Deprem bölgesinden, özellikle de Hatay’dan gelen haberler felaket.
Depremin ardından, depremin vurduğu illerde müthiş kaotik bir ortam oluşmuş vaziyette.
Ciddi güvenlik sorunları herkes tarafından aktarılıyor.
Tam bir keşmekeş yaşanıyor.
Kentlerde güvenlik yok.
Polis jandarma sayısı yetersiz.
Yağmalar soygunlar gırla.
Suriyelilerin tavırlarından, yaptıklarından çok ciddi şikayetler geliyor.
Sınır güvenliği bir kez daha tamamen ortadan kalkmış vaziyette.
Kim giriyor, kim çıkıyor belirsiz.
Havalimanlarında güvenlik yok.
Uçaklar doldurulup doldurulup kaldırılıyor.
Uçağa binen kim, inen kim belli değil.
Aynı şey bölgeden depremzedeleri tahliye etmek, kalabilecekleri yerlere götürmek üzere giden otobüsler için geçerli.
Kim iniyor, kim biniyor bilinmiyor.
Yardım araçlarının yollarda çevrilip soyulması bir yana, ölü soyucular türedi.
Tam anlamıyla bir "post apokaliptik” yani kıyamet sonrası görüntüler anlatılıyor, aktarılıyor.
Düzgün insanlar, dostlarımız, arkadaşlarımız, vatandaşlarımız büyük bir çaresizlik içinde.
Cenazelerini toplayamıyor, can güvenliklerini sağlayamıyorlar.
Ve bir yandan da başka görüntüler geliyor.
Güvenlik güçleri ellerinde odunlar, hortumlar, sopalar ile birilerini dövüyor.
Dövülenlerin yağmacılar, ölü soyucular olduğunu varsayıyor ve dövenlerin “Eline sağlık” diyoruz belki, belki içimizin yağları eriyor, hoşumuza gidiyor.
Fakat ne yazık ki, şiddet çözüm değil.
Üstelik devlet bu olabilir mi ya da olmalı mı!
Depremin hukuku, adaleti, devleti devlet yapan her şeyi de enkaza çevirmesine göz mü yummalıyız?
Bu davranış biçimi kontrolü elinde tutmayı başarmış güçlü bir devletin davranış biçimi olamaz.
Olmamalı.
Yoksa işler çok ama çok kötüye gider. Yıllarca süren Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesine çevirme çabalarının çok acı bir sonucunu görürüz.
Söylemeye dilimin varmadığı şeyler olur, olabilir.
Çok ağır bir darbe aldık, anlıyorum.
Bu darbenin bu denli yıkıcı olmasının nedeni depremin gücü ya da etkili olduğu alanın büyüklüğü değil, düne kadar yasaya, hukuka, bilime, bilgiye saygı göstermememizdi.
Bu felaketten kurtulacaksak eğer yasayı, hukuku, aklı, izanı yeniden ele alarak kurtulacağız.
Panikle, hukuku, adaleti, aklı, bilimi yine aylaklar altına alarak değil.
Nasıl mı, geçelim alttaki yazıya.