'Türkiye'den kurtulamazsın'
Geçen ay Almanya’nın etkili otomotiv yayınlarından biri olan Automobilwoche’de “Invest in Turkey” yani “Türkiye’ye yatırım yapın” ilanı çıktığı için yayın, okurlarından çeşitli tepkiler aldı. Hatta yayının, filo yöneticisi olduğunu söyleyen okurlarından biri, bu “sorumsuzluk”tan ötürü aboneliğini bitireceğini bile yazdı.
Automobilwoche editörü Helmut Kluger de okurlardan gelen bu tepkilere çok usturuplu bir cevap yazdı. Editörün cevabında Türkiye’ye ilişkin çarpıcı tespitler vardı.
Editör, bu filo yöneticisinin nezdinde onun gibi düşünenlere verdiği cevapta “Türkiye ile iş yapılmasına karşı çıkanların önce insan hakkı ihlalleri ve idam cezasının hâlâ varlığını sürdürdüğü Çin ve ABD’yle yapılan ticareti açıklaması gerekmez mi” dedi.
Türkiye’nin dünyaya entegre, Avrupalı ve ABD’li markalar için yılda 1.5 milyona yakın otomobil üreten ve bu ürettiği otomobilleri dünyaya satan bir ülke olduğunu hatırlatan Kluger, “Bazı ülkelerin yönetimlerini beğenmiyor olabilirsiniz ama, üretimlerine laf edebilmeniz için daha ayrıntılı bakmanız gerekir” diye yazdı.
Bu yöneticinin filosundan Türkiye’de üretilmiş olan otomobilleri çıkarıp yerine Alman malı Mercedes’leri koymasının bile onu Türkiye’den kurtaramayacağını yazan Kluger, “Çünkü muhtemelen o Mercedes’te kullanılmış olan dizel ekipmanları da Bursa’da Bosch’ta üretilmiştir” dedi.
Ülkelerin yönetim şekilleri ve politikacıları değişir ama yatırım ve üretim çoğu zaman o ülkeyi terk etmez. Renault, Fiat ve diğer markalar üretim yapmaya başladıktan sonra neler değişti Türkiye’de? Darbeler, darbe girişimleri, savaşlar, ambargolar ve ekonomik krizler... Ama bu markalar hiçbir yere gitmedi. Gitmediği gibi Türkiye’nin ağırlıklı olarak Avrupa’ya yaptığı otomotiv ihracatı 20 milyar doları aştı.
Kalın kafalılar her toplumda var. Ama neyse ki sağduyu sahibi insanların sayısı da hiç az değil. Aramızın limoni olduğu yıllarda Yunanistan Toyota Corolla’yı burnunun dibindeki Türkiye’den almak yerine taa Japonya’dan ithal ediyordu. Bugün Türkiye’den pek çok mal alıp karşılığında bize turizm ihraç ediyorlar.
Sadece ülkeler arası ilişkiler değil aynı ülke içindeki insanlar arasındaki ilişkiler de böyle değil mi?