Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Seçimi erteleme meselesini yazdım geçenlerde.

        İktidar kanadında ciddi ciddi ele alınan, deprem nedeniyle seçimi erteleme meselesini.

        Mevcut durumun, zaten bıçak sırtı giden bir seçim sürecini iktidar açısından iyiden iyiye olumsuz hale getirmesi sonucunda seçimin ertelenmesinin iyiden iyiye gündemde olduğu belli.

        Ben de birkaç gün önce Anayasa Mahkemesi’nin eski bir kararına atfen iktidarın şansını denemek isteyebileceğini yazdım.

        Pek çok hukukçu arayıp bunun mümkün olmadığını anlattılar.

        Ersan Şen, AYM kararının o gün için doğru ama bugün için geçerli olmayan bir karar olduğunu ancak Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile seçimlerin ertelenebileceğini, Anayasa Mahkemesi’nin zorlama bir tavırla OHAL devam ettiği müddetçe hukukilik denetimi yapmayabileceğini, burada da son sözü YSK’nın söyleyeceğini belirtti.

        Eski Yarsav Başkanı Eminağaoğlu da AYM’nin 2012’de aldığı kararın bugün uygulanmasının hukuki olarak mümkün olmadığını söylüyor.

        Ben elbette onlar gibi hukukçu değilim.

        Ancak konuşulanları, planlananları duyup aktarabilirim.

        Ve bana gelen bilgilere göre, süreç Ersan Şen’in söylediğine yakın bir şekilde ilerleyecek gibi duruyor.

        REKLAM

        İktidar kanadı, seçimleri erteletme işini YSK’ya paslayacak.

        Önce bir seçim kararı alınacak.

        Sonra YSK, 4 ilde tamamen 6 ilde ise kısmen seçim sürecini yürütmesinin fiilen imkansız hale geldiğini bildirecek ve seçimlerin ertelenmesini isteyecek.

        Böylelikle seçimler en az 6 ay, muhtemelen bir yıl ertelenecek.

        Sonrası!

        Allah kerim.

        Ya Timur ya fil ya Nasreddin…

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Abartmak sorumsuzluk getirmez

        Abartmak sorumsuzluk getirmez
        0:00 / 0:00

        Bir harita ve birkaç grafik yayınlayarak depremin büyüklüğünü vurgulamaya ve "Kimse bir şey yapamazdı. Bu felaket nerede meydana gelirse gelsin böyle bir sonuç verirdi” demeye alışanlar var.

        Herkes kabul ediyor ki, peş peşe meydana gelen iki deprem de çok ciddi idi.

        Ancak sahipsiz bir biçimde ortaya atılan o harita ve grafiklerde belirtildiği gibi 500 kilometrelik bir fay kırığı mevzubahis bile değil.

        Konuştuğum bilim insanları ve jeologlar kırılan faylardan birinin 100 kilometre, diğerinin 120 kilometre civarında kırıldığının tahmin edildiğini, fay çözümlemelerinin henüz açıklanmamış olması nedeniyle tam bir uzunluk verilemeyeceğini ama Doğu Anadolu fayının toplam uzunluğunun 500 km olduğunu ve bu fayın önemli bir bölümünün daha önceki depremlerle kırıldığını söylüyorlar.

        Yani fazladan abartmaya gerek yok deprem zaten yeterince abartılı bir büyüklükte meydana geldi ve uzunluğundan daha önemli olan yıkıcılığı idi.

        Çünkü depremi abarttığınız zaman kendi hatalarınızı da azaltmış oluyorsunuz.

        “Çok büyüktü hiçbir şey yapılamazdı” söylemi, bilinçsizliğin, sorumsuzluğun ve aymazlığın bir sonraki kuşağa da aktarılması anlamına gelir.

        Hatalardan ders çıkarmayı engeller.

        Siz bilgiye kulak verip, binaları, altyapının önemli bir bölümünü depreme uygun yapsaydınız.

        Bizzat AFAD’ın hazırlığı rapor bazı sorumsuz belediye başkanları tarafından “Ben buna inanmıyorum” diye kaldırılıp atılmasaydı.

        Kendi çıkardığınız yönetmelikleri tam olarak uygulayıp denetleseydiniz.

        Kötü binaları yıktırmak yerine sürekli imar afları çıkarırken, siz affetseniz de doğa affetmez diyenleri dinlemiş olsaydınız

        Deprem yine güçlü olurdu ama yukarıdaki hasar, yukarıdaki can kaybı, yukarıdaki acı bu kadar büyük olmazdı.

