Aday yılbaşına kalmadı sanki
Eh, artık daha fazla tartışmaya gerek yok.
CHP’nin 6’lı masaya getireceği Cumhurbaşkanı adayı belli oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu adaylığını açıkladı.
Benim açımdan hiçbir mahsuru yok.
Son zamanlarda biraz değişse de efendi, düzgün, kibar, iyi bir insan.
Bana uyar.
Bana uyar da Türkiye’ye, seçmenin yüzde 50 artı 1’ine uyar mı onu bilemem.
Zaten mesele de orada.
Bundan sonraki aşamada CHP 6 liderin oturduğu masaya adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu adını sunacak.
Kabul görür mü!
O masadaki herkesin Kemal Bey’e sevgisi, saygısı, muhabbeti olduğunu biliyorum.
Ama bu Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kayıtsız şartsız kabul edecekleri anlamına gelmiyor.
Muhtemelen masada bu partilere hükümet üyelikleri teklif edilerek ikna edileceklerdir.
Orada da iş kolay değil.
Ekonomide İyi Parti iyi bir kadro kurdu.
DEVA ile nasıl paylaşacaklar?
Gelecek ile siyasi etik yasası üzerinden bir anlaşma olsa da Dışişleri üzerinde nasıl mutabakata varacaklar?
Saadet’te Temel Karamollaoğlu, Kemal Bey’e destek verecektir kuşkusuz ama bunu tabana nasıl yayacaklar?
Partilerin kendi dengeleri, liderlerin kendi siyasi gelecekleri söz konusu olacak ve Türkiye’nin en kritik seçimi olarak nitelendirilen bu seçime giderken büyük bir ihtimalle 6’lı masada sonunda iki parti kalacak.
İyi Parti ve CHP.
Ancak Kılıçdaroğlu’nun kendi partisine sürekli olarak “Benimle misiniz” diye seslenmesinden anlaşılan CHP içinde bile “sindirim” sorunları var.
Muhtemelen İyi Parti içinde de benzer sorunlar olacaktır.
Bu durumda kilit partinin HDP olacağı çok açık.
Burada HDP’nin nasıl bir beklenti içinde olacağı önemli.
HDP seçmeninin Cumhur İttifakı’na gitmeyeceği kesindir.
Ama HDP Millet İttifakı'nı destek için “İşbirliğini el sıkışma ile gösterelim” der ise Cumhur İttifakı’nın seçim kampanyası da netleşecek ve bu el sıkışmanın görüntüsü Cumhur İttifakı’nın seçim afişi olacaktır.
Başkanlık sisteminin Türkiye’yi getirdiği nokta tam da budur.