
KAYBEDENİ YOK
Kadınsız seçim de demokrasi de olmuyor. Önümüzdeki seçimlerde daha fazla kadına yer verilmeli.
Seçim dönemine baktığımızda seçim sonuçlarının pek de belli olmadığını, ortaya çıkan sonuçların da önceden çok da tahmin edilemeyeceğini gördük. Kendimize has Türk mizahıyla seçim, adaylar, medya, seçmenler ve anketlerle ilgili yüzümüzü güldüren ve yıllar boyunca tekrar tekrar kullanacağımız çok paylaşımlar çıktı.
En sevdiklerimden bir tanesi “anketler güvenilir, asıl sandık güvenilmez, anket varken seçime ne gerek var” diye bazen sandıktan çok ankete güvenenlerle dalga geçen bir paylaşımdi.
Umarım bu seçim süreci aynı zamanda yurt dışına da Türkiye’yle ilgili sürekli kullandıkları basmakalıp bakış açılarından farklı bir imaj vermiştir. Ana akım medyada olmasa da sosyal medyada ve sahalarda gayet demokratik bir kampanya süreci oldu. Aday olanlar kendileriyle ilgili eleştirileri duymak ve cevaplamak zorunda kaldılar.
Vatandaşlar sandıklarına ve oylarına sahip çıkmak için gönüllü oldular ve tüm gece heyecandan uyuyamayıp sabahın köründe işbaşı yaptılar. Adayları için milyonlar mitinglere katıldı, iş birliği, huzur ve barış miting alanlarında konuşuldu. Bugün seçim sonucu ne olursa olsun kazanan veya kaybeden olarak düşünmeyelim.
Bugün yine hepimizin ortak yaşadığı bir Türkiye’ye uyandık, bunu lütfen unutmayalım...