        Şimdi bu depremi 1999’la da kıyaslayıp daha büyük olduğunu söylüyorsunuz.

        Doğru.

        Daha büyük ama 24 senede bir arpa boyu yol almış olmak da gerekmez miydi!

        Ve tabii deprem sonrası müdahale felaketi.

        Bu gecikme ve yetersizlikten de sorumlu değil misiniz!

        Devletin sahip olduğu tüm olanakları ilk anda devreye sokmadınız.

        Sivil toplumdan çekindiniz.

        AFAD bu işlere müdahale edecek olan “Afetlere Müdahale Genel Müdürlüğü”nün başına önce İmam Hatip, hadi o olabilir, sonra İlahiyat Fakültesi bitirip, üzerine tasavvuf yüksek lisansı yapmış biri yerine bir mühendisi, tercihen bir endüstri mühendisini, hadi sizden olan böyle birini bulamadınız en azından bir işletmeciyi, hadi onu da bulamadınız en azından nakliye firması tecrübesi olan birini getirmeniz de doğanın bir eseri mi, yoksa kendi beceriksizliğiniz, kendi hatanız mı!

        Bilmem farkında mısınız ama o kişi, bırakın bahsettiğiniz geniş coğrafyayı, kendi memleketi Kahramanmaraş’ın bile derdine yetişemedi.

        Şimdi ancak eğitimine uygun olarak cenazelerin ardından dua eder.

        Yıkanmadan gömülen binlerce cenazenin…

        Teyit.org: Hazırlıklı olunamazdı iddiası doğru değil

        Teyit.org: Hazırlıklı olunamazdı iddiası doğru değil
        0:00 / 0:00

        Teyit.org diye bir mekanizma var biliyorsunuz.

        Özellikle medyada yer alan haberlerin gerçeğe uygun olup olmadığını somut gerçekliği yansıtıp yansıtmadığını denetliyor.

        Pek çok yabancı medya ve sosyal medya ortamı da bunların denetim sonucuna uyarak bazı haberleri kaldırabiliyor.

        Teyit.org bu kez de “Böylesi bir felakete hazırlıklı olabilmek mümkün değildir” iddiasını ele almış.

        Türkiye’deki deprem riskinin çok uzun zamandır bilindiğini.

        Bölgeye dair deprem uyarılarının yıllardır yinelendiğini.

        Bölgede yakın aralıklı iki deprem riskinin bile tahmin edilen riskler arasında olduğunu.

        Mikro bölgeleme yapılmadığını. Belediyelerin yer yer bu riske karşı önlem arayışında olduğunu ama devletin bu çalışmalara katkıda bulunmadığını.

        Zemin incelemelerinin yeterince yapılmadığını.

        Hatay Belediyesi’nin kentsel dönüşüm talebine merkezi otoritenin yanıt vermediğini.

        İl Afet Risk Azaltma Planlarının gerekli şekilde uygulanmadığını.

        Afet yönetim planında eksikler olduğunu.

        Tatbikatların oyun şeklinde geçtiğini.

        Erken uyarı sisteminin işlerlik kazanmadığını.

        Ve 20’den fazla imar affı çıkarıldığını ve bu aflardan 25 milyar TL gelir elde edildiğini.

        Fay Yasası’nın ertelendiğini belirtmiş.

        Ve “Bu depreme hazırlıklı olmak mümkündü” diyerek iddiayı çürütmüş.

        O kesintileri hemen depremzedelere yollayın

        O kesintileri hemen depremzedelere yollayın
        0:00 / 0:00

        Depremin sınıfta kalanları arasında sadece kamu kurumları değil aynı zamanda giderek kamu kurumu haline dönüşmüş GSM operatörlerinin de olduğu bir gerçek.

        1 hafta boyunca deprem bölgesinde doğru düzgün iletişim sağlayamıyorsan çuvallamışsındır.

        Bunlar da toptan çuvalladı.

        İşittikleri küfür hakaret, onları epey idare eder.

        Çuvallayan bir başka kurum ise bankacılık müessesi.

        Bankalar, en azından benim gördüğüm bazı bankalar depremzedelere gönderilen yardımlardan komisyon aldılar.

        Şaka yapmıyorum.

        EFT masrafı, havale komisyonu adı her ne ise yollanan paralardan kesinti yaptılar.

        Sonrası bilmiyorum ama ilk günlerde yollanan tüm paralarda bu kesinti mevcut.

        Deprem felaketini gelire dönüştürmek, nasıl bir ahlaki, nasıl bir vicdani anlayış ise.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Enkaz altından 14 gün sonra bile sağ çıkanlar olduğunu unutmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar