Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu yıl İstanbul-Londra arasında yoğun uçak trafiğine şahit olacağız. Londra’nın 4 havalimanı; Heathrow, Gatwick, Stansted ve Luton ile İstanbul Havalimanı arasında adeta hava köprüsü kurulacak. Wizz Air’in uçuşlara başlamasıyla İstanbul’dan sadece Londra’ya değil Avrupa’nın birçok şehrine çok hesaplı gitmek mümkün olacak. Ayrıca easyJet de yakında Manchester-İstanbul seferlerine başlayacak.

        Özellikle Wizz Air’in Londra Luton ve Gatwick’ten İstanbul Havalimanı’na seferlere başlamasıyla ciddi bir rekabet olacağını ve bundan da en fazla Türk Hava Yolları (THY) başta olmak üzere diğer geleneksel (legacy) veya bayrak taşıyıcı şirketlerin bilet fiyatlarının yüksekliğinden şikâyet eden Türk vatandaşlarının faydalanacağını söylemek mümkün.

        Wizz Air’in, 28 Mart’ta Luton ve Gatwick’ten günlük uçuşlara başlamasıyla iki şehir arasında uçan havayolu sayısı 5 oldu. Daha önce İstanbul-Londra arasında THY, AnadoluJet, British Airways ve Pegasus uçuyordu. Bu hattaki yoğunluğun Ryanair’in de dikkatini çektiğini belirteyim.

        Wizz Air sadece Londra’dan değil, Avrupa’nın birçok şehrinden İstanbul’a uçuşlar planlıyor. 31 Mart’ta Budapeşte’den İstanbul’a günlük uçuşlara başlayacak. 4 Nisan’da ise Romanya devreye girecek.

        Wizz Air’in özellikle THY’nin merkezi İstanbul Havalimanı’na uçuşlar planlaması dikkat çekiyor. Hâlihazırda İstanbul Havalimanı’nın yüzde 82’sini THY kullanıyor. Havalimanındaki ağırlığı, rekabet avantajı diğer bayrak taşıyıcı şirketlerinin gelmesini engelliyor. Havalimanın işletmecisi İGA, çeşitliliği yakalamada ve rekabette geri kalıyor. Bu sebeple düşük maliyetli havayolları (low cost carrier-LCC) ilgi göstermeye başladı. Yenilerinin de geleceğini söyleyebilirim. Çünkü Avrupa’daki bazı ülkeler bayrak taşıyıcı şirketlere sahip olmadığından bu şirketleri (LCC) destekliyor.

        Sabiha Gökçen Havalimanı’na da gelmek isteyen düşük maliyetli havayolları var. Ancak 12 yıldır bitirilemeyen pist sebebiyle slot sorunu yaşandığı için daha rahat ve daha fazla sefer düzenleme imkânı olan İstanbul Havalimanı yüksek maliyetlerine rağmen tercih ediliyor.

        Londra-İstanbul arasındaki günlük uçuşlarda hâkimiyet THY’nin. 5 havayoluna dağılım ise şöyle:

        • 1) THY: Günde 7 Heathrow-İstanbul Havalimanı, günde 3 Gatwick-İstanbul Havalimanı.
        • 2) Pegasus: Günde 5 Stansted-Sabiha Gökçen Havalimanı
        • 3) British Airways: Günde 4 dört Heathrow-İstanbul Havalimanı
        • 4) AnadoluJet: Günde 3 Stansted-Sabiha Gökçen Havalimanı
        • 5) Wizz Air: Günde bir sefer Luton-İstanbul Havalimanı ve günde bir sefer Gatwick-İstanbul Havalimanı.

        Avrupa’da bazı bayrak taşıyıcı havayollarının (legacy cariers) faaliyetlerini sonlandırması ve bazı şirketlerin zayıflaması sebebiyle önemli bir boşluk oluştu. Şimdi Wizz Air gibi şirketler (LCC) bu boşluğu hızla doldurmaya başladı. Wizz Air’in İstanbul Havalimanı’na uçmasına da THY yönetimi ciddi itirazlarda bulundu. Engellemek istedi, fakat karşı ülkelerden gelecek tepkilere dikkat çekilerek geri adım atmaları sağlandı.

        THY’nin Wizz Air itirazlarının Ulaştırma Bakanlığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM), Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ve İstanbul Havalimanı işletmecisi İGA tarafında da tartışmalara sebep olduğu biliniyor. Fakat uçuş izni verilmemesinin çeşitli sıkıntılara sebep olacağına işaret eden kamu otoriteleri Wizz Air’in operasyonlarına onay vermişler. Özellikle Avrupa’da çeşitli ülkelerde ciddi rahatsızlıklara sebebiyet vereceği ve rekabetin engellenmesi gibi bir durum ortaya çıkacağı için THY’nin karşı olmasına rağmen Wizz Air’e uçuş izni verildi.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Irak'a milyar dolar!

        Irak'a milyar dolar!
        0:00 / 0:00

        Türkiye’nin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile yaptığı petrol sevkiyatının merkezi Irak hükümetinden izinsiz gerçekleştirildiği için başımızı ağrıtacağını 2013’te defalarca yazmıştım. Böyle bir tespit yapmak için enerji konularına kafa yoran gazeteci olmaya bile gerek yokken, enerji bürokrasinin böyle bir eyleme neden girdiğinin kesinlikle sorgulanması lazım.

        Öyle ya Irak petrolü izinsiz satıldı. Sadece IKBY değil, başka şirketler, birileri de para kazandı. Buna aracı olanlar o dönem bu işin savunuculuğunu da yapıyordu. Fakat Türkiye Cumhuriyeti’ne 1,4 milyar dolar olarak ceza kesildi. Irak’a bu kadar parayı devlet ödeyecek. Peki, sebep olanlara bir şey olmayacak mı?

        Benim bu konudaki yazılarımın üzerinden 10 yıl geçti ve faturası önümüze kondu. Zamanında uyarmış olmak ve haklı çıkmak üzücü. “Merkezi Irak Hükümeti ve Amerika’yı karşımıza alarak, bir otonom bölge olan IKYB ile yaptığımız anlaşmalarla fazla mesafe kat etmemiz zor.” şeklinde epeyce uyarı yazısı kaleme almıştım. Dönemin yetkilileri şu an neler düşünüyor çok merak ediyorum. Hatta bu işi umursayan var mı kestiremiyorum. Böyle bir şeye sebebiyet verenlere bir müeyyide var mı, onu da bilmiyorum.

        Fransa’da Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nde Türkiye’ye 30 milyar dolarlık tazminat davası açan Irak Devleti amacına ulaşmış. Tahkim, Türkiye’nin Irak’a 1,4 milyar dolar ödemesine karar vermiş. Faiziyle birlikte rakamın yukarı çıkacağı belirtiliyor. Bu zor zamanda, Türk halkının parasını IKYB hatırı için Irak’a ödeyeceğiz. Tamamen bir fırsatı değerlendirme gafletinde bulunmanın cezası.

        REKLAM

        Yaklaşık 10 yıl önce Türkiye, IKYB’nin talebi doğrultusunda petrolün Kerkük’ten Ceyhan’a gelmesine izin vermişti. Merkezi Irak Hükümeti ise Kürt Bölgesel Yönetimi’nin yetkisiz olduğunu ve petrol sevkiyatı yapamayacağını öne sürerek konuyu uluslararası yargıya taşımıştı. Bu konu Bağdat-Erbil arasında da önemli sorunlara sebep oldu. Ama onlar bir şekilde anlaştı. Kürt Bölgesel Yönetimi de o dönem sıkıntı yaşadığı günlerde petrolün parasını aldı. Memurlarına maaş olarak dağıttı.

        Maalesef bu gelişmeyi ve haberi bile doğru analiz edecek bilgilere sahip olamıyoruz. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye ve Irak arasında Paris merkezli Uluslararası Ticaret Odası Tahkim Merkezi (ICC) nezdinde görülen davada, Irak’ın beş talebinden dördünün reddedildiğini, Türkiye’nin taleplerinin ise büyük çoğunluğunu kabul ederek Irak’ın Türkiye’ye tazminat ödemesine hükmettiğini açıklamış.

        Irak’ın kabul edilen bir talebi 1,4 milyar dolar ve faiziyle birlikte daha fazlaya tekabül ediyor. Türkiye’nin taleplerinin hepsi kabul edilse bile maddi karşılığı 500 milyon dolar olacak. Bu nedenle daha iyi bir analize ihtiyacımız var demektir. Irak-Türkiye Petrol Hattı sistemini anlaşmalar çerçevesinde çalışır tutmak başka bir şey, petrolün izinsiz sevkiyatına göz yummak bambaşka bir hadise. Galiba bu ortamda bu konuları sağlıklı konuşmak biraz zor, sabretmek gerekecek.

        Sıfır atık tamam ama çöpü kaynağında…

        Sıfır atık tamam ama çöpü kaynağında…
        0:00 / 0:00

        Çevre adına Türkiye hanesine yazan güzel bir hadise gündemde. İklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilir kalkınma planları kapsamında ülkemizin Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na sunduğu “Sıfır Atık” kararı 14 Aralık 2022’de kabul edildiği için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan himayesinde yürütülen “Sıfır Atık Projesi” BM Genel Kurulu kararıyla desteklenmiş oldu. 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan edildi.

        Fakat Türkiye olarak halen daha çöpleri doğru şekilde toplayıp, bertaraf eden, değerlendiren ülke konumunda değiliz. Evet, evlerimizde, işyerlerimizde “Sıfır Atık” felsefiyle hareket edip, atık oranını azaltabiliriz. Hatta Emine Hanımın girişimleriyle ciddi oranda atıklar azaltan belediyeler oldu. Onun için BM destekliyor. Ama İstanbul’da halen daha çöplerimizi kaynağında ayrıştırarak toplayamıyoruz. Önemli bir kaynak israfı söz konusu. Kâğıdı, metali, plastiği, camı, pilleri, tehlikeli kimyasalları, elektronik eşyaları aynı çöp poşetine koyup, çöpe gönderiyoruz. Bu meseleye çözüm bulmak biraz daha kafa yormak, plan yapmak, kaynak ayırmak gerekiyor. Ama şart…

        Diğer Yazılar