Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Altılı Masa’nın aday belirleme sürecini başlatmak için başlatmayı planladığı sürecin başlamasına sayılı günler kaldı.

        Ancak aday belirleme sürecini başlatmadan önce, zannederim bir “hasar tespit komisyonu” kurma sürecini başlatıp, Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarının yarattığı tahribatı belirlemeleri gerekecek.

        Bu da aday belirleme sürecini başlatmak için başlatılacak süreci biraz olsun geciktirebilir.

        Ancak çok da uzun bir süreye gerek yok.

        Parti yönetimleri artık aday ismi üzerine yoğunlaşmaya başladı.

        Altılı Masa’yı izleyenlerin ve tabii iktidarın en büyük merak konusu ise aday isminin Altılı Masa’da bir parçalanmaya neden olup olmayacağı.

        Özellikle İYİ Parti’nin son reklam kampanyası ve aylardır bu partiden yapılan açıklamaların toplamının hülasası Masa’nın ikinci güçlü ayağının Kemal Kılıçdaroğlu dışında bir aday istediğine işaret ettiği için iktidar tarafının dağılma beklentisi büyüktü.

        Ne var ki, kimsenin haberinin olmadığı bir “rapor” var ve bu rapor büyük ölçüde CHP’nin yol haritasının da kaynağı.

        Bu rapor CHP Genel Başkanı için özel olarak hazırlandı ve geçtiğimiz Eylül ayında Kemal Kılıçdaroğlu’nun masasına koyuldu.

        REKLAM

        Raporda çok net biçimde “Parti genel başkanları Yapılanma Süreci’nde ‘Geçiş Süreci Karargahında’ yer almalı ve bu sürece ilişkin çalışmalarda temel politikaların korunması ve ‘İlkeli sınırlar içinde’ kalınması sağlamalıdır” diye yazıyor.

        Hemen altında ise daha kuvvetli bir vurgu ile “Parti başkanları mutlaka meclis içinde yer almalı ve siyasetin yönetilmesini sağlamalı ve ülkenin siyasal, ekonomik, sosyal ve uluslararası ilişkilere ait konulara ve meselelere odaklanmalıdır. Diğer bir ifade ile parti liderleri kesinlikle meclisin içinde olmalıdır” deniliyor.

        Bana bu raporu ileten CHP’li dostum “Kemal Bey’in Cumhurbaşkanı adayı olmayacağı çok önceden belli idi” diyor.

        Ben de kendisine “Kemal Bey Cumhurbaşkanı adayı olur, partinin yeni lideri de TBMM’de olur. Bu rapor buna engel değil” diyorum.

        Aldığım yanıt ise “Kemal Bey aday olursa bu kez CHP’de bir genel başkanlık yarışı başlar. Bu da seçim döneminde partinin iç meselelerine odaklanmasına neden olur. Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde CHP’nin bir genel başkanlık yarışı ile konsantrasyonunun bozulmasını istemez.”

        Eğer gerçekten durum bu ise iktidarın hevesi biraz kaçacak gibi.

        Ama Kemal Bey’in çevresinde “Efendim aday olmanız gerek” diyenlerin sayısı da hiç az değil.

        Bakalım raporu mu dinleyecek, çevresini mi!

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Hadi canım emekli vekil mi olurmuş!

        Hadi canım emekli vekil mi olurmuş!
        0:00 / 0:00

        Yıllardır, milletvekili maaşlarının yüksek olması gerektiğini savunurum.

        Milletvekili, yaptığı görevin saygınlığına yakışır bir maaş almalıdır.

        Kılığı, kıyafeti, yaşam kalitesi görevine uygun olmalıdır derim.

        Bu memleket 600 milletvekiline doğru düzgün maaş verebilecek kadar varlıklıdır derim hep.

        Ama bir şeyi savunamam.

        “Emekli milletvekili"ni anlamam.

        Böyle bir saçmalık olmaz, olmamalı.

        Ne demek emekli vekil.

        Dünyanın herhangi medeni ve demokratik bir ülkesinde böyle bir şey ne duydum ne gördüm.

        İnsanların bir işi vardır.

        Milletvekili olmak için işlerine ara verirler, belirli bir süre milletvekilliği yaparlar, sonra işlerine dönerler ve işleri ne ise oradan emekli olurlar.

        O işin emekli maaşı ne ise emekli maaşı olarak da onu alırlar.

        Bizde ise 12 Eylül sonrası böyle bir rezillik çıktı.

        “Emekli milletvekilliği”.

        Çok değil, 2 yıl milletvekilliği yapınca emekliliğe hak kazanıyorsun ve ölünceye kadar oldukça yüksek bir emekli maaşı alıyorsun.

        Yetmiyor, emekli milletvekili hakkın rahmetine kavuşunca eşi, o da hakkın rahmetine kavuşunca evli olmayan ya da dul kızları da bu maaşı almaya devam ediyor.

        Böyle bir haksızlık olamaz.

        Vekilliğin emekliliği mi olur…

        30 yıllık avukatım var. Vekilim.

        Yarın emekli olup işi bıraksa benden para almaya devam mı edecek!

        Tabii ki etmeyecek ama 2 yıllık vekilim, milletvekili olduğu için hayat boyu bizden maaş alacak.

        Yuh artık.

        Ve dahası bu rezalet yetmezmiş gibi vekillerimiz geçen hafta toplandılar.

        Eylül ayında denedikleri ama başaramadıkları bir işi gerçekleştirdiler.

        Zerrece hak etmedikleri o emekli maaşlarına bir da zam yaptılar.

        Geçen Ocak ayında 18 bin 800 TL olan, Temmuz ayında 39 bin 900 TL’ye yükselttikleri maaşlarına bir zam daha yaparak 51 bin 900 TL’ye çıkardılar.

        Hiç utanmadan sıkılmadan.

        Bu kadarla kalsa yine iyi.

        TBMM çatısı altında bir de emekli milletvekilleri var.

        Yani hem vekiller hem de emekli vekiller.

        Nasıl oluyorsa!

        Onların maaşı da 125 bin 300 TL’yi buldu.

        Siz onlara bu parayı helal ediyor musunuz!

        Trafikte kuralsız olunmaz

        Trafikte kuralsız olunmaz
        0:00 / 0:00

        Yıllardır yaza yaza sonunda konuyla ilgili bir siyasi farkındalık oluşmaya başladı galiba.

        Konu dediğim “scooter” denilen taşıtların büyük kentlerde yarattığı rezillik.

        Gençlerin hatta bazen orta yaşlıların bile kullandığı, bizim çocukluğumuzun ayakla itilen trotinetlerinin elektrikli motora sahip versiyonu.

        Bizim çocukluğumuzda bunlar tahtadan yapılır, tekerlek yerine rulman katılır tek ayakla itilerek giderdi. Hiç sahip olamadım ama çok eğlenceli görünürdü.

        Şimdi ise elektrikli ve gayet süratli olanları var.

        Ve tam bir baş belası.

        Her şeyden önce kullanıcılar için son derece güvenliksiz.

        Çarptığında ya da düşülmesi halinde sürücüsünü öldürebilecek bir sürate sahipler ama kullanıcılar için hiçbir güvenlik ekipmanı şartı yok.

        Dahası isterlerse kaldırımda, isterlerse yolda, isterlerse ters yönde gidebiliyorlar.

        Hiçbir trafik kuralı bunlara işlemiyor.

        Üstüne üstlük bir de yollarda gelişi güzel bırakılıyor, kaldırımları işgal ediyor, sürekli çıkardıkları “bip bip” sesi ile milletin kafasını şişiriyorlar.

        Başlangıçta bazı yollara ve caddelere giremeyecekleri söylenirken şimdi her yerde fink atıyorlar.

        Son derece yüksek yerden torpilli olmalılar ki, kimse de bunlara kural getiremiyor.

        Sadece İzmir ve Kadıköy belediyeleri bunlarla bir miktar mücadele ediyor ama o da çok başarılı olamıyor.

        Bu aletlerin kullanımı Londra’da belirli bölgeler ile sınırlı ve çok sıkı kuralları ve denetimi var. Buna kullanıcıların ve kullanıcıların yaratabileceği hasarların sigorta kapsamı altında olması dahil.

        Paris’te ise tamamen yasaklanması gündemde ve bunun için kentte bir referanduma gidilmesi planlanıyor.

        Şunu açık söyleyeyim.

        Scooterların yasaklanması ve tamamen ortadan kalkması gerektiğini savunmuyorum.

        Bunların gençlerin ucuz ulaşıma erişimi için İstanbul gibi taksi ve toplu ulaşım sorunları olan bir kentte gerekliliğini kabul ediyorum.

        Trafik sıkışıklığının azalmasına olumlu katkısı olduğu kesin.

        Egzoz emisyonlarının düşürülmesine de mutlaka olumlu etkisi vardır.

        Ama bu denli kuralsız ve bu denli güvenlik önlemsiz olmasına itirazım var.

        1. Kaldırımda gitmeyecekler

        2. Ters yönde gitmeyecekler

        3. Araç trafiğine kapalı yollarda gitmeyecekler

        4. Bir kişiden fazla taşımayacaklar

        5. Kullanıcılar en azından bir bisiklet kaskı takacaklar

        6. Kaldırımlarda direklere ağaçlara gelişigüzel bırakılmayacaklar

        Bu şartlarla kimsenin bunlara karşı çıkacağını zannetmiyorum.

        Şimşek ne zaman gelir

        Şimşek ne zaman gelir
        0:00 / 0:00

        Eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Silivri'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında görülünce "Geri mi geliyor acaba" tartışması başlamıştı.

        Kimileri gelecek diyor.

        Kimileri ise asla gelmeyecek.

        Şimşek'e birkaç yıl önce Bakanlık teklif edildiğini, onun ise "Ailem var. Çocuklarım var. Onlar için çalışmam lazım" diyerek reddettiğini biliyordum.

        Duyduğum kadarı ile Mehmet Şimşek'e kısa süre önce yine "Bakanlık" önerisi götürülmüş.

        Şimşek ise yine reddetmiş.

        "Seçime doğru gidiyorsunuz. Görünen o ki, bir seçim ekonomisi uygulayacaksınız. Bol keseden para dağıtılacak, imkanlar seferber edilecek. Ben böyle bir dönemin bakanı olamam. Bunların altına imza atamam. Atarsam da saygınlığımdan eser kalmaz bir işinize yaramam. O yüzden siz şimdi böyle devam edin. Başka çareniz de yok. Ama yarın öbür gün bu işleri düzeltmeye niyet ederseniz o zaman tabii ki gelir ve çalışırım. Ama işime de kimseyi karıştırmam" demiş.

        Kullandığı kelimeler bunlar olmayabilir.

        Ama söylediklerinin tam manası bu.

        Şimdi AK Partililer Şimşek'in seçimlerden hemen önce geleceğini düşünüyorlar.

        Yol mu pahalı, can mı!

        Yol mu pahalı, can mı!
        0:00 / 0:00

        Ambulansın önünü kesip, üstüne bir de geçemesin diye yola beton döken ve anası tarafından doğurulmayıp, hacet olarak dünyaya bırakıldığını düşündüğüm beton mikseri sürücüsüne 21 bin TL ceza kesilmiş.

        Aynı canavarlığı yapan otomobil sürücüsüne 612 TL ceza kesildiği düşünülürse 21 bin TL iyi para.

        Ama emin olun bu ceza ambulansın önünü kestiği için değil, yola beton döktüğü için verilmiştir.

        Sadece ambulansın önüne kesse idi o da 612 TL öderdi.

        Anlayacağınız biz de yolu kirletmek, insan canına kastetmekten daha ağır bir suç.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Torunlarının yarınlarını düşünenler, başkalarının da torunları olduğunu unutmadığı zaman.

        Diğer Yazılar