Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Enerji bürokrasisi ilginç bir sınavdan geçiyor. Yerli ve milli kaynaklardan elektrik üreten santrallere maliyetlerin altında tavan fiyat belirlenip, baskı uygulanırken, ithal kömür ve doğalgazı ile çalışan santralleri korumak için bulunan formül adeta gelir garantisi gibi. Sektörde durumdan rahatsız olan çevreler ithal kömür ve doğalgazdan elektrik üreten santrallerin ilk defa gelir garantili bir sisteme kavuşmuş olduklarına vurgu yapıyorlar.

        Yerli kaynaklardan elektrik üreten tüm santrallerin konumları ve maliyet girdileri dikkate alınmadan başlangıçta hepsi için toptan yaklaşımla 1.200 TL MWh tavan fiyat uygulamasında başka bir amaç daha olduğunu öğrendim. Elektrik dağıtım şirketlerinin çatısı altında yer alan “Görevli Tedarik Şirketlerinin (GTŞ)” kamudan yaklaşık 80 milyar TL alacakları bulunuyor. Enerji bürokrasisi epeydir ödemesini yapmadığı bu alacaklar için yerli kaynaklardan elektrik üreten şirketlerden tavan fiyat uygulamasıyla elde edeceği kaynağın bir kısmını burada kullanacakmış.

        Elektrik Üreticileri Derneği (EÜD) yerli kaynaklardan elektrik üreten santrallere maliyetlerinin altında zararına üretim yapmaya zorlayan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) bu düzenlemesinin iptali için geçtiğimiz ay dava açmış.

        Eğer düzenleme bu haliyle yürürlükte kalırsa yerli elektrik üreticileri bir yandan yabancıları sübvanse ederken, diğer taraftan da sağlanan kaynakla enerji bürokrasisinin kamudan alacaklı olan şirketlerin açıklarını kapatmaya devam edeceği belirtiliyor.

        Fakat kamu enerji otoriteleri, kendi yöntemleriyle belirleyip, yerli kaynaktan elektrik üretim maliyetlerini etkileyen akaryakıt gibi her gün artan unsurları dikkate almadan yaptıkları düzenlemeler, santrallerde büyük zararlara sebep olurken, bazı santraller ise kapısına kilit vurup, çalışanlarını izne göndermiş durumda.

        REKLAM

        Yerli kaynaklardan elektrik de üreten santrallerde rahatsızlığa sebep olan düzenlemeyle uzlaşma fiyatı olarak ilan edilen 1.200 TL MWh bedelin yerli şirketler için maliyetini karşılayacağı varsayılarak, piyasada oluşan daha yüksek rakamlardan satış yapmaları engellendi. Buradan MWh başına sağlanacak kazançlar da ithal kömür ve doğalgaz santrallerini desteklemek ve birikmiş alacakların ödenmesi için oluşturulan havuza aktarılıyor. Yerli elektrik santrallerini baskıyla, zararına çalıştırıp, ithal kömür ve doğalgaz ile çalışan santralleri ayakta tutmak için bulunan formül bu.

        Fakat bu uygulamanın sektörde yerli kaynaklardan elektrik üreten her santrale uygulanmadığı belirtiliyor. Enerji Piyasaları İşletme AŞ (EPİAŞ) mevzuatında da muafiyetlerle ilgili düzenlemeler var. Ancak kime, ne kadar, hangi kritere göre muafiyet sağlandığı ilan edilmiyor, duyurulmuyor. Sektörün önde gelen yetkilileri bazı şirketlere kesin muafiyet uygulandığını bildiklerini, ama detaylarını öğrenemedikleri söylediler.

        Yukarıdaki detaylar ışığında sektöre baktığımızda böyle bir sistemde elektrik fiyatlarının uygun fiyatlarla asla piyasaya arz edilemeyeceği gerçeği ortaya çıkmaktadır. Pahalı ithal ürünlerle elektrik üreten santrallere verilen destek aynı zamanda elektrik piyasasında dengeleri de bozmuş durumda. Yerli kaynaktan elektrik üreten santraller teker teker kapanacağı veya bir vesileyle zararına üretime devam etmeyeceği için elektrik fiyatları önümüzdeki günlerde yükselmeye devam edecektir. Vatandaş elektrik için daha yüksek bedeller ödeyecek, kamu da vatandaştan topladığı bu paraları yurtdışına aktararak cari açığı daha büyütecektir.

        Ekonomi yönetiminin para bulmak için her gün ilginç fikirler ortaya attığı, modeller geliştiği şu günlerde, böyle bir uygulama hangi akla hizmet edecektir? Türkiye bazı ülkelerin doğalgaz ve ithal kömürünü ile sektörlerini, çalışanlarını neden destekliyor, sübvanse ediyor? Cevaplanması gereken bir soru bu...

        İthal doğalgaz ve kömürden elektrik üreten santraller yüksek fiyattan gelir garantili elektriği sisteme verirken, yerli kaynaklardan elektrik üreterek katma değer sağlayan, cari açığı engelleyen, enerji arzı güvenliğine katkı sunan ve fiyatları dengeleyen yerli santrallere bu muamele neden yapılıyor? Dünyada artan doğalgaz ve kömür fiyatlarının Türkiye’nin elektrik üretimine etkisi dikkate alınmadan yerli kaynak kullanıp, elektrik üreten santrallere daha fazla önem verilmesi gerekirken tam tersi uygulamalar, düzenlemeler neden yapılıyor?

        REKLAM

        Türkiye’nin toplam elektrik üretim kurulu gücü 100 bin MW seviyesinde. Bu gücün de yaklaşık olarak yüzde 80’i özel sektöre, yüzde 20’si ise kamu kuruluşu olana Elektrik Üretim AŞ’ye (EÜAŞ) ait. Ancak bu gücün tamamı her an emre amade durumda değil. Kesintisiz elektrik üreten baz güç santraller, özellikle yerli kömürden üretim yapanlar Türkiye için önemli ve el üstünde tutulması gerekirken tam tersi bir düzenlemeyle doğalgaz ve ithal kömürle çalışanlar ayakta tutulmaya çalışılıyor.

        Mesela geçen yıl BOTAŞ’tan aldıkları ithal doğalgaz ile termik santraller yaklaşık 108 GWh üretim yapmışlar. Enerji Bakanlığı ve Türkiye İletişim AŞ’nin (TEİAŞ) verilerine göre ithal doğalgaz, elektrik üretiminde açık ara lider. İkincilik ise ithal kömürde, hidrolik (barajlar) üçüncü ve yerli kömür ise dördüncü. Dolayısıyla elektrik üretiminde yerli kaynak kullanımı hem az hem de son iki yılda devreye giren santral yok. Enerji bürokrasi herhalde elektriğimizin yarıdan fazlasının ithal kaynaklı olduğu bu tabloyu görüyordur.

        Türkiye’de Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirlenen tüketici tarife fiyatları üç ayda bir yenileniyor. Enerji Piyasaları İşletme AŞ’de (EPİAŞ) ücret belirlenmesinde Piyasa Takas Fiyatı (PTF) ve Sistem Marjinal Fiyatı (SMF) baz alınıyor. Üreticilerin EPİAŞ’a satış fiyatları üretim maliyetlerine bakılmaksızın gün içerisinde piyasa şartlarına göre oluşuyor. Arz kapasitesinin yüksek olduğu zamanlarda piyasa fiyatı düşük, olmadığı zamanlarda ise yüksek oluyor. Son müdahale ise elektrik piyasasında dengeleri pahalı ithal elektrik lehine bozmuş durumda. Vatandaşın yüksek elektrik bedeli ödemesinin arkasında böyle bir tablo var.

        Elektrikte mevcut sıkıntılı durum enerji bürokrasinin eseri olarak ortaya çıkmıştır. Geçen yıl faturalanan elektrik miktarı 260 milyar kwh civarında. Parasal karşılığı 555 milyar TL olarak düşünülebilir. Türkiye için oldukça yüksek bir rakam ve yarıdan fazlası ithal kaynaklarla üretilerek, paralar yurtdışına gidiyor.

        REKLAM

        Elektrik piyasasına birçok açıdan bakmak gerekiyor. Zira ülke ekonomisine etkisi çok yüksek olan bu sektörde yerli kaynaklara verilecek önem cari açığa, istihdama, katma değere ve en önemlisi elektrik arz güvenliğine işaret ediyor. Pahalı elektrik üretimi adına ithal kömür ve doğalgaza verilen her destek yurtiçinde ekonomiye kazandırılan yer altı kaynaklarının devre dışı kalmasına, işsizliğe ve cari açığa birebir katkı sunmaktadır. İthal kaynaklı enerji tablosu şüphesiz enflasyonun yükselmesine de ciddi etki etmektedir.

        Ayrıca ülkemizde elektrik üretimi açısından doğrudan yurt dışına bağlı tek kaynak ithal kömürdür. Santraller yurtdışından spot piyasalardan kömürü temin ediyor. Doğalgazı ise BOTAŞ ithal edip, elektrik üreticilerine belli bir tarife ile veriyor. İthal doğalgaz ve kömürden elektrik üretim yapan santrallerin maliyetleri bu detaylarla hesaplanıp, destekleniyor. Yerli kömürden elektrik üreten santrallerin maliyetlerine etki eden unsurlarını ise enerji otoriteleri pek dikkate almıyor. Böyle olunca santraller üretim maliyetlerini karşılayamadıklarından kapanıyor. Adeta gizli bir el sanki “yerli santraller kapansın” diye sistemi kurgulamış gibi…

        Şu tabloyu gözünüzün önüne getirin; Yerli kömür santrallerin büyük çoğunluğunun yakıtı açık ocak yöntemiyle işletilen kömür sahalarından geliyor. Kömürün alınması için ekskavatör, kamyon ve sair kullanılıyor. Tüm araç ve teçhizat ne yakıyor? Her gün fiyatları zamlanan mazot temel gider kalemini oluşturuyor. Yani yerli kömürün en önemli maliyet kalemini ithal mazot belirliyor. Mazotun fiyatı da yerinde durmuyor. Enerji otoriteleri ise her gün takip ettikleri fiyatı yükselen akaryakıtı konu yerli kömürden elektrik üretme olunca dikkate bile almıyor. Eskalasyon hesaplarında yükselen akaryakıt fiyatları yerli kömür maliyet artışlarında göz ardı ediliyor.

        Bir kez daha soralım yerli ve millilik böyle mi oluyor? EPİAŞ'ın muafiyet mevzuatı, kime, neye göre uygulanıyor? Neden muafiyet sağlanan şirketler, bunlara sağlanan miktarlar ve kriterleri açıklanmıyor? Niçin ithal kaynakla çalışan santrallerin desteklenmesinde ısrar ediliyor? Pahalı doğalgaz alımında ve ithal kömür tedarikinde Türkiye adına birilerine söz mü verildi ki böyle bir uygulamada ısrar ediliyor?

        Elektrik Üreticileri Derneği (EÜD) yanlış, haksız ve ülke ekonomisin zarar veren, yerli elektrik üreticilerini de devre dışı bırakan bu uygulamayı yargıya taşımasına rağmen enerji bürokrasisi Türkiye’ye sıkıntıya sokan bu düzenlemede neden ısrar ediyor? Bu sorulara cevap verecek bir enerji otoritesi yok mu? Niçin kamuoyu aydınlatılmıyor?

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar