Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Geçen hafta 2022 bütçesinde gerçekleşen giderler üzerinden tarımın nasıl desteksiz bırakıldığını, bunun sonucunun da doğal olarak gıda enflasyonu olduğunu ve iktidarın buralara destek vermeyerek pahalılığı teşvik ettiğini yazdım.

Gelirlerdeki çarpıcı noktaları da ertesi gün yazacağımı söyledim ama kısmet bugüne imiş.

Merkezi bütçenin gelir kalemlerindeki reel artış, aslında ekonominin gerçeğini de yüzümüze vuruyor.

Saklanan enflasyonu.

Kurumlar Vergisi 2021 yılında 177,9 Milyar TL iken 2022 yılında 507 milyar TL’ye çıkmış.

Değişim yüzde 185.

Kurumlar Geçici Vergisi 2021 yılında 163,5 milyar TL. 2022 yılında 497,3 milyar TL olmuş. Değişim yüzde 204.

Özel Tüketim Vergisi motorlu taşıtlarda yüzde 152 değişim göstererek 66 milyardan TL’den 167 milyar TL’ye yükselmiş.

Petrol ve doğalgazda ise 31 milyar TL’den 76,7 milyar TL’ye yükselerek yüzde 145’lik bir değişime neden olmuş.

Ve en önemli kalem olarak ithalde alınan KDV 261 milyar TL’den 578,9 milyar TL’ye yükselmiş. Değişim yüzde 121.

Bu tabloya baktığınız zaman aslında ekonominin MR ya da tomografisini değilse de, en azından röntgenini de çekmiş oluyorsunuz.

Ve şimdi ekonomiyi çok daha büyük bir tehlike bekliyor.

Enflasyon muhasebesinin olmaması.

Türkiye, enflasyonu inkar etmenin bir yolu olarak enflasyon muhasebesine geçmediği için, şirketler çok yüksek kârlı görünecekler.

Bunun doğal sonucu olarak da çok yüksek vergi tahakkuk edecek.

Ve özellikle büyük şirketler, holdingler çok yüksek vergi ödemek zorunda kalacaklar.

Bu vergi aslında bu şirketlerin sermayeden, özellikle de işletme sermayesinden çıkacak.

Reel sermaye kaybı, ister istemez, bu şirketlerin faaliyetlerini ve yatırımlarını etkileyecek.

Türk asıllı şirketler ya verimsiz yatırımlar yapmak zorunda kalacaklar ya da yurt dışında yatırıma yönelecekler.

Yabancı sermaye için durum daha da kötü olacak.

Türkiye’deki yatırımları birdenbire verimsiz hale gelecek. Cazibesini yitirecek.

Niye mi?

Hakiki bir örnek vereyim.

Geçen yıl Türkiye’deki yatırımı 3 milyar TL kâr etmiş görünen bir uluslararası banka, uluslararası muhasebe standartlarında bir hesap yapınca, Türkiye’deki faaliyetinin aslında 300 milyon avro zarar ettiğini gördü.

Sizce bu hesaba bakarak kim Türkiye’de yatırım yapmak ister?

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar