Türkiye uzun süre “farklı” bir dış politika izledi.
Komşularla sıfır sorun diye çıktığı yolda, AK Parti iktidarı sorun yaşamadığı ülke bırakmadı.
Batı, doğu, kuzey, batı demeksizin tüm komşularımızla papaz olduk.
Bulgaristan ile bile sorun yaşamayı başardık.
Güneyimizde büyükelçi bulundurabildiğimiz ülke neredeyse kalmadı.
Bu garabet politikasını “değerli yalnızlık” adını verdikleri saçma sapan bir doktrine dönüştürmek de pek bir işimize yaramadı.
Türkiye’nin bu değerli yalnızlığından sadece bölgemizde kendini Türkiye’ye rakip gören ülkeler yarar sağladı.
Doğu Akdeniz’de haklarımızı koruyamaz ve savunamaz hale geldik.
Bir iki dayılandıktan sonra gemilerimizi kendi karasularımıza çekmek zorunda kaldık.
Allah'tan Karadeniz’de biraz doğalgaz bulduk da, Akdeniz’in acısını unuttuk.
Mısır’la Yunanistan’ı kanka yaptık.
İsrail’le Yunanistan’ı stratejik ortak haline getirdik.
ABD Deniz Kuvvetleri ile Yunan Deniz Kuvvetleri’ni Türkiye’ye karşı ortak devriye yapacak kadar yakınlaştırdık.
Yunan sınırımızın birkaç kilometre ötesinde dev bir ABD üssü kurulmasına neden olduk.
Vatandaşlarımız vize kuyruklarında sürünür hale geldi.
Yunanistan Türkiye sınırına çelik duvar ördü.
Tüm bu süreçte bir grup aklı başında insan “Yapmayın, etmeyin, böyle dış politika olmaz. İç politika uğruna herkesle kavga etmeyin” diye yalvardık.
Sonuçta hain olduk, dış güçlerin adamı olduk, gayrı milli olduk.
Sonunda ne oldu!
Bu manasız politikanın bir çıkış yolu olmadığı 10 senenin sonunda anlaşıldı.
Anlamsız, faydasız inatlaşmadan vazgeçildi.
Şimdi o politikadan dönülmeye çalışılıyor.
Hem de inanılmaz bir dönüşle.
Dün katil dediklerimizin ayağına gidip kucaklaşarak, darbe destekçisi dediklerimizle swaplaşarak, İsrail’le her fırsatta buluşarak, Sisi ile buluşma umuduyla yanıp tutuşarak, Esad’la bir ortamda karşılaşıp konuşabilsek diye bekleşerek.
Yine de yapılan doğru.
Geç de olsa, biraz utanç verici bir biçimde de olsa eski politikadan dönmek gerekti ve dönülüyor dönülmesine de, arada Türkiye çok şey kaybetti. Çok zarar etti ve bu zararlar bir süre daha Türkiye’yi rahatsız etmeye devam edecek.
Ve şimdi aynı şey ekonomi alanında yapılıyor.
Yine bir inatlaşma, yine yanlış olduğu aklı başında herkes tarafından söylenilen bir politikada ısrar.
Ve yine “Yapmayın, bu yanlış, böyle ekonomi politikası olmaz” diyenlere yine hain damgası, yine dış güçlerin adamı damgası.
Sürdürülebilecek mi bu politika?
Tabii ki hayır.
Ekonomideki bu düşüş sonunda bir yerde yere çarpacak.
Ve yine dönülecek.
Ama olan olmuş olacak.
Yüz milyarlarca dolara ve milyonlarca insanımızın hayatına, refahına, hatta söylemeye utanıyorum ama namusuna büyük zararlar verdikten sonra bu saçmalıktan da sonunda dönülecek.
Anlamadığım ise bile bile bu ısrar niye!