Avrupa için...
Galatasaray için ligde kader haftalarına girdiği dönemecin başlangıç maçıydı Adanaspor karşılaşması. Ligin dibine demir atmış rakibi karşısında alınacak bir galibiyet; Başakşehir maçını bir final maçına çevirecek ve Şampiyonlar Ligi bileti için önemli bir avantaj sağlanmış olacaktı. Nitekim farkla gelen 3 puan Galatasaray’a bu zorlu süreç için moral oldu ve ligde Avrupa için elini güçlendirdi.
Sakat olan Bruma’nın oynamadığı maçta Tudor, Sneijder’ı kulübeye çekerek başladı maça... Hırvat hoca ayrıca haftalardır üzerinde ısrar ettiği üçlü defans konusunda da geri adım atmış ve sahaya farklı çıkmıştı. Forvet arkasında Podolski’yi kullandı. İlk yarıda topu çok hızlı çeviren Galatasaray; Rodrigues, Linnes, Podolski ve Yasin gibi hızlı oyuncuların varlığıyla zaman zaman baş döndürücü bir hal aldı. Ama seri olarak rakip yarı alana çıkan, rakibin başını döndüren, hızlı top çeviren Galatasaray özellikle ilk yarıda topu rakip ceza alanına çok fazla indiremedi.
Hücum anlamında rakip üzerinde sürekli bir baskı kuramaması, Cimbom’un en büyük eksiğiydi. Bir de isabetli ortalarla Eren Derdiyok buluşturulamadı. Tabii bu kadar çok öne oynayan oyuncunun bulunduğu bir kadroda arkaya atılan topların sorun yaratmaması garip olurdu. İlk yarıyı Adanaspor, Galatasaray’dan daha fazla net pozisyonla bitirdi. Fakat Semih’in kademeleri ve Magaye’nin ağır hareketleri Adanaspor’un gol bulmasını engelledi.
Podolski’nin, İtandje’ı hataya zorlayan kafa vuruşundan gelen gol Adana’nın direncini bitirdi. İkinci yarıda Galatasaray fırtınası esti. Rodrigues’in mükemmel golüyle şov başladı. Sarı-Kırmızılılar’da uzun zaman sonra oyun kurma meziyeti olan iki yumuşak tipte orta saha oyuncusu Josue ve Selçuk’u yan yana gördük. Josue iyi işler yaptı. Yasin, Poldi, Linnes, Rodrigues gibi koşu atan oyuncular olunca, Selçuk ve Josue de sürekli uzun pas denedi. Orta alan oyuncularının performansını çevresindeki oyuncuların hareketliliği belirliyor. Selçuk saklıyor, oynamıyor diyenler problemin Selçuk’ta olmadığını artık görmüştür diye umuyorum. Savunma arkasına çok iyi toplar attı. Bu arada yeri gelmişken de belirteyim ancak iyi niyetinden hiç kuşkulu olmadığım, duran top ustası, asistleriyle penaltıdan da olsa golleriyle son saniye vuruşlarıyla takıma hayat veren Galatasaray kaptanının yapılan muameleyi de hak ettiğini düşünmüyorum.
Bu arada Linnes’i de çok beğendim. Dörtlü defans içinden çıkıp sol açık gibi oynadı ve çok etkili oldu. Ahmet Çalık da yavaş yavaş yerine ısınıyor. Konsantrasyonunu biraz daha yükseltirse vazgeçilmez olur.
TARAFTAR
Takımın zorlu bir sürece giriyor. Başakşehir ve Fenerbahçe maçları da kazanıldığı takdirde Devler Ligi’nde oynama fırsatını ciddi bir şekilde yakalıyorsun. Ama bakıyoruz böyle bir ortamda tribünler bomboş. Bir takımın en önemli desteği taraftarı. Neredesin büyük Galatasaray taraftarı? Bunu maçın hafta arası oynanması, yönetimi protesto etmek şeklinde açıklayabilmek beni açıkçası tatmin etmez. Armaya sahip çıkmak gerek.