Uçlara güç veren bir Anayasa
2017 yılında referandum ile kabul edilen ve Türkiye’ye Başkanlık sistemi getiren Anayasa ile ilgili olarak o zaman da eleştirilerimizi yöneltmiş, bu Anayasa’nın Türkiye’ye pek çok açıdan sorun yaratacak, çalakalem yazılmış ve alelacele halkın önüne getirilmiş sakıncalı bir Anayasa olabileceğinden bahsetmiştik.
İçindeki pek çok açık, pek çok muğlak nokta olduğu zaman içinde ortaya çıktı, çıkmaya da devam ediyor.
Kilit görevlerdeki bakanların seçim öneminde görevlerini sürdürüyor olmasının yarattığı tartışmaları bugün özellikle İçişleri Bakanı tarafından başlatılan bazı tartışmalarda gördük.
Bunun dışında da pek çok sorun var.
Ancak en önemli sıkıntı çok açık biçimde karşımızda duruyor.
Bu Anayasa, çok açık biçimde aşırı uç, marjinal, toplum genelinde kabul görmesi imkansız bazı küçük partilere ve siyasi görüşleri kendi oy tabanından çok daha güçlü bir rol biçiyor.
Mesela Hüda-Par gibi hem Türkiye Cumhuriyeti karşıtı, radikal İslamcı, şeriat yanlısı ve oy oranı binde bir bile olmayan Kürtçü bir partiye iktidar partisi ile oturup pazarlık etme ve iktidar ittifakına dahil olup görüşlerini dikte etme hakkı verirken, HDP gibi bir partiyi hiçbir ittifaka dahil olmadan TBMM’de kilit rol alma şansı tanıyor.
Dahası yarın kurulabilecek daha da radikal etnik milliyetçi, hatta adı konmamış Neonazi partileri bile gelecekte parlamento içinde etkin konuma getirebilecek bir Anayasal düzenimiz var.
Elbette her görüşün TBMM’de temsil hakkına saygı duyuyorum.
TBMM’de olmaları beni asla rahatsız etmiyor.
Ama radikal uçların kilit haline gelmesinin yarabileceği sonuçlardan endişe etmemem mümkün değil.
Seçimi kim kazanırsa kazansın, Anayasa yazma donanımı ve yetkinliği olmayan kişiler tarağından yapıldığı aşikar bu “Çalakalem” Anayasa’nın bir an önce değişmesi gerektiğini biliyorum.