Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İstanbul havacılık sektörü açısından da Türkiye’nin en önemli merkezi. Dünyaya açılan ve en yoğun trafiği olan iki önemli kapısı; İstanbul Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanı bu şehirde. Tek bir havalimanından dünyanın en fazla merkezine uçan Türk Hava Yolları'nın (THY) merkezi de İstanbul’da.

        İşte böyle önemli bir şehrin plansız, programsız büyümesi, tedbirler alınmamış olması sebebiyle uzmanlar tarafından deprem riskine karşı uyarılıyor. Bir afet anına İstanbul nasıl hazırlanıyor, havacılık açısından neler yapılıyor? Doğal olarak merak ediyorum. Mesela THY hazırlık yapıyor mu? Bildiğim kadarıyla THY, filoya katılacak yeni uçaklarla birlikte İstanbul Havalimanı’nda büyümeye devam edecek. Deprem veya başka risklere karşı büyüyen filoyu farklı şekilde yönetmek için alternatif vizyon projesi yok.

        THY 400 uçaklık filoya ulaştı. Tebrik ederim, hayırlı olsun. İnşallah 2025’te de 500 uçağa ulaşır. Merakım şu; Yumurtaların hepsini aynı sepete koymak ne kadar doğru? 400 uçaklık filoya ulaşmış bir havayolu için ikinci bir merkez (HUB) gerekli değil mi? Ayrıca THY 2 yılda, 100 uçaklık bir büyüme hedefliyor. Bu hızlı büyüme için mutlaka bir strateji vardır. Ancak bildiğim kadarıyla THY’nin ikinci bir merkez (HUB) planı yok. Sabiha Gökçen Havalimanı’nda AnadoluJet var ama onun da nasıl bir konsepte ilerleyeceği belli değil.

        REKLAM

        THY, 2015’te 300 uçaklık filoya ulaştığında da benzer sorular gündeme gelmişti. Fakat o günden bu yana AnadoluJet’in ayrı bir şirket olma konumu da dahil THY’nin büyüme stratejisinde değişen fazla bir şey olmadı. THY, 2009’da Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan ilk yurtdışı seferini yaptığında buranın THY’nin ikinci HUB’ı olacağı söylenmişti. Sonradan bu yönde adımlar atılmadı. Önce THY’nin yüzde 50 iştiraki SunExpress daha sonra AnadoluJet bu meydan için konumlandırıldı. Fakat 400 uçaklık filoya ulaşan THY yönetiminin bu konuları mutlaka düşünmesi gerekir.

        İstanbul’da bir deprem yaşanması halinde İGA’nın işlettiği THY’nin merkezi olan İstanbul Havalimanı’nın hiç etkilenmemesi ya da az veya çok etkilenmesinin önemi yok. Ciddi problemlerin ortaya çıkacağı açık. Bu sebeple Türkiye’yi dünyaya bağlayan THY’nin ikinci bir merkeze olan ihtiyacının gözden geçirilmesi lazım. Ayrıca bu büyük şehrin diğer havalimanı Sabiha Gökçin’in de olası risklere hazırlanması şart. THY’nin alt markası AnadoluJet, dar gövde uçaklarıyla yakın coğrafyaya yaptığı düşük maliyetli uçuşlarla Sabiha Gökçen Havalimanı’nı bir üs gibi kullanıyor. Ama bu havalimanı da uzun süredir pist ve yönetim sorunları yaşıyor. Pegasus Havayollarının merkezi ama sorunları var. THY’nin ikinci merkezi olabilmesi için de sıkıntılar söz konusu.

        Netice itibariyle İstanbul için ortaya konan senaryolar iç açıcı değil. Uzmanlar gittikçe kalabalıklaşan, plansız büyüyerek nüfusu, bina yoğunluğu artan İstanbul’un deprem riskiyle karşı karşıya olduğunu hemen hemen her gün gündeme getiriyorlar. Hükümet ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ayrı ayrı olası bir deprem için çeşitli toplantılar yapıyor, yol haritası belirlemeye çalışıyorlar. İstanbul gibi bir şehrin gelecekte yaşaması muhtemel bir sorun için ülke olarak hazırlık yapmak durumundayız.

        THY yönetiminin de milli havayolunu bu risklere hazırlaması gerekir. Ayrıca deprem riski olmasa bile THY’nin büyüyen filosunu sağlıklı yönetebilmesi için mutlaka bir stratejiye ihtiyacı var.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Dünyanın en iyi 5 ambulans helikopteri

        Dünyanın en iyi 5 ambulans helikopteri
        0:00 / 0:00

        Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremde hava gücünün bir ülke için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha fark ettik. Depremde bölgesine zamanında en etkin ulaşımı sağlayan ise havacılık sektörü oldu. THY, Pegasus, Corendon, Anadolujet, Southwind, Sunexpress gibi havayolları adeta hava köprüsü kurdu. Kargo uçakları, askeri nakliye araçları ve hava ambulansları yoğun hizmet verdi.

        Ancak her şeye rağmen koordinasyon eksikliği sebebiyle deprem sonrası bazı köylere ulaşılamadı. Depremin ilk günü hava şartları etkiliydi, ama sonrasında da ülkemizin hava gücü etkin ve verimli kullanılamadı.

        Bu deprem, İstanbul’da bir felaket yaşanması halinde mevcut kurum ve kuruluşların bir şey yapamayacağı gerçeğini ortaya koydu. Ülkenin mevcut imkanlarından haberi olmayan, koordine edemeyen ve halen daha da koordine etmek için bu alanda kariyer yapmış profesyonel isimler yerine saha tecrübesi olmayan bolca profesör ortaya süren bir yaklaşım söz konusu.

        Olası bir İstanbul depremi için halen daha inşaat öncelikli planlar yapılıyor. Şehrin yükünün, nüfusunun azaltılması, seyreltilmesi, ülke ekonomisine etkisi konuşulmuyor. Riskli bölgeler için şehrin doğası bozulmamış farklı noktalarına taşınmasının hesabı yapılıyor. Yıllardır “İstanbul’a heliportlar lazım” diye yazıyorum. Yarın bir felaket olduğu zaman birçok noktaya sadece helikopterler ile gitmek söz konusu olacak, ama inip-kalkacak yer bulunursa… Şu an heliport yok veya yetersiz. Deprem anını siz düşünün.

        REKLAM

        Mesela bu depremde Malatya, Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman gibi illerimize bağılı köylere helikopterler insani yardım götürdü. Geçte olsa imdatlarına koştu. Yaralıları taşıyan helikopterler hem yardım malzemesi nakletti hem zorda olan insanlarımızı kurtardı. Kısacası helikopterler acil durumların en önemli hava aracı konumunda. Türkiye’de helikopter tasarlayıp, geliştirip üreten bir ülke. TUSAŞ’ın Gökbey helikopteri farklı modelleriyle yakın bir zamanda TSK için askeri nakliye, Sağlık Bakanlığı için hava ambulans, İçişleri Bakanlığı için çeşitli güvenlik hizmetleri, Orman Bakanlığı için yangın söndürme helikopteri rolü üstlenecek. Eğer iyi örgütlenmiş, organize olmuş bir acil durum kurumumuz olmaz ise bu gelişmelerin hiçbirinin envanterini bile çıkarıp koordine edemez. AFAD’ın bu depremde ortaya koyduğu tablo da aynen devam eder.

        Türkiye artık hava araçları tasarlayan, geliştirip, üreten bir ülke. Ulaşılamayan yerlere kolaylıkla ulaşan helikopterlerin önemi de bir kez daha bu depremde yaşadık gördük. Şimdi sizlere dünyada hava ambulans olarak kullanılan en önemli 5 hava aracını sunmak istiyorum.

        1-AgustaWestland AW109

        Agusta Westland AW109 medikal helikopter, İtalya'da Agusta şirketi tarafından üretildi ve halefi Leonardo tarafından devam ettirilen hızlı ve hassas bir helikopter. İlk olarak 1976'da tanıtıldı, tıbbi tahliye operasyonlarında, arama-kurtarma veya askeri görevlerde kullanılıyor. Olumsuz hava koşulları ile ulaşılması zor olan yerlerde bile pilotlarının işini kolaylaştıran çoklu kontrol ve güvenlik sistemleri bulunuyor. 13 metre uzunluğa, 2 ton ağırlığa, toplam bin 550 beygir gücünde 2 motora sahiptir. Agusta Westland AW109 saatte maksimum 311 kilometre hıza çıkabiliyor, 6 bin metre yükseklikte uçabiliyor. Maksimum 932 kilometre menzili bulunuyor.

        2-Eurocopter EC 155

        Eurocopter EC 155 medikal helikopter, Fransa’da Eurocopter tarafından üretildi ve 1997 yılında Paris Air Show’da tanıtıldı. 2015 yılında ise kurumsallaşarak Airbus Helicopter’e geçti. İlk başta sivil uçuşlar için tasarlanmıştı, ancak üretim Airbus tarafına geçince medikal helikopter versiyonu da piyasaya sürüldü. Orta büyüklükte çok amaçlı bir helikopter.

        Yüksek hızı, uzun menzili ve geniş kabin alanı bulunan helikopter, 14,3 metre uzunluğunda, 2,6 ton ağırlığında ve 2 ton yük taşıma kapasitesine sahip. Toplam bin 870 beygir gücüne sahip 2 motor ve saatte maksimum 324 kilometre hıza ulaşabiliyor. Bin 500 metre yükseklikte uçabilen Eurocopter EC 155 maksimum 857 kilometre menzile uçabiliyor.

        REKLAM

        3-Agusta Westland AW139

        Agusta Westland AW139 medikal helikopter, Agusta’nın geliştirdiği ve halefi Leonardo’nun devam ettirdiği bu alandaki ikinci hava aracı. İlk olarak 2003 yılında tanıtıldı. Hızı, gelişmiş aviyonik teknolojisi ve yakıt ikmali yapmadan uzun uçuşlar yapabilmesi ile öne çıkıyor. 13,7 metre uzunluğunda, 3,6 ton ağırlığında. Kurtarma vinci gibi farklı ekipmanlar monte edilebiliyor.

        Toplam 3 bin 60 beygir gücünde 2 motoru bulunuyor. Saatte maksimum 310 kilometre hıza çıkabiliyor. 6 bin metre yükseklikte uçabilen Agusta Westland AW139 maksimum bin 60 kilometre menzili bulunuyor.

        4-Eurocopter EC 145

        Eurocopter EC 145, medikal helikopter de yine aynı şirket çatısı altındaki ikinci çok yönlü helikopter. İlk olarak 2002'de tanıtıldı ve orijinal olarak Eurocopter ile Kawasaki Heavy Industries arasında ortaklaşa geliştirildi. Eğitim, lojistik, tıbbi tahliye, keşif, hafif saldırı ve asker taşıma operasyonları için kullanılıyor. 13 metre uzunluğunda, 1,7 ton ağırlığında ve 1,7 ton yük taşıyabilen helikopter, toplam bin 480 beygir gücünde.

        Eurocopter EC 145, 2 motora sahip ve saatte maksimum 268 kilometre hıza çıkabiliyor. 5 bin 200 metre irtifada uçabilen ve maksimum 680 kilometre menzile sahip olan helikopter, gelişmiş kabin tasarımı ve son teknoloji aviyonikleri sayesinde dünya çapında kendi kategorisindeki en iyi helikopterlerden biri olarak kabul ediliyor.

        5-Bell 429

        Bell 429 medikal helikopter, ABD’de tasarlanan, modüler gövdeli hafif bir hava aracı. Arka planda GlobalRanger, Bell Helicopter ve Korea Aerospace Industries gibi şirketlerin üretim iş birliği söz konusu. Hafif, çift motorlu bu helikopter ilk olarak 2009 yılında tanıtıldı. Üretim amacı da acil tıbbi hizmetlere olan talepten kaynaklandı. Sedyelerin yüklenmesini kolaylaştırmak için arka kapısı bulunan helikopter 40’tan fazla ülkede acil servisler tarafından kullanılıyor.

        12,7 metre uzunluğunda, 1.9 ton ağırlığında ve 1.2 ton yük taşıyabilen hava aracı, toplam bin 280 beygir gücünde 2 adet motora sahip ve saatte maksimum 287 kilometre hıza çıkabiliyor. Helikopter ambulans 6 bin metre yükseklikte uçabiliyor. Menzili ise maksimum 722 kilometre.

        Kuyruk üzerine oturan İHA

        Kuyruk üzerine oturan İHA
        0:00 / 0:00

        Teknolojinin baş döndüren gelişimi İnsansız Hava Araçları (İHA) tarafında da kendini hissettiriyor. Artık insan yaşamını kolaylaştıracak birçok İHA modelleri üretiliyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan havacılık fuarlarına gittiğimde de İHA’lar için ayrılan alanların gittikçe genişlediği dikkatimi çekiyor.

        Güvenlik güçlerinin keşif, gözetleme ve silahlı modellerini kullandığı, tarımda başta ilaçlama olmak üzere tohumlama, ürün takip, sulama kontrol, sağlıkta acil ilaç, organ nakli ve denemesi devam eden ambulans modelleri dikkat çekiyor. Artık güvenlik güçleri sahada yoğun bir şekilde kargo taşımacılığında kullanıyor. Şehir içlerinde ürün teslimatı gibi hizmetlerin yaygınlaşabilmesi için birtakım düzenlemeler gerekiyor.

        Hava taksi olarak modelleri geliştirildi. İnsan taşıyan pilotsuz modeller de hizmete girmek için hem gün sayıyor hem de bazı ülkelerde ilgili otoritelerin düzenlemelerini bekliyor.

        Türkiye de İHA konusunda dünyanın önde gelen ilk 3 ülkesinden birisi. Daha çok güvenlik amaçlı kullanılan ve giderek sivil tarafta da etkin olmaya başlayan modellerimiz ön plana çıkıyor. Baykar’ın Bayraktar TB2, Akıncı, Cezeri ve Kızıleması, Türk Havacılık ve Uzay Sanayi AŞ’nin (TUSAŞ) Anka, Aksungur ve henüz ismi açıklanmayan jet motorlu modeli dünya çapında dikkat çeken ürünlerimiz. Aselsan ve Altınay ortaklığında kurulan Dasal da kendi kategorisinde önemli işlere imza atıyor. Dasal 1,5 kg, 15 kg, 75 ve 150 kg ağırlıkta ürün taşıyan çeşitli kargo modeli İHA’lar geliştirip, müşterilerine teslim etmiş, keşif ve gözetleme ürünlerine imza atmış bir şirketimiz. Benzer şekilde başka şirketlerimiz de var.

        REKLAM

        İHA’lar artık hiç aklımıza gelmeyecek yerde devreye girip önemli faydalar sağlıyorlar. Geçtiğimiz günlerde Avustralya’da Avalon Air Show gerçekleştirildi. Bu fuarda dikkat çeken yeni bir İHA tanıtıldı. Kuyruğu üzerine oturan yeni model Strix adı verilen İHA’yı İngiltere BAE Systems ve Avustralyalı Innovaero şirketi ile birlikte geliştirmiş.

        Avustralya’da geliştirilen hibrit İHA bir nakliye konteynerinin içine sığabilecek şekilde katlanabiliyor. Görev alanına nakledilirken daha az yer kaplayan Strix, 160 kg faydalı yükü 800 km mesafeye götürebiliyor.

        Yerde yuvarlanabiliyor

        Strix, havadan yere saldırı, kalıcı istihbarat, keşif ve gözetleme gibi birçok rolü kolaylıkla başarabiliyor. Askeri helikopterlere yardımcı kuvvet olarak destek verecek şekilde tasarlanmış. Ön ve arka tarafında kanatları bulunan hava aracının ön kanatlar aşağı, arka kanatlar yukarı doğru eğilimli. Ön cepheden bakıldığında X-kanat türü olduğu belli olur. Dört kanat ucunda bulunan pervanelerle uçuyor. İniş takımları uçağın kuyruğundan merkezine doğru açılıp kapanabilir. Hava aracının burun kısmı ise belli bir açıyla havaya doğru kaldırılmış. Böylece istenmeyen bir durumda İHA’nın yerde hasar görmeden yuvarlanmasına olanak sağlanıyor.

        Strix 2026’da hizmete girecek

        En dikkat çekici özelliği kuyruğu üzerinde durması ve dikey iniş kalkış (Vertical take-off and landing -VTOL) yapabilmesi. Tek operatör tarafından kullanılabilen İHA yerden veya havada bir helikopterin içinden de rahatlıkla komuta edilebiliyor. Bu son model İHA’nın prototipi üzerinde çalışmalar henüz devam ediyor. Strix’in 2026’da Avustralya’da operasyonel hizmete hazır hale getirilecek.

        Diğer Yazılar