Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE’de bir grup vatandaş var.

        Kendilerini modern, çağdaş, ilerici ve aydın görenler arasından bir grup.

        Bunlar şimdi medyaya da öfkeliler.

        Kızıyorlar.

        Sövüyorlar.

        Ama bunların öfkesinin arkasında kendilerine olan güvensizlikleri ve tembellikleri var.

        Ve bana sorarsanız, Ergenekon ve Balyoz davalarında mahkûm olan komutanların bundan sonraki hayatlarını hapiste geçirecek olmalarına neden olan cezalara çarptırılmalarının arkasında bu “tipler’’ var.

        Çünkü bunlar hiçbir işe yaramaz tipler.

        En basitinden başlayarak nedenini anlatayım.

        Mesela seçimler yaza denk geldiği zaman bu tipler tatillerini yarıda kesip oy kullanmaya gitmeye tenezzül etmezler.

        Bir siyasi partiye ve harekete asla girmezler. Çalışmak, koşturmak, toplumun farklı kesimleriyle temas kurmak onlara göre değildir.

        Asla yüksek sesle muhalefet yapmazlar. Eş dost toplantılarında “Aramızda kalsın’’ kaydıyla fikir beyan ederler. Şimdilerde Twitter’da da muhalefete başlamışlardır ama bir soruşturma korkusu olunca twit’lerini bile hemen silerler.

        Bir partide asla sandık görevlisi falan olmazlar. Bir pazar günlerini böyle bir angaryayla asla harcamazlar. Ama istemedikleri parti seçimi kazanınca kaybeden partiyi işbilmezlik ve sandıklara bile sahip olamamakla suçlarlar.

        Çocuklarına bile siyasetten uzak durmayı öğütlerler.

        Üç kuruşluk bir menfaat söz konusu olduğunda en sevmedikleri iktidarlara yaklaşmak için aracılar ararlar.

        Ama sonra yaşam biçimlerini veya çıkarlarını tehlikede ya da risk altında görünce hemen birilerini göreve çağırır fakat asla kendileri göreve koşmazlar.

        “Paşam neredesiniz?” diye beklentilerini aktarırlar.

        Paşalar hapisteyken bunlar yine aktiftir.

        Plajda mayoyla uzanırlar güneşin altına.

        Ellerindeki cep telefonundan Twitter’a girer veya ona buna mail atarak “Kurtarın memleketi şerefsizler, neredesiniz?’’ demeye devam ederler.

        Sonra da vatan için gerekeni yapmış olmanın huzuru içinde uzanır, sağlarına sollarına güneş yağı sürerler.

        Bakın çevrenize bunlardan kaç tane göreceksiniz.

        Aynaya bakmak da serbest...

        Güldüren etik dersleri

        BİR grup dizi oyuncusu ve sanatçı, sık sık olduğu gibi, polisin yaptığı bir operasyonla uyuşturucu kullandıkları gerekçesiyle gözaltına alındılar ve her zaman olduğu gibi teşhir edildiler.

        Sonrasında bazı gazeteciler ve köşe yazarları hemen etik tartışması başlattılar.

        “Gözaltına alınanları gazetelerin isimleriyle haber yapması doğru değil’’ diyerek.

        Ben de gülerek okudum.

        Birincisi, bu arkadaşların gazeteleri genelde böyle şeyleri pek takmazlar.

        Her türlü sanığı veya mağduru açık seçik isimleriyle, unvanlarıyla yazar, duyururlar.

        Kanunla korunan küçük yaştaki suç sanıklarının veya mağdurlarının isimlerini bile kanunen yasak olmasına rağmen yazmaktan çekinmezler.

        Sonra üç beş oyuncunun adını baş harfleriyle yazar, ardından da “medya etiği dersi’’ vermeye kalkışarak komik duruma düşerler.

        İkincisi ise ünlü insanların bu nevi suçlamalarla gözaltına alınması veya tutuklanması dünyanın her yerinde haberdir.

        Hollywood ünlülerinin dünyanın çeşitli yerlerinde bu nedenlerle yakalanmaları haber olur.

        Hatta sonrasındaki rehabilitasyon süreçleri bile anbean yayınlanır.

        Son günlerde her yerde yayınlanan Lindsay Lohan haberleri buna en güzel örnektir.

        Bu nedenle medya etiğinin en küçük unsuruna bile uymayan gazetelerin yazarlarının, birkaç dizi oyuncusunu fotoğraflarının içinde isimlerinin inisiyalleriyle yayınladığı zaman kendilerini “etik şampiyonu’’ ilan etmeleri sadece komedidir.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        ‘Yapalım’ın anlamı, ‘Sen yap ben seyredeyim’ olmadığı zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar