Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Altılı masanın son derece başarılı iletişim stratejisi sayesinde Türkiye’nin en uzak ihtimalle 7 ay sonra gideceği seçimler gündemden epey bir düştü.

Önce Taksim’deki terör saldırısı, ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye ve Irak’ın kuzeyine yaptığı harekatlar ile ülkede seçimlerden ve olası seçim sonuçlarından pek söz eden kalmadı.

Bu altılı masa için iyi mi kötü mü bilmiyorum.

Bir yandan üzerlerindeki “Adayınızı açıklayın” baskısı hafiflerken diğer yandan da “Bunlardan cacık olmaz” algısı da oluşuyor.

Ama hep dediğim gibi bunların tümünü söylemek için henüz erken.

Önümüzde daha koca bir kış var.

Ekonominin bu kış göstereceği performans seçim sonuçlarında etkili olacak.

Olan biten bunca acayipliğe, siyasi zigzaglara, yönetim hatalarına rağmen seçim sonuçlarının hala ve hala birkaç ekonomik veriye bağlı olacak olması da Türkiye’nin dramı.

Hala en önemli olan şey Süleyman Demirel’in hep vurguladığı gibi tencere.

İlke falan palavra.

Bunun farkında olmayan taraf ise başta anası olmak üzere “muhalefet”.

Tabii muhalefetin farkında olmadığı tek şey tencerenin önemi değil.

Kamuoyunun, muhalif seçmenin tedirgin olduğu pek çok hususta başta ana muhalefet olmak ise muhalefet partilerinin aşırı rahatlığı asap bozuyor.

Bunların en önemlisi seçim güvenliği ve seçmen kütükleri.

Vatandaşlık verilen göçmen sayısının kaç olduğu, para ile satılan vatandaşlıkların sayısının nereye ulaştığı ve ne kadar yabancının, pek çoğumuza göre Türkiye’nin kaderini belirleyecek bu seçimlerde oy kullanacağı konusu seçmeni tedirgin ediyor.

Bir yanda bazı siyasetçilerin verdiği 2 milyona yaklaşan sayılar hatta Ümit Özdağ’ın seçime kadar 3 milyon göçmene vatandaşlık verilerek seçmen haline getirileceği iddiası.

Diğer yandan son derece “rahat” bir görüntü sergileyen ana muhalefet liderinin “Abartmayın. 400-500 bin gibi rakam söz konusu değil. Çok daha altında” diyerek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bir yıl önce verdiği sayıları kabullenmiş tavrı.

Özdağ’ın sayıları abartılı olabilir ama nüfus idarelerine ve noterlere gittiğiniz zaman Kılıçdaroğlu’nun verdiği sayıların da “izansız” ve “dayanaksız” olduğunu hissediyorsunuz.

Tabii ana muhalefetin sandıklar ile ilgili tek zafiyeti yabancı seçmen sayısında değil.

Ana muhalefet, bu seçimde ilk kez oy kullanacak seçmen sayısını önce 6,3 milyon olarak açıkladı. Sonra bu sayıyı 7,5 milyona çıkardı. Son olarak da 6,5 milyona düşürdü.

Polimetre araştırma şirketi 2023 seçimlerinde ilk kez oy kullanacak seçmen sayıları üzerine bir araştırma yapmış.

Bu araştırmaya baktığınız zaman ana muhalefetin sandık güvenliği konusunda ne kadar güvenilir olabileceği de ortaya çıkıyor.

Polimetre’nin 10 binde 1 hata payına sahip olduğunu iddia ettiği araştırma raporuna göre ana muhalefetin açıkladığı sayıların gerçeklikle alakası bile yok.

Polimetre’ye göre son seçimden bunu yana yani 31 Mart 2019 tarihiyle 18 Haziran 2023 arasındaki 1,540 günlük dönemde artan seçmen sayısı 3 milyon 110, ilk kez oy kullanacak seçmen sayısı ise 4 milyon 930 binden fazla olamıyor.

Ancak bunun bir de alt açılımı var. Polimetre’ye göre “Iilk kez oy kullanacak seçmen oranları”, AK Parti veya kayyum tarafından yönetilen il ve ilçelerde yüksek, CHP tarafından yönetilen il ve ilçelerde düşük.

Dahası “normalden fazla evet” oylarının olduğu ilçelerde “Iilk kez seçmen” oranları da yüksek.

Ana muhalefetin tüm bu bilgilere sahip olmadan sergilediği rahatlık ise ciddi bir güvensizliğin temelini oluşturur.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar