Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Konu yine ihracatta kırdığımız rekor.

        Türkiye’nin ihracatı 2022’de yüzde 12,9 artarak 254,2 milyar dolara ulaşmış.

        Ve bu Cumhuriyet tarihimizin rekoru olmuş.

        Ne zaman bu ihracat rakamları açıklansa, ben bu kadar yüksek sesle açıklanmayan bir başka sayıya bakarım, ithalattaki artışa.

        O da artmış haliyle, orada da Cumhuriyet tarihinin rekorunu rekor kırmışız 364,4 milyar dolar ithalat yaparak.

        2022’de ihracatımız yüzde 12,9 artarken, ithalattaki artış oranı yüzde 39,3 olmuş.

        Yani ihracat rekorumuzu geliştirmişiz ama ithalat rekorumuzu çok daha fazla geliştirmişiz.

        Hal böyle olunca tabii ki dış ticaret açığımız da Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmış ve 110,2 milyar dolara ulaşmış.

        Hep yazarım, tek başına bir sayı bir anlam ifade etmez diye.

        Burada da etmiyor gördüğünüz gibi.

        Türkiye 2021 yılında dünya ihracatçı ülkeler sıralamasında yüzde 32,8’lik bir artış yakalamış ve 29. sırada yer alıyor.

        Buna karşın ithalatçı ülkeler sıralamasındaki yerimiz 21.’lik.

        Ve şimdi hedef ilk 10 olarak açıklanmış.

        İlk onda ilk sırada Çin var. 3 trilyon dolarlık ihracat ile.

        Onu takip eden ülke ABD. 1,7 trilyon dolarlık ihracat yapmış.

        Altında Almanya var. 1,626 trilyon dolarla.

        Japonya 4. sırada 757,46 milyar dolarlık ihracat ile.

        Onu 691,8 milyar dolarla Hollanda; 672,1 milyar dolarla Hong Kong; 644,4 milyar dolarla Güney Kore; 611 milyar dolarla İtalya; 569,5 milyar dolarla Fransa ve 547 milyar dolarla Belçika takip ediyor.

        Bunlar 2021 sayıları.

        Ve Türkiye’nin 2023 hedefi ilk 10 idi.

        Bugün oradan hayli uzağız.

        Ve ne yazık ki, ithalatımız ihracatımızdan çok daha hızlı büyüyor.

        Üstelik de tam tersi bir ekonomi politikasının açıklandığı yıl ithalat ihracattan yüzde 300 daha fazla büyümüş ise…

        Burada övünülecek bir şey ben göremiyorum.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Ar

        Ar
        0:00 / 0:00

        Memlekette izanın ve utanma duygusunun kalmadığından giderek daha fazla emin olmaya başlıyorum.

        Nereye baksam gördüğüm manzara bu.

        Son olarak başkaları adına utanmama neden olan olay, Kemal Kılıçdaroğlu-Deniz Baykal görüşmesi.

        CHP’yi CHP’lilerin gözünde bile daha antipatik hale nasıl getiririm arayışında olduğuna inanmaya başladığım Kemal Kılıçdaroğlu, arayışına Deniz Baykal’ın evinde devam etmiş.

        Hani şu kızı CHP’den istifa edip, AK Parti’ye katılacağı söylenen siyasetçi ile.

        Hani şu tüm yakın çevresi şu anda AK Parti’de siyaset yapan ya da CHP’ye karşı siyaset yapan siyasetçi ile.

        Ve Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan bir tek “ricada bulunmuş”.

        “Kızımı milletvekili adayı yapın” demiş.

        Hani şu CHP üyeliğinden büyük gürültü ile istifa edip, AK Parti’ye katılacağı iddia edilen kızının.

        Hani şu parti parası ile satın alınan Halk TV’yi satıp, parasını cebe attığı iddia edilen kızının.

        Bir an düşündüm, acaba Deniz Baykal Kılıçdaroğlu ile Erdoğan’ı karıştırdı da böyle bir talepte mi bulundu diye.

        Öyle ise yaşa vereceğim konuyu.

        Yok gerçekten konuştuğu kişinin Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu bile bile böyle bir şey istediyse kesin emin olacağım.

        Memlekette izan da kalmamış, yüz de.

        Suçlular güçlü olunca

        Suçlular güçlü olunca
        0:00 / 0:00

        Eski manken Özge Ulusoy’un emekli asker babası Ankara’da bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

        Ulusoy da babasına düşkün evlat gibi feryat ediyor, sorumlulardan hesap sorulmasını istiyor.

        Bunun üzerine kazayı yapan kadının yakınları Özge Ulusoy’a tehditler savurmaya başlıyor.

        “Haddini bil, bilmezsen bildiririz” diyerek.

        Yuh artık.

        Kadın babasını kaybetmiş.

        Acı içinde çırpınıyor.

        Kendince suçlu gördüğü sürücünün yargıya hesap vermesini istiyor.

        Her acılı insanın yapacağı gibi.

        Sürücü suçlu mu, değil mi bilemem.

        Onu raporu gösterir, suçlu ise cezasını yargı verir.

        Ama suçlu veya suçsuz kazayı yapan, bir evladı sevdiği babasından ayıran biri veya onun yakınları acı içindeki aileyi tehditedemez.

        İçinde bir damla insanlık olan biri en fazla, “Özge Hanım acınızı anlıyoruz ama bu bir kaza. İsteyerek yaptığımız bir şey değil. Suçumuz var ise de bunu belirleyecek olan yargıya güvenin” der geçersiniz.

        Babasını kaybetmiş birini bir de tehdit etmezsiniz.

        Ama ne yazık ki, ülke artık bu halde.

        Herkes herkesi tehdit ediyor, herkes herkesin malına, mülküne hakkına, hukukuna çöküyor.

        Biz bunu bazen böyle olaylarda görüyoruz.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Bilançonun sadece yarısına bakmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar