Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Seçime doğru ilerlerken, ana muhalefet partisi maçı güçlü olduğu sahada oynamak yerine rakibin güçlü olduğu alanda oynamak için elinden geleni yapıyor.

Bugün iktidar partisinin en fazla canını sıkan mesele ekonomi.

Enflasyon, hayat pahalılığı, TL’nin hızlı değer kaybı, ekonomideki belirsizlik, ekonomi yönetimindeki güvensizlik.

İktidar çok açık biçimde bu yüzden oy kaybediyor.

En sıkı muhalefeti enflasyon yürütüyor.

Müteahhitlerin kayrılması, kamu kaynaklarının çete olarak adlandırılan gruplara aktarılması, bunun sonucu olarak başta enerji olmak üzere pek çok hizmetin fiyatının hızla artması da bir başka rahatsızlık unsuru.

Bunun yanı sıra özellikle daha genç seçmeni iktidardan uzaklaştıran mesele de özgürlüklerin kısıtlanmaya çalışılması.

Ama siyaset oyununu rakibinin güçsüz olduğu bu alanda oynamak yerine, olabilecek en büyük strateji hatasını yaparak rakibin en güçlü olduğu yere taşıyor.

Din alanına.

Ve Kemal Kılıçdaroğlu birdenbire, çoktan ortadan kalkmış bir sorunu çözme vaadiyle ortaya çıkıyor.

Türkiye’nin gündemini iktidar lehine değiştiriyor.

Niye, neden, hangi gerekçe ile belli değil.

Ve durduk yerde hem ülkeye zarar veriyor hem de rakip partinin değirmenine su taşıyor.

En güçlü ayağına doğru verilen gollük pası alan Erdoğan da köşeye takıyor.

Kılıçdaroğlu’nun bundan sonra atabileceği adım, “Çarşafı mecburi hale getirelim” demek olabilir, ki bu kafa ile onu demesinden bile korkuyorum.

Sanki milletin derdi muhafazakarlık gibi, “Ben daha muhafazakarım” mesajı verme peşinde.

CHP yönetiminin tavrına baktıkça “Acaba birkaç büyük belediyeyi kazanmış olmaktan son derece memnunlar. Bu onları doyuruyor. İktidar olmak istemiyorlar herhalde” diye düşünüyor insan.

Çünkü başka türlüsü akla gelmiyor.

Peki diyeceksiniz ki, “Fatih tüm bu olan biten seni şaşırtıyor mu?”

Vallahi de şaşırtmıyor, billahi de şaşırtmıyor.

Çünkü aylar önce televizyonda söyledim, aylar önce bu köşede yazdım.

Dedim ki, “İktidarın seçimi kazanacak hali yok ama CHP’nin seçimi kaybedecek bir hali var.”

Ben bunu dediğim için doğrudan genel başkanları tarafından hedef gösterildim.

Hatta utanmadan muhalif görüntü altında AKP’ye çalıştığımı bile söyleyenler oldu.

Yüzüme “Seninle ne alakası var” diyerek, arkamdan “Tabii onu da kastettik” dediler utanmadan.

Ama şimdi bir kez daha haklı uyarılarda bulunduğumu görüyoruz.

Kimin gizlice AK Parti’ye çalıştığını görüyoruz.

Barış Pehlivan “CHP yönetimi dekontların havada uçuştuğuna inanıyor” diyerek CHP yönetiminin bazı gazetecileri suçladığını söylemişti.

Olan bitene bakınca o dekontların CHP genel merkezinde uçuştuğunu düşünüyor insan.

Çünkü aymazlığın bu kadarı gerçekten şaşırtıcı.

İster siyasi zeka eksikliğinden olsun, ister ihanetten.

Sonuç fark etmiyor.

Olan millete, milletin umutlarına oluyor.

Tabii Kemal Kılıçdaroğlu bu sözleri 6’li masanın adayı olmamak için, kendi yandaşlarını da ikna etmek amacıyla bile bile söylemediyse.

Eğer öyle ise gerçekten şapka çıkarırım.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